we were forever

1.9K 174 341
                                    

Albayın hastaneye gitmemi ısrar edişlerini bir kez daha görmezden gelip videoya tekrar döndüm. Kaçıncı kez izleyişimdi, bilmiyorum. İzlememem için uğraşmışlardı burada da ama zaten yeterince gördüğümü söyleyip odada kalmayı seçmiştim. Albay beni ikna edemeyeceğini fark ettiğinde videoya döndü, ilk kez izleyecekti.

Video başladığında suratını gördüğüm anda tekrar ağlamaya başlamıştım. Bir sandalyenin üzerinde, elleri arkasında bağlanmış, ayakları da aynı şekilde. Yeşil tişörtünün çoğu yerinde yırtıklar var. Yüzüne bakmaya cesaret edemiyordum. Kandan görünmüyordu zaten. Kaşının üzerindeki yara açıkça belliydi, yara bile denilmezdi sanırım. Yarıktı. Canının ne kadar acıdığını tahmin bile edemiyorken suratını kaldırmış, direkt kameraya bakıyordu. İki yanındaki adamlar ellerindeki silahları ona doğrultuyorlardı.

"Rütben ne?" diye sordu tanımadığım bir ses.

Zayn bakışlarını kameradan çekmiş, büyük ihtimalle kameranın yanında duran adama bakmaya başlamıştı. Hayatımda ilk kez gözlerinden nefret aktığını görüyordum.

Sadece nefretle baktı. Hiçbir şey söylemedi.

Yanında, silahı ona doğrultan adamlardan biri silahını bırakıp birden elini Zayn'in omzuna - büyük ihtimalle yara vardı - sertçe bastırmıştı. Zayn acıyla inlerken aynı ses "Rütben ne?" diye sormuştu tekrar.

Zayn dudaklarını birbirine bastırıp derin nefesler alarak sessizliğini korurken farklı bir ses duyulmuştu arkadan.

"Patron," Ses yakınlaştı. "Rütbeyi çıkarmış ama ceketinin diğer kolunda Pakistan bayrağı bulduk."

Zayn'in kırık bir nefes verip başını eğdiğini gördüm. İfşa olmuş gibiydi.

"Pakistanlı mısın lan?" diyen ilk duyduğum kişiydi.

Zayn ona dik dik bakmaya başladığında adam kahkaha atıp Zayn'e yaklaştı.

"Rütbeni söyleyecek misin? Yoksa diğer omzuna da mı sıkayım?"

Tek kelime etmiyordu. Konuşmasını istedim.

"Patron, Yüzbaşı olabilir. Albayın adamlarında Pakistanlı vardı."

Zayn'e yaklaşan adam mutlulukla bunu söyleyen kişiye baktıktan sonra gülümseyerek Zayn'e döndü. "Zayn Malik misin sen?"

Zayn bakışlarını kaçırdığında adam tekrar kahkaha atmış, ardından alkışlamıştı.

"Albayın altın balığını ağa düşürmüşsünüz. Aferin herkese," Adamlarını tebrik ettikten sonra Zayn'e baktı. "Buralarda ünlüsün Yüzbaşı. Zeki bir asker ve iyi bir dövüşçü olduğunu söylerdi herkes. Ben pek öyle olduğunu göremedim."

Zayn'in sesini ilk kez duydum. "Ellerimi çöz, göstereyim."

Adam tekrar güldü. "Dilin varmış. İyi. Bize kendin hakkında daha fazla bilgi verebilir misin? Pazarlık yapabileceğimiz türden."

Bu sefer gülen Zayn'di. "Veririm."

"Sonunda aynı dilden konuşuyoruz. Dinliyorum Yüzbaşı."

"Bir buçuk yıl önce Suriye'de amcanın kafasına sıkan kişi benim."

Adamın gülüşü solmuş, öfkeyle dolarken Zayn'in suratına sert bir yumruk geçirmişti. Zayn patlayan dudağından ağzının içine yayılan kanı yere tükürdü.

"Orospu çocuğu!" diye bağırdı adam. "Düzgün bir şeyler söylemezsen ben senin kafana sıkacağım."

"Patron, ben biliyorum galiba." Yüzbaşı olduğunu doğru tahmin eden kişiydi.

exile ¬ malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin