hell was the journey but it brought me heaven

3.3K 184 216
                                    

Erken uyandıracağını söylemişti ama sabahın beşinde kolumu dürtmesini kesinlikle beklemiyordum.

Erkenden uyanıp duş almış ve şimdi de beni uyandırmaya çalışıyordu. Saati gördükten sonra ağlar gibi bir ses çıkarıp yüzümü bir daha kaldırmamak üzere yastığa gömmüştüm.

Bu saatte uyanmak onun için sıkıntı değildi çünkü günlerce uyumadığı oluyordu. Fakat onun yerinde olmadığım sürece sabahın beşinde gözlerimi açabilmek benim için tamamen imkansız bir eylemdi. Mükemmel bir gecenin ardından neden bu işkenceyi yapıyordu bana?

"Earth, geç kalacağız."

Oflayarak sırtüstü uzandım ve örtüyü ayağımla üzerimden fırlattım. "Bu saatte nereye geç kalabiliriz Zayn?"

"İki yüz adamı kaldırmak üç saniyemi alıyor ve ben yaklaşık yarım saattir uyanman için uğraşıyorum. Şaka gibi."

Kafamın altındaki yastığı yüzüne fırlattım ama iyi refleksleri sayesinde havada yakalamıştı. "İki yüz adamla gitseydin tatile o zaman."

"Kalkacak mısın artık?"

"Zayn-"

"Kalk ve hazırlan. Tekrar etmeyeceğim."

Oflayarak yataktan kalktım ve  havlumu alıp banyoya yöneldim. Uyanabilmek için buz gibi suya ihtiyacım vardı.

"Acele et biraz, uzun kalma." diye seslendi odadan.

Uyuyarak aldığım duşun ardından merdivenlerden inerken de uyumaya devam ettiğim için neredeyse düşüyordum. Eğitim almış olması böyle anlarda işime yarıyordu, beraber olduğumuz süre boyunca refleksleri beni birçok yaralanmadan kurtarmıştı.

Arabaya bindiğimizde camı hafifçe aralamış ve yüzüme çarpan ferah havanın beni daha çok mayıştırmasına izin vermiştim. Uykuya dalmak üzereyken Zayn seslendi.

"Ayakta uyuyorsun."

Kafamı ona doğru çevirip esnedim. "Hava aydınlık bile değil. Uyumak istiyorum."

Sahil kenarında arabadan inip el ele deniz dalgalarına yakın bir şekilde yürürken rüzgar tenimi okşuyor ve saçlarımı havalandırıyordu. Elimi sımsıkı tutmuş adama baktım. Yavaş yavaş doğmaya başlayan güneş yüzünden bal rengi gözlerindeki bütün renk karışımlarını görüyordum. Bir ressam için görebileceği en güzel renk onun gözlerinin derinleriydi.

"Neden öyle bakıyorsun?" diye sorduğunda bana baktığını bile fark etmemiştim.

"Hiç."

Tebessüm edip kafasını eğdi ve yere baktı. O an tekrar esneme ihtiyacı hissettim. Bu saatte burada ne yaptığımızı çok sorgulamıştım fakat şu an hissettiğim huzur gerçekten mükemmel bir histi.

"Çok mu uykun var?"

"Evet."

"Dün gece yoruldun herhalde."

Uykum anında yok oldu. İlkleri yaşıyorduk. Dün gece de konuşmuş ve şu anda da kirli konuşuyordu. Şaşırmanın aksine beni çok fazla heyecanlandırıyor ve doymak bilemeyeceğim bir istek oluşturuyordu içimde.

"Aslında," dedim ona bakarken. "Pek yorduğunu söyleyemem."

Alayla güldüğünde ben de sırıttım. Dün gece gerçekten farklıydı. Kesinlikle yumuşak davranmıştı, bunu inkar etmeyecektim. Genelde kontrolün kendisinde olmasını tercih ederken dün ilk defa istediklerimi belli ettiğim için yönlendirmeme izin vermişti. Çok, çok güzel bir geceydi.

exile ¬ malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin