Toprağın kokusu gelirdi burnuna insanın hiç ummadığı bir zamanda. Bir meltem eserdi ve sağır eden bir ses gelirdi insanın kulağına. Peki şimdi ne yapmalıydı? En büyük fırtınaya bile göğüs gerip oturmalı mıydı yoksa fırtınada açılan yaraları sarmadan uzaklaşmalı mıydı?
...
Yazardan...
Uzun ve taşlı bir yol vardı her insanın önünde. Allah derdi verir sınardı, alır sınardı. İnsana düşense: sabır edip yaradanına sığınmaktı. Derdi veren dermanını da verirdi öyle ki Berdan'ın dermanı Elis, Elis'in dermanı da Berdan'dı.
Bir yola koyulmuştular. Belki bazen çok acı veriyordu bu yolda yürümek ama onlar bu yoldan ölselerde dönmezlerdi...
Kelebek, Elis'in dediğini yapıp Berdan'ın yanına gelmişti, ambulansa. Bir köşeye geçti ve adamın bembeyaz olan yüzüne baktı, vakti gelmiş miydi yoksa?
İnce tiz bir ses gelen makinenin üstüne kondu kelebek bu seferde. Dıt dıt seslerinin geldiği makineye konduğu an ses değişmişti ve normal bir hale dönmüştü.
Kelebek, bembeyaz olan adama bir kez daha baktı, nasıl vakti gelirdi bu adamın? ' İyiler çok yaşamaz ' derdi insanoğlu, gerçekten de yaşamıyordu galiba...
Öbür yandan hastaneye haber gelmişti bir sürü yaralının olduğu. Tüm doktorlara ' Yakınlarda olan tüm doktorların acilen hastaneye gelmesi bekleniyor.' bildirimi gitmişti, tabi ki Elis'ede gitmişti bu mesajdan.
Kadın, kanayan parmağını umursamadan evden hemen çıkmıştı. İçinde kocaman bir boşluk vardı kadının ve bir türlü bu boşluğun sebebini çözemiyordu. Hemen karşıda ki arabasına bindi ve beş dakikada hastaneye geldi. Arabadan indiği an kalbinin hızlandığını daha da hissetti. Ne oluyordu böyle bu kalbe?
Hastaneye zor bela kendini atan kadın hemen yukarı çıkıp hastane önlüğünü ve terliklerini giyip aşağıya indi. Kapının önüne çıktığında arka arkaya gelen ambulansları gördü ve işte o an sebesizce ağlama isteği geldi içinden.
Üç ambulans yan yana durdu ve ilk onlar indirildi. Daha sonra üç daha geldi ve en son üç daha geldi. Kadın ortada ki ambulansa yöneldi birden. Ambulansın kapağı açıldı ve birden bir koku etrafı sardı, bu onun kokusuydu. Ambulanstan indirilirken hastanın yüzünü gördü kadın ve dizlerinin bağı çözüldü, gözlerinden yaşlar aktı. Bir nida koptu ' Berdan ' diye. Kopan nida ile sedyeyi tutup ağlamaya başladı. Sevdiği adamın dudakları morarmaya başlamıştı hafiften ve yüzü kireç gibiydi.
Kadın, sedyede yatan sevdiği adamın saçlarına koydu ellerini ve saçlarından çekip moraran dudaklarına götürdü. Bu dudaklar bundan bir hafta önce bu kadın için en güzel cümleler döküyordu.
- Berdaann!!!
Hastanenin tüm hemşireleri kapıda durmuş ve öylece Elis'e bakıyordu.
- Berdan, bana söz vermiştin 'her şey düzelecek bana bir şey olmayacak' demiştin. Hadi kalk sevgilim şaka yaptım de kızmayacağım.
Kadının kolunu tuttu birisi, Efsun'du bu. Yavaşça kendine çekti kadını ve sedyenin hastaneye girmesine izin verdi.
- Elis lütfen yapma, senin dimdik olman lazım. Onun yanında olman lazım. Hadi kalk, inan seni böyle görse çok kızar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL
RomanceBir polis düşünün; olduğu semtin hem polisi hemde reisi. Ve birde bir kadın düşünün; bu semte yeni yerleşen ve hastanenin yeni çocuk doktoru. Biz adamın sevdasına,kadının adama olan hayranlığına kah gülecek kah şaşıracaktık. Ve en sonunda olan biten...