Sevmek bazen çoğu derde derman olsada, bazen derdin ta kendisi olup bir duvar dibinde ağlatiyordu.
...
Ben doktor Elis'tim, küçük bedenlerin hayatlarına dokunan ve elinden geldiğince insanlara iyi gelmeye çalışan Doktor Elis. Herkesin yarasına, herkesin derdine bir çare buluyordum fakat kendi hayatımda o Elis olamıyorum bir türlü. Sevdiğim adam söz konusu olunca ben doktor kimliğinden çok başka bir kimliğe bürünüyordum. Bazen elim kalbimde korkudan bazende heyecandan pençe olurdu. Bu durumdan şikayetçi değildim ama memnunda değildim. Ben sevdiğim adamın hayatında engellere takılıp ondan vazgeçmeyecek kadar deliydim çünkü aşk tam bir deli işiydi.
Kocaman bir malikaneye gelmiştik hep beraber. İçeri girdiğimiz zaman bizi dışından daha büyük bir ev karşıladı. Tam endişeyle ve korkak adımlarla kendimi salon bildiğim yere atacaktım ki karşıma sevdiğim çıktı, derin bir nefes alıp kocaman sarıldım.
- Bir an sana bir şey oldu sandım Berdan.
- Bana değil ama... Han, Han iyi değil Elis.
- Ne, niye hastaneye gitmediniz?
- Bunu yapanlar Efsun'un Abileri, Han sevdiğinin abilerini içeri attirmamak için götürtmedi kendini.
Efsun tüm bu olanları duydu, çünkü evden onu da bir şekilde cikartmistik. Berdan hadi anlamında kafasını salladı ve bizi bir odaya getirdi. Burası tam bir hastane odası gibiydi, her şey vardı ve tertemiz kocamandi.
Han; yatakta kanlar içinde uzaniyordu. Göğsünün sol tarafından vurulmuştu. Gözleri çok kısılmış, yüzü solmustu. Efsun hemen kendini öne atıp sarılmaya çalıştı, ağlaya ağlaya canını acıtmadan sarıldı Han'a.
- Berdan, Efsun'u da alın çıkın hemen. Beril sen kal tek.
Efsun, kıpkırmızı gözleriyle bana bakıp hemen ayağa kalktı ve yanıma geldi.
- Bende duracağım.
- Hayır.
- Elis, kalacağım dedim.
- Bende hayır dedim. Şimdi çıkın ve bir an önce başlayalım, yeterince zaman kaybetmişiz.
...
Berdan'dan...
Bir insan sadece kan bağıyla bağlı olduğuna kardeşim demezdi, bazen kan bağı olmadan da kardeş olunurdu tıpkı benle Han gibi. Yasımız kadar dostluğumuz, kardeşliğimiz vardı. Aynı okullar, aynı semt ve benzer hayatlara sahip iki kardeştik. Defalarca yara almıştık, defalarca birbirimizin hayatını korumuştuk.
Bu hayat bana çok şey öğretmiş, çok şey katmisti ve bunlardan biri dostluk, kardeşlikti. Kardeşim şimdi içeride boylu boyunca yatıyordu ve hayat beni hep bu öğrendiklerimden tıpkı şuan da olduğu gibi tam on ikiden vuruyordu. Ben hep öğrendiklerimden, bildiklerimden ama en kötüsü sevdiklerimden sınanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL
RomanceBir polis düşünün; olduğu semtin hem polisi hemde reisi. Ve birde bir kadın düşünün; bu semte yeni yerleşen ve hastanenin yeni çocuk doktoru. Biz adamın sevdasına,kadının adama olan hayranlığına kah gülecek kah şaşıracaktık. Ve en sonunda olan biten...