Kaç gündür yanımızda olmadığını hesaplamamak için kendime söz vermeme rağmen çocukların kaç günlük olduğunu düşününce istemeden de olsa biliyordum.
On altı günlük hayatlarında altı gündür babalarını görmüyorlardı.
Zayn gittikten sonra daha zor olacağı hakkındaki tahminlerim kısmen doğruydu. Ruh sağlığım kesinlikle kötüleşiyordu ama Matt, Ayesha ve Kim o kadar çok yardımcı oluyordu ki fiziksel yorgunluğum sadece uykusuzluktan ibaretti.
Sadece Zayn'i özlemiştim. Çocuklarına dönmesini istiyordum.
Aramız kötü değildi ama hissettiğim endişe o kadar fazlaydı ki bütün enerjimi yiyip bitiriyordu. En azından iyi olduğuna dair bir mesaj alsam yine rahatlayacaktım, o da yoktu.
"Abla aslında arkadaşlarınla falan dışarı çıkıp eğlensen biraz iyi gelir. Açılırsın, hava almış olursun."
"Saçmalama," Khaan'ın saçlarını sevdim. "Çocukları bırakamam."
Omuz silkip önüne döndüğünde çaktırmadan Kim'in kucağındaki diğer oğlumu kontrol ettim. Kimberly'e tabii ki çok güveniyordum ama etrafımdaki herkese karşı içimde bir şüphe vardı.
Ayesha'nın kucağında olduklarında bile kontrol ediyordum. Sadece Zayn'in kollarındayken tamamen güvende gibi geliyordu. Onun kolları da şu an uzaktaydı.
Telefonumu tekrar kontrol edip bir mesaj gelmediğini görünce sıkıntıyla oflayıp arkama yaslandım. Matias, Khaan'ı almak için kollarını uzatmıştı. Onu kucağına bırakıp telefonumu aldım ve doktorla görüşmek için bahçeye ilerledim. Sık sık arıyordu, geçen hafta bugün aramamı ve durumumdan haberdar etmemi söylemişti.
On dakika bile sürmemişti. Kanamamın yok denecek kadar az olması onu şaşırtmamıştı, hemen iyileşeceğimi bildiğini söylemişti. Beni en çok mutlu eden şey alkole izin vermiş olmasıydı. Herkes gittiğinde Zayn gelene kadar kendimi kaybetmeyi planlıyordum.
En azından çocuklarla ilgilenebilecek kadar kaybolacaktım. Yanımda olmayışını birkaç saatliğine unutmam gerekiyordu bazen.
İçeri döndüğümde sessiz oluşlarından çocukların uyuduğu belli oluyordu. İkisinin de kafalarına minik öpücükler bırakıp kendimi koltuğa attım.
"Zayn aradı." Ayesha'nın söylediği şeyin gerçek olup olmadığını anlamam birkaç saniyemi almıştı.
"Ne?"
"Telefonun meşgulmüş diye beni aramış. İstersen hemen geri ara kızım. Belki müsaittir."
Telefonumun kilidini mutluluktan titreyen parmaklarıma zor açabilmiştim. "İyi miymiş?" diye sordum onu ararken.
"Sesi iyi geliyordu. Yine de sen konuşup rahatla-."
"Alo?"
Sesini duymak kalbimden bütün vücuduma garip bir his gönderdi.
"Zayn!" Sanki ilk kez göreve gitmiş gibi gözlerim doldu. "İyi misin?"
"İyiyim," Arkadan uğultu sesi geliyordu, yorgun olduğunu ses tonundan hissettim. "Yarın döneceğim."
"Tanrı'ya şükürler olsun." Heyecandan yerimde duramadığım için mutfağa doğru yürümüştüm.
"Her şey yolunda mı?"
"Evet. Sen neredesin?"
"Helikopteri bekliyorum. Çocuklar iyi mi?"
"İyiler. Bir an önce dön Zayn. Seni çok özledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
exile ¬ malik
Fiksi Penggemar"Artık vatanım değilsin..." diye mırıldandı üniformalı genç adam sevdiği kadına bakarken. "O zaman ben şimdi neyi koruyacağım?" - soldier zayn au. ©𝘇𝗮𝗶𝗻𝗳𝘁𝗺𝗲 {26072020} [dedicated to @irwinslotus] - #1 in zayn