Sizin küle çevirdiğiniz insanların hayata tekrar tutunduğunda canınız yanıyor muydu?
Elis'ten...
Ben Elis, hayatta hep en sevdikleriyle sınan bir kadınım. Hayat ilk baş benden çınar ağacımı, babamı aldı. Bir düğüm attı boğazıma ve dizlerime bir ağırlık çöktü. Babamı her hatırladığım da o düğümün üzerine yeni bir düğüm ve dizlerime bir ağırlık daha çöktü.
Şimdi bana sorsanız hayat sana ne kattı diye, hiç düşünmeden Berdan'ı söylerim size. Beni sevdiklerim ile sınayan hayat bana bir kez olsun gülümsedi ve bu gülümsemeden sonra yeni bir düğüm attı, sevdiğim ile düğümledi beni.
Hayat acıyı verir sınar alır sınar, derlerdi. Peki ya benim sınavım ne zaman bitecekti? Orada öylece hareketsiz yatan sevdiğimin gözlerini açtığı an tüm acılarım diner miydi? Dinerdi...
Bir karanlık beni içine çekti, bir ses kulaklarımı çınlattı. Sonra bir kelebek geldi, gene aynı kelebekti bu. Bir süre göz hizzamda durdu ve sonra geri dönüp bir yere doğru uçtu. O uçtu ben onu takip ettim ve sonra beni sevdiğim adamın yanına götürdü. Doktorlar sevdiğim adamı şok cihazı ile tekrar hayata döndürmeye çalışıyordu sonra bir çığlık geldi kulağıma ' Berdan' diye feryat eden bendim bu.
Kelebek yine göz hizzama geldi ve uzunca göz hizzamda uçtu. O uçtu ben sevdiğim adama baktım. Sonra bir ses daha geldi, tiz bir sesti bu ve makineden geliyordu. Sonra doktor birden ' Hastayı kaybettik, başımız sağolsun...' dedi. Ne demek kaybettik, o ölemezdi benim sonsuzluğumdu...
Birden elimi bir el sıktı ve gözlerim açıldı, ne yani kabus muydu bu gördüklerim? Elimi tutan elin sahibine baktım, Allah'ım ben aklımı mı kaybediyorum...
Berdan'dan...
Bir yer düşünün, bir çoğu orayı keşfedemedi. Sonsuzluk ile dünya arasında beyaz bir çizgiydi burası ve ben bu beyaz çizgide sürekli gidip geliyordum. Ya bu kurşun beni sonsuzluğa götürecekti ya da beni sevdiğim kadına ve aileme bahşedecekti...
Ya şehit olacak, arkamda sevdiğim kadını ve ailemi yaralı bırakacaktım ya da buradan kalkıp bu olayı hiç yaşanmamış sayıp tekrar ailemle hayata devam edecektim. Şimdi siz diyin bana, hangisi en çok yakışırdı bana?
Kendimi birden bir sene önce ki yerde buldum, beni orada aslında şehit eden yerde. Gözümde o gün canlandı birden bire.
Bir operasyon vardı ve operasyonun öncüleri olarak olarak en ön safta yer alıyorduk, ben, Han ve Ömer... Biz üç kardeştik ve o gün ihanete uğrayan iki yaralı kardeşe dönüştük.
En ön safta çatışmıştık ve galip gelmek üzereydik. Olduğumuz bahçenin villasına üçümüz girip asıl adamı alacak ve onun elindeki mallara el koyacaktık. Üçümüz içeri girdik ve en yukarı asıl adamın yanına çıktık. Kapıyı açtım ve içeride mafya babası olan o adamı gördüm, silahı ona doğrulttum ve o da silahını bana doğrulttu. Tam tetiği çekecekken vücudumda bir sızı hissettim, belki yara vücudumdaydı ama kalbime de bir yara açıldı tam o an... Omzuma gelen mermi ile silah elimden yere düştü, bana vurana dönüp baktığımda oraya çivilendim, beni vuran kardeşim dediğim adam Ömer'di. ' Üzgünüm kardeşim, ama onu vurmana izin veremem...' ne demekti şimdi bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL
RomanceBir polis düşünün; olduğu semtin hem polisi hemde reisi. Ve birde bir kadın düşünün; bu semte yeni yerleşen ve hastanenin yeni çocuk doktoru. Biz adamın sevdasına,kadının adama olan hayranlığına kah gülecek kah şaşıracaktık. Ve en sonunda olan biten...