give you a child

2.6K 186 207
                                    

Konuşmuyoruz.

Üç gün önce yaşadığımız o garip andan sonra ikimizin içinden de konuşmak gelmiyordu. Eskiye dönmüş gibiydik. Bir ev, iki hayalet.

Bugün son izin günüydü. Hiç konuşmaya çalışmamıştı benimle, benim de öyle bir niyetim yoktu zaten. Kendimi anlam veremediğim bir şekilde kötü hissediyordum. Belki o geceyle ilgiliydi, belki de genel bir histi. Sadece kötü olduğumu biliyordum.

Ben omuzlarımdaki pikeye daha sıkı sarılırken merdivenlerden koşar adımlarla inip mutfağa doğru yürüdü. Gecenin bu saatinde gidebileceği tek yer komutanlık olduğundan neden hazırlanmış olduğunu sorgulamadım.

İçine üzerine yapışan gri bir tişört giymiş, mavi - siyah kareleri olan gömleğini ceket niyetine kullanmış, zincir kolyesi boynundan sarkıyor ve klasik siyah kotu üzerindeydi. İyi görünüyordu. Her zamanki gibi. Üniformasını giymemiş olması uzağa gitmeyeceğini anlamamı sağlarken rahat bir nefes verip televizyona geri döndüm.

Adım seslerinden bu tarafa yaklaştığını fark ettiğimde biraz heyecanlansam da büyük ihtimalle gideceğini haber vereceği için beklentimi düşük tuttum. Tam karşımdaki masaya oturup bana baktığında gözlerimi kaçırdım. Bana doğru uzanıp çenemi tutarak ona bakmamı sağlamıştı, sonra yavaşça elini çenemden çekip kucağımdaki ellerimle buluşturdu.

"Ne demem gerektiğini bilmiyorum. Tekrar özür dilerim... Geçen gece olanlar için. İznin olmadan asla dokunmam-"

"Önemli değil," Kaşlarını kaldırarak baktı. "Seninle ilgili değildi."

"Emin misin? Çünkü benimle ilgili gibiydi."

"Eminim."

Birkaç saniye daha bakıştıktan sonra gözlerini kaçırıp ayağa kalktı. "Tamam o zaman," Derin bir nefes aldı. "Ben çıkıyorum."

"Nereye?"

"Komutanlığa."

"Ne zaman döneceksin?"

Eğilip dudaklarını alnıma bastırdı. "Yarın akşam evde olurum."

"Uzağa gitmeyeceksin değil mi?"

"Hayır. Eğitim var sadece."

"Neden şimdi gidiyorsun ki?"

"Gece eğitimi."

Kafamı salladığımda telefonunu alıp evden çıktı. Yapacak başka bir şeyim olmadığından ben de televizyonu ve ışıkları kapatıp yatak odasına çıktım. Bu gece de bir türlü uyku tutmadığında telefonuma uzanıp gece eğitiminin nasıl bir şey olduğunu araştırmaya başladım. Keşke araştırmasaydım çünkü zaten olmayan uykum daha çok kaçmıştı.

Zor bir eğitimden geçtiklerini tabii ki biliyordum ama bu videolar eğitim adı altında yapılan işkencelerdi. İzlediğim bir video sayesinde midemin bulanmaya başladığını hissettiğimde daha fazla kötüleşmeden videoyu kapattım. Videoda eğitimi veren Yüzbaşı'nın askerlere acımasızca bağırıyor oluşu içimdeki ağlama isteğini daha da büyütmüştü.

Aslında daha çok ağlamak için yer arıyor gibiydim de. Yüzbaşı yerine Zayn'i koyduğumda insanlara bu kadar gaddar davrandığı için ağlamak istiyordum, askerlerin yerine koyduğumda da gaddar davranıldığı için ağlamak istiyordum. Bu yüzden bahane aramak yerine rahatlamak için ağlamaya başladım.

Biraz müzik dinleyerek kendime geldikten sonra Zayn'e iyi bir gece dileyip uykuya dalmıştım. Sabah çok aç uyanmıştım, bu yüzden yaptığım ilk şey mutfağa yönelmek olmuştu. Pankekleri yaparken kokusu ağzımı sulandırmıştı ve bir an önce hepsini yemek istiyordum ama hazırladıktan sonra öyle hissetmemiştim. Bir ısırık aldıktan sonra tadı artık tahmin ettiğim kadar inanılmaz gelmediği için gerisini de bıraktım ve bir bardak suyla idare edip Kim'i görüntülü aradım.

exile ¬ malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin