he's so obsessed

1.7K 129 110
                                    

3k

-

Zayn yanımızda olmadan geçen her dakika biraz daha ne yapacağımı şaşırıyordum.

Amerika'da sonuçlanan işi her neyse önemli olduğu hakkındaki tahminlerim doğru çıkmıştı. Öyle ki resmen sırf o görev için kutlama yapılıyordu. Döndükten sonra iki gün izin verilmişti. Kutlamanın ilk kısmı bu sabahtı.

Askerlere ve görevlilere özel, sivillere giriş yasak olduğu için ona gidememiştim. Ama Leo en önemli zamanlarda görüntülü aramıştı ve gizlice izleyebilmemi sağlamıştı. Kutlama resmen Zayn'e özel gibiydi.

Resmi subay üniforması içinde ritmik adımlarla kürsü gibi bir yerde kendisini bekleyen - rütbesi o kadar yüksekti ki tahmin bile edemiyordum - bir komutanına yaklaşmıştı. Komutanı kendisine bir kılıç teslim ettiğinde Zayn ufak bir gösteriyle kılıcı kabul etmişti. En sonunda kınına sokup asker selamı verdikten sonra fotoğraflar çekilmişti.

Yanına çıkıp inenler oldu, bu süre boyunca kılını kıpırdatmadan beklemesi beni şaşırtmıştı. Kürsüden ayrılışı da yine ritmik adımlarlaydı. Tören bitene kadar gözlerimde kalplerle izlemiştim.

Eve döndüğünde ise direkt üstüne atlamıştım. Akşam yemeği verileceğini ve daha rahat olacağını haber vermişti. Plaket verilecekti, konuşmalar yapılacaktı ve hamileyken gittiğimizde olduğu gibi aileler de katılıyordu. Çocukları da götürmek istediğini söylediğinde heyecanlanmıştım.

Hazırlanmamız gereken saat gelene kadar eve getirdiği kılıcı ne yapmamız gerektiğini çözmeye çalışmıştık. Zayn en son koyacak yer bulamayıp "Üstüne mi oturayım?" diye sinirlenmişti, küfür etmek üzereyken durdurmuştum.

Onu keyiflendirmek için kılıçla komiklik yapmak istemiştim ama kınından çıkaramadan beni durdurmuş ve oyuncak olmadığı hakkında nutuk çekmişti.

Şimdi de komutanının yanındaydı, tören başlayacaktı. İkizleri gömlek içinde görmek beni eğlendiren tek şeydi. Zayn papyon da almıştı ama Khalid boğuluyor gibi hissedip anında çıkarmaya çalışmıştı, şu anda da düğmeleriyle oynuyordu. Khaan ise halinden aşırı memnundu, ortamın ciddiyetini kavramış gibiydi ve kıyafetinin farkında, etrafa havalı bakışlar atıyordu. Bu bakışları bir yerden tanıyordum. Babasından...

Ben bu sefer fazla abartmak istememiştim. Yine siyah, uzun ve askılı tül bir elbise seçmiştim. Zayn de saçlarımı dalgalı ve açık istemişti. Makyajım da hafifti.

Zayn ateş gibi görünüyordu. Uzayan sakallarını hafifçe kısaltmıştı, saçlarını tekrar üçe vurmuştu. Altı üstü takım elbise giymişti ama beni olduğumdan daha kötü bir hale getirmişti. Ramazan'ın bitmesi için dua ediyor ve kendimi bunun için günahkar hissediyordum.

Yanımdan geçen kadınlardan biri yine bizim masada durmuştu. Selam verdiğinde gülümseyerek karşılık verdim. İkizlere eğildi.

"En son görüştüğümüzde karnındaydı bu minikler..." Kim olduğunu yeni anlamıştım. "Çok tatlılar."

"Teşekkür ederiz."

Gülümsemekten başka ne yapacağımı bilemedim. Sonra arkadan kravatını tutarak bu tarafa yaklaşan kurtarıcımı görmüştüm.

"Merhaba."

"Merhaba Zayn," Khaan'ın başını okşarken Zayn'e gülümsedi. "İkizlerle tanışıyordum."

Zayn gülümsemişti ama sahte olduğunu anlayınca kıkırdadım.

"Babaya benziyorlar," Khalid'in de yanağını okşadı. "Kirpiklere bak."

exile ¬ malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin