"Zafer kazanmak, daha önce hiç barut kokusu almamış olanlara herhalde çok kolay geliyordur."
-
Sanırım biraz erken gelmiştim.
Keşke gelmeseydim çünkü ikinci kez deneyimleyişimde Zayn'in eğitimlere yarı çıplak katılmayı tercih etiiğini tescillemiştim. Banklardan birine oturmuş, işinin bitmesini bekliyordum. Ve şundan emindim; her hareketiyle terli göğsüne çarpan asker zinciri benim üzerimde pek masum etkiler yaratmıyordu.
Plank pozisyonunda durdurduğu timin başında dolanıp onları motive edecek şeyler bağırıyordu. Uzakta olmama rağmen sesini rahatça duyuyordum, arada bir onlara sataşıp kızdırıyordu.
"Onurun beslendiği ve büyüdüğü tek yer yürektir!" diye bağırmıştı, elinde kronometre ile aralarından yürümeye devam etti.
Zorlandıklarını titreyen kollarından ve surat ifadelerinden anlıyordum. Kaç dakikadır bunu yaptırıyordu? Çok güçlüydüler, her ne kadar yaptıkları hiçbir şey Zayn'i tatmin etmese de.
"Onursuz bir zafer, zafer değildir!" Kronometresini durdurdu. "Serbest. Karşımda otur."
Herkes rahat bir nefesi serbest bırakarak kalktığında hepsinin terden sırılsıklam olmuş ve yorgunluktan ölüyor olduklarını fark ettim. Nefes nefese Zayn'in karşısında yere oturdular. Çoğu su içti, diğerleri suratını omzuna silmekle meşguldü. Rahatlamış görünüyorlardı, hafızamda bir şeyler kendini belli etti. Zayn eğitimin psikolojik kısmı olduğundan da bahsetmişti, belki de rahatlamalarının sebebi şu an sadece konuşacak olmasıydı.
Tahminlerimi doğrular gibi Zayn elinde kronometreyi ipinden tutarak, parmaklarına sarıp çözerek sallarken konuşmaya başladı.
"Zihninizi temizleyin."
Onlara sakinleşmesi için birkaç dakika verdiğinde kendisi de su içmişti, elindeki saati bırakmadı. Karşılarına geri döndüğünde hepsi pür dikkat söyleyeceklerini bekliyordu.
"Ölümden korkan var mı?" diye sordu ilk önce. Hepsinde teker teker göz gezdirdi, hiçbiri onaylamamıştı.
"Biz ölmekten korkmayız, değil mi? Korktuğumuz şey, geride bıraktıklarımızın nasıl hissedeceğidir."
Herkesten onay aldığında bu konuşmanın beni ağlatabilecek bir konuşma olacağını o an fark etmiştim.
"Charles?"
"Emret komutanım!"
"Son eğitimde size ne öğrettiğimi hatırlat arkadaşlarına."
"Elimizde çok fazla olanak yokken kendimizi nasıl öldürebileceğimizi öğrettiniz komutanım."
Kaşları çatılırken nefesimi tutmuştum. Ne?
"Hala neden böyle bir şey öğrendiğini anlamayanlar el kaldırsın."
Yanlış görmediysem hepsi el kaldırmıştı. Açıklamasını bekliyordum, kalbim durmak üzereydi.
"İki sebebi var," Kısa adımlar atıyor, karşılarında sabit kalmamaya çalışıyordu. "Bir! O pezevenklerin eline yaralı düşersen hayatın sikilir."
Hepsiyle göz teması kurmayı unutmuyordu, ortama hakimdi. Herkesin üzerinde otorite kurmak onun için kolaydı. Lider ruhu kendini her zaman belli ediyordu.
"Zaten öleceğini anladığın anda daha fazla uzatma. Piçlere sana işkence etme zevkini yaşatmayacaksın, duydun mu tim?!"
"Emredersin komutanım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
exile ¬ malik
Fanfiction"Artık vatanım değilsin..." diye mırıldandı üniformalı genç adam sevdiği kadına bakarken. "O zaman ben şimdi neyi koruyacağım?" - soldier zayn au. ©𝘇𝗮𝗶𝗻𝗳𝘁𝗺𝗲 {26072020} [dedicated to @irwinslotus] - #1 in zayn