88

153 9 0
                                    

Insan koca bir cihanı karşısına alırdı da yıkılmazdı fakat bir çift karşısında yok olup giderdi, öyleydi işte aşk..

Elis'ten...

Ne kadar çok seviyorsun, sorusuna hiçbir zaman verebilecek uzunca bir cevabım yoktu çünkü uzunca kelimeler anlamlı cümlelerle pek aram olduğu söylenemezdi ama bakanın ya da bu aşka şahit olanın hemen anlayabileceği hatta örnek almaya çalışacağı kadar büyük bir sevdaydı. Ben sevmek için sevmiyordum Berdan'ı. Ben Berdan'ı, kendi olduğu için ve hatta yaradan onu bana yazdığı için seviyordum.

Ne zaman onunla ilgili bir olay olsa elim kalbimde geziyordum, ona bir şey olacak düşüncesi bile beni yerle bir ediyordu fakat tüm bunlara rağmen durup her şeyle onunla beraber savaşıyordum çünkü ben onu öylesine değil de onunla beraber ölesiye seviyordum. Engeller çıkardı, hangi hayatta ve ya hangi ilişkide engel yoktu da bizimkinde de olmasın. Eli elimde, gözleri gözlerimde ama en önemlisi nefesi nefesimdeyken aşamayacağım bir ölüm vardı ona da boynum pamuk ipliğinden daha çok ince...

Gözlerimi pencereden çekip odaya çevirdim, burası bana Berdan'ı anlatıyordu o yüzden burası ona aitti emindim. Aklıma bir kaç saat önce olanlar geldi, bunları da bir rafa kaldırıp hayatıma devam etmem gerekirdi. Kapıdan attım kendimi ve seslerin geldiği yere yüzüme yerleştirdiğim tebessümle geldim. Koca salonda herkes oturmuş Han'ı konuşuyordu, ben gelince odak noktası oluvermistim hemen.

- Siz devam edin ben bir Han'a bakıp geleyim hemen.

Kimsenin bir şey demesini beklemeden Han'ın olduğu odaya ilerledim ve kapıyı tıklayıp gel demesini bekledim. En sonunda gel diyince Han içeri girdim ve ufak bir tebessüm gönderip serumu değiştirmeye koyuldum.

- Daha iyi misin Elis?

- Evet ama bu soruyu benim sana sormam gerekirdi, roller değişti sanki biraz.

- Öyle oldu ama ben iyiyim, seninde iyi olmana sevindim.

- Teşekkürler.

Han'in kontrollerini yapıp geri çekilip tam odadan çıkmaya yeltendim ki beni durdurdu.

- Elis lütfen biraz oturur musun?

Kafamı sallayıp hemen yanına sandalye çekip oturdum. Han, karşıya bakıyordu dümdüz gözlerle. Bir an gözleri doldu ve bana çevirdi gözlerini.

- Bundan seneler önce seninle ayna yaşta olan kız kardeşimi bir trafik kazasında kaybettim. Senin gibi; cesur, güçlü, inatçı ama en önemlisi temiz kalpliydi. İnanmazsın belki ama simaniz bile çok benziyor, bazen sende onu görüyorum hatta.

Yutkundu ve gözlerini bir kaç saniyeliğine benden ayırıp başka yöne çevirip kendine zaman tanıdı. Az sonra gözleri yeniden beni buldu, çok ifade vardı o gözlerde.

VİSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin