54

325 9 2
                                    

İnsanlar için her yolda ayrı maceralar ve ayrı anlamlar vardı. Bazı yollar dikenlerle bile olsa korkmaz basardı.

...

Berdan'dan...

Ben hep elimi uzatınca gökyüzüne dokunmak ve onu sonsuza dek izlemek isterdim. Hayallerimde hep gökyüzü vardı ve hayallerim gerçekleşmişti. Bir çift mavi göz benim gökyüzüm olmuştu ve ben o gökyüzünü istediğim her dakika izleyebiliyordum ama en önemlisiyse elimi uzattığım zaman parmak uçlarım gökyüzü gözlü kadının saçlarına dokunuyordu.

Ben sonsuz sevmeyi gökyüzünden öğrenmiştim. Bir kadını güzel sevmeyi ve bir kadına vurmayı değilde vurulmayı babamdan öğrenmiştim. Kadınların çiçek olduğunu ve onların bizlere hayat verdiğini annemden öğrenmiştim. En önemlisiyse: sevmeyi ve sevilmeyi, ne olursa olsun hep daha çok sevmeyi anne ve babamdan öğrenmiştim çünkü onlar hep öyle yapmıştı. Hani derler ya bir insan ailesinden ne görürse onu yaşar ve yaşatırmış. Benim payıma Elis'i bir armağan gibi sevmek, ona vurulmak, onu sonsuz ve eşsiz sevmek düşmüştü.

Serdar'ın ifadesini almış ve odadan çıkmıştım. Koridorda ki karşı cinslerimin beni beğenen bakışları eşliğinde hastaneden çıktım ve otoparkta olan arabama doğru ilerlerken gördüklerim ile olduğum yere çivilendim. Can denilen adam sevdiğimin saçından bir tutam almış ve parmaklarıyla büküp bir şeyler anlatıyordu. Elis ise ona sinirle bakiyor ve elini geri itmeye çalışıyordu. Hızla gidip elini büktüm ve onu karşımda iki büklüm hale getirdim.

- Hayırdır cancik.

- Ne yapıyorsun sen, burası senin sokağın değil.

- Senin olduğun her yer sokak biliyorsun değil mi kurbağa.

- Kurbağa mı? Baya yaratıcıymışsın.

- Sen bulunduğun konuma bakmadan bana ahkam mi kesiyorsun bir de, elini kırmama az kalmışken üstelik?

- Elis burada diye bir sey demek istemiyorum.

- Sen kimsin ki Elis'i düşünüp bana şekil yapıyorsun?

Dedim ve önceden yapmam gerekeni en sonda yapıp tekmeyi suratına geçirdim, Elis birden çığlık attı ve beni tutmaya kalktı ama ben o olanlardan sonra onu duymayı istemiyordum.

- Sana burada tek tek kurbağaları saydırırdım da gel gör ki benim sokaklarımda senin gibi kurbağaları olduğu bataklıklar yok. Ha dersen ki " Ben bir malım o yüzden Elis'in peşinde vıraklamaya devam edicem." O zaman tek bir tekmeyle kalmazsın çünkü canını çok yakarım.

Elis koluma adeta yapışmış ve beni geri çekmeye uğraşıyordu, nazik bir şekilde kolumu ondan geri aldım ve arabama bindim. Allah'tan ki bahçede tek bir Allahın kulu yoktu ki bunlara şahit olmadı.

Elis cama vurdu, hafif araladım ve yüzüme en duygusuz ifademi yerleştirip ruhsuz bir şekilde baktım ona, içim yansa da yaptım bunu çünkü bu durumda başka ne yapılır ben bilmiyordum.

VİSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin