Her zaman altında buluştuğumuz çınar ağacının gövdesine yaslanmıştı, ben de sırtımı onun göğsüne yaslamıştım. Uzanıyor ve manzaranın, hissettiklerimizin tadını çıkarıyorduk. Sessizlik fazlaydı ama kelimelere ihtiyacımız yoktu.
Kolları etrafımı sarmışken ellerimiz kucağımda birleşmiş, parmaklarımız kör düğüm gibi birbirine dolanmıştı. Esen rüzgara karışan soluklarını dinlerken içimi bir kez daha büyük bir rahatlama kapladı.
Her geri döndüğünde bu his kalbimi sızlatıyordu.
Hala tam olarak alışamamıştım sürekli gitmesine. Ama yine de yavaş yavaş alışmak zorundaydım çünkü hep onunla olmak istiyordum. Hayatımın bundan sonra onu beklemekle geçeceğinin farkına varmıştım ve ne olursa olsun hazırdım. Onu ölene kadar bekleyebilirdim. Geri döndüğünde sarılışı bütün endişelerimi benden alıp götürüyordu zaten.
Yine de "İyi misin?" diye sordum tekrar.
Güldüğünde ona döndüm, boştaki eliyle yanağımı okşadı. "İyiyim. Rahatla artık."
"Sana bir şey olacak diye çok korkuyorum."
Sürekli gidip gelmesine bile yeni yeni alışıyorken şehit haberini kaldıramazdım.
"Korkma."
"Ne zaman gideceksin?"
"İki gün izin alabildim."
Çok az. Ama bunu ona söyleyemedim. Sürekli aynı konuşmaları yapmaktansa özlem gidermeyi tercih ediyordum.
Kollarımı gövdesine sarıp çenemi göğsüne yasladım ve güzel suratını daha yakından incelemeye başladım. O olmasa ne yapardım? Bu kadar kısa zamanda böylesine aşık olmam inanılır gibi değildi. Nasıl düşmüştüm farkında bile olmadan?
Boynundaki dövmelerde göz gezdirdiğimde dudaklarımı bastırmak istedim her birine ama yine yapamadım. Konu ona gelince tutuluyordum. Harekete geçemedim asla.
"Orduda dövme yaptırmak yasak değil mi?"
Saçımı okşadı. "Eskiden yasaktı. Sonra görünmeyen yerde olunca izin vermeye başladılar."
"Ne yapıyorlar?"
"İlk önce her dövmeni tek tek inceliyorlar, uygunsuz bir şey varsa devam edemezsin. Kol ve vücuttakilere karışmıyorlar."
"Senin boynundakiler görünüyor ama? Ellerin?"
"Boyunluk ve eldiven takıyorum."
"Bence dövmeye izin vermeleri gerekiyor." diyerek omuz silktiğimde kaşları havalanmıştı.
"Neden?"
"Bir zararı yok ki."
"Bazen var."
Bildiği bir şey vardır diye düşünüp uzatmadım. Kokusu başımı döndürürken kolumda hafifçe gezinen parmak uçları içimde bir şeylerin kıpırdanmasını sağladı. Erkeksi yüz hatlarını ezberlerken böyle hissettiğim için kalp atışlarım hızlandı, utançla suratımı göğsüne bastırdım.
"Yapmak istediğin bir şey var mı?" diye sorduğunda ne düşündüğümü anlamış ve o yüzden soruyor sandığım için ilk önce elim ayağıma dolaşsa da o anlamda sormadığını fark edince sakinleştim.
Yapacak bir şeyler aradım anında ama aklıma bir şey gelmedi. Film izleyebilirdik?
"Annem ve Matias bugün teyzemde kalacak. Bize gidebiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
exile ¬ malik
Fanfiction"Artık vatanım değilsin..." diye mırıldandı üniformalı genç adam sevdiği kadına bakarken. "O zaman ben şimdi neyi koruyacağım?" - soldier zayn au. ©𝘇𝗮𝗶𝗻𝗳𝘁𝗺𝗲 {26072020} [dedicated to @irwinslotus] - #1 in zayn