İnsan en çok, en sevdiği kişi için kolay olurdu... Tüm dünyaya zor yanını gösterirken; kalbini açtığı insana en kolayı olur ve yalnız ona hayran olurdu...
Elis'ten...
Buraya ilk geldiğimde, yapayalnız yaraları olan bir kadındım. Yıpranmış; hayalleri yıkılmış, en sevdiğini kaybetmiş ama tüm bu olumsuzluklara rağmen babasına vermiş olduğu sözleri çok güzel bir şeklilde yerine getirmiş bir kadın olarakta gelmiştim. Hayattan beklediğim tek şey günün bitmesiyken birdenbire hayattan çok şeyler bekler olmuştum, birdenbire bir adam hayatıma dahil olmuştu çünkü ve ben hayata onun için tutunur olmuştum. Sevdiğim adam hayatıma kendiyle beraber çok şey katmıştı. Bir aile kazandırmıştı mesela, kendi ailesini yani. Daha sonraysa benim ailemi bir şekilde hayatıma geri kazandırmıştı.
Çok değil bundan neredeyse bir sene önce; bir evi sadece dört duvarı olan tuğla yığını olarak düşünen bana hayat çok güzel bir hediye bahşetmişti, Berdan'ı ev ilan etmişti çünkü insanın evi sevdiğinin ta kendisiymiş. Evsiz bir ruhken, evi olan bir kadına dönüşmüştüm ve bu dönüşmelerin en acısızı, en güzeliydi.
Elime baktım uzunca, sımsıkı bir el; sarmış sarmalamıştı onun eline nazaran küçük olan elimi. Upuzun bakılı kaldım bu görüntüye, bir el nasıl beni her durumdan çekip kurtarabilirdi buna hala şaşkındım doğrusu.
Sessizce birbirimize olan aşkımızı hissederek mahalleye gelmiştik. Tam mahallenin ortasına geçtik ve birbirimize dönüp uzunca seyre daldık. Bundan neredeyse bir saat önce bu mahalleden ben önde, Berdan arkada ve sinirli bir şekilde ayrılmıştık oysa ki. Şimdiyse el ele, göz göze geri gelmiştik mimarımız olan bu mahalleye.
- Teşekkür ederim güzelim, bana bu hayatı kendinle beraber en güzel şekilde yaşattığın için çok teşekkür ederim. Şimdi hemen eve, yatıp dinlen iyice sabah erken kalk seni sürpriz bir yere götüreceğim hastaneden önce.
- Nereye gideceğiz?
- Adı üzerinde doktor; 'sürpriz'.
- Peki başkomiserim, dediğiniz gibi olsun. Seni seviyorum sevgilim.
Parmak ucunda hafif yükselip sevdiğimin yanağına bir öpücük kondurdum. Geri çekilip yüzüne baktığımda yüzünde muzip bir gülümseme vardı ama yerini ciddi olmaya çalışan yüz ifadesi aldı, sadece çalışıyordu çünkü hala gülüyordu.
- Polat Alemdar'ın da dediği gibi: " Dul kalmak istemem." Elis'çim. Bunun için öbür yanağımı da öpsen iyi edersin yoksa tüm mahalleye dul kalacağımı tam şuan bağıra bağıra söylerim ama onunla kalmaz seni ne kadar sevdiğimi de haykırırım.
- Tehtid he?
- Kesinlikle hanımefendi.
- E peki madem, öpeyim bari.
Bu sefer bana doğru eğilip gözlerini kapattı, sen beni tehtid edersin he başkomiser şimdi görürsün sen. Burnunu hafif ısırıp hemen geri çekilip arkamı döndüğüm gibi apartmana doğru koştum, e tabi Berdan durur mu o da benim peşimden koşup yakaladı.
- Azılı bir suçlusun hanımefendi, benimle karakola kadar geliyorsun!
- Suçum neymiş başkomiserim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL
RomanceBir polis düşünün; olduğu semtin hem polisi hemde reisi. Ve birde bir kadın düşünün; bu semte yeni yerleşen ve hastanenin yeni çocuk doktoru. Biz adamın sevdasına,kadının adama olan hayranlığına kah gülecek kah şaşıracaktık. Ve en sonunda olan biten...