Yanan ateşe dokunmak gibiydi, özlemek ve bu özlemle bir ömür yaşamak... Özlediğine kavusmaksa; yanan ateşe su olmak ve küllerinden yeniden doğmak gibiydi...
Elis'ten...
Başıma ne gelirse gelsin, neye şahit olursam olayım bir şeyden asla vazgeçemiyordum o da; Berdan'ı her geçen gün öbür günlerden daha fazla sevmek. Ben her geçen gün daha fazla seviyordum onu ve her geçen gün biraz daha yaniyordum onun için. Sakın yanlış anlamayın, ben halimden gayet memnundum lakin eğer sevdiğim gözlerini bu dünyaya ve bana acmazsa bir ben daha kalmazdı bu hayata, küllerim kalır onu da toz bulutları alır savururdu etrafa...
İzin vermem, dedim kendi kendime. İzin veremem sevdiğim adamı benden bir kez daha almalarına. Gerekirse ben giderdim ama yine de sevdiğimi tekrar o pis ellere vermezdim...
- Abi, Han'ların haberi var mı?
- Var onlar da çıkmak için hazırlanıyorladı. Berdan'ı nasıl halledeceğiz?
- Abi, sen sadece beni dinle planım var benim...
Demir Abiyi çekiştirerek yoğun bakımın yanında giyinme odasına soktum, burada doktorların yedek elbiseleri ve diğer tıbbi malzemeler vardı. Demir Abiye bir önlük maske ve steteskop verdim, aynılarını kendime de ayarlayıp hızla üzerime geçirdim. Hazır olduğumuzda yoğun bakıma girdik.
- Abi sargı bezini ver bana çabuk...
Bir kac seyi hallettim ve yoğun bakım ünitesinden sedyeyle beraber çıktık. Polislerin hepsi aşağıya inmişti ve hala silah sesleri geliyordu.
- Durun!
Arkamızdan gelen kaba sese doğru döndüm, kuskulanmamalılar.
- Buyrun beyefendi?
Elinde silahla beraber bize doğru geldi, bu onlardandı.
- Nereye böyle, hastanın örtüsünü açın.
- Beyefendi, hastanın bulaşıcı bir rahatsızlığı var. Eğer bizi burada daha fazla tutarsanız maskesiz olduğunuz için size de geçecektir.
Adam bana anlamsız bir şekilde bakıyordu, anlasana be adam git işte.
- Doktor, boş yapmada aç işte.
- Beyefendi, laftan anlamıyorsunuz galiba...
- Kes doktor, aç diyorum sana o zaman açacaksın.
O an ne düşündü bilmem ama benim acmami beklemeden örtüyü açtı, kalbim ağzımda atıyordu.
Berdan'ın sarılı yüzünü görünce yüzünü ekşitti, hay senin yüzüne ben... terbiyem el verse neler derimde neyse.
- Iy al şunu gözümün önünden, şimdi o hastalığı suratıma geciremem. Kaybolun hadi ayak altından.
Sen kendi suratına bak tipsiz ayi. Yüzüne neşter ile öyle şeyler yaparım ki yedi sülalen yüzüne tükürür dağ apacisi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL
RomanceBir polis düşünün; olduğu semtin hem polisi hemde reisi. Ve birde bir kadın düşünün; bu semte yeni yerleşen ve hastanenin yeni çocuk doktoru. Biz adamın sevdasına,kadının adama olan hayranlığına kah gülecek kah şaşıracaktık. Ve en sonunda olan biten...