Rüzgarla şiir yarışına girdiğimizden bu yana iki hafta geçmişti. Hâlâ İnanamıyorum ama yarışı Rüzgar kazanmıştı. Her neyse. Bu iki haftada hiç Uyumamiş ve sınavlara çalışmıştım. Bugün cumartesi olduğu için uyumayı planlıyordum. Ancak çalan telefonum sayesinde uyuyamayacagimi anlamıştim.
Sabahın köründe, kargalar daha bokunu yemeden Sevgili arkadaşım Gökçe arıyordu. Neden!?
"Ne var Gökçe?"
"Sana da Günaydın!"
"Günaydın mı? Sence gün aymış gibi mi duruyor?"
"Ay Ece! Senle uğraşamıycam sabah sabah. Bugün hep beraber sinemaya gidelim demiştik ama-"
"Ben gelmiyorum. Gelmiycem. Uyuycam. Yarına kadar aramayın beni."
"Sen bilirsin. Yat zıbar!"
Ve telefon yüzüme kapanir. Bende telefonu kapatırım. Cidden. Telefonumu kapatıp kendimi yine yatağa attım. Fazla sürmeden de uykuya dalmıştım zaten.
.......
Kapı zili! Uykuya dalarken telefonumu kapatmak aklıma gelmişti ama keşke kapı zilini sökmek de aklıma gelseydi!
Homurdanarak zombi gibi kapıya ilerledim. Abim ve annem sanırım işteydiler. Onlar gelmiş olamazdı. Anahtarları vardı. Ulan Gökçe. Eğer sensen benden çekeceğin var. Hızla kapıyı açtığımda karşımda Rüzgarı görmeyi beklemiyordum. Hatta bir ara yanlış gördüm diye kapıyı kapatıp tekrar açmıştım. Şokun etkisiyle gözlerim anında açılıp uykum hızla kaybolurken olduğum yerde çivili kaldım. Rüzgar bana kocaman gülümseyip kollarını iki yana açtı.
"Ee cadı? Beni özlemedin mi?"
O an kendime geldiğimde direk kendimi Rüzgarın kollarına attım. Kokusunu doya doya içime çekerken Rüzgar da bana sıkıca sarıldı. Ahh! Ne kadar çok özlemişim!
"S-sen ne zaman geldin?"
Heyecandan elim ayağım tutmuyordu.
"Yarım saat önce falan. Seni özledim. Özlemek ne kelime, seni göremediğim her saniye için bin kere öldüm ben be!"
"Ya Rüzgar ben... Ben seni çok özlemişim be! İyi ki geldin!"
"Gelmeseydim aklımı yitirirdim herhalde."
Kapının önünde sarılmaya devam ediyorduk. Sonunda birbirimizden ayrildigimizda Rüzgar şöyle bir üstümü süzüp sırıtarak bana baktı.
"Yine Ayıcıklı Pijamaların yine sen. Benim cadım hiç değişmemiş."
"Bence de değişmesin dimi Rüzgar."
"Değişmesin hiç."
Beraber salona giderken konuşuyorduk. Kendimizi ikili koltuğa attık ve birbirimize sarılarak oturduk yine. Ve Rüzgar devam etti.
"Ece ben bir şey daha merak ediyorum."
"Söyle."
Muzip bir ifade takındı ve devam etti. Bakalım yine ne söyliycek.
"Bence dudaklarının tadı da aynı. Bi kontrol mü etsem? "
"Hmm bilmem. Etsen mi ki?"
"Ediyim bence."
"Bilmiyorum düşün-" Lafımı tamamlayamadan dudaklarıma kapanmıştı. Bu hareketine istem dışı gülerken benimle birlikte oda güldü. İlk seferde hasret gidermek için yavaş öpüşümüz gittikçe alevlenmiş ve İkimizi de nefessiz bırakacak duruma gelmişti. Zar zor geri çekildiğimde ikimiz de nefes nefeseydik.
Nefesimi düzene soktuğumda yüzüme bende muzip bir ifade yerleştirdim ve sordum.
"Değişmiş mi tadı."
O da benim gibi muzipce gülümseyerek cevapladı.
"Tahmin ettiğim gibi hâlâ aynı."
.........
Akşam annem ve abim de işten geldiğinde Rüzgarı görünce şaşırsa lar da birsey demedi ler. Hep beraber şen Şakrak akşam yemeği yedik ve sohbet ettik. Her şey güzeldi ta ki
"Benim artık gitmem gerekiyor. Uçak yarım saate kalkıyor."
Yüzümdeki gülümseme aniden solarken konuştum.
"Bugün burda kalsaydın."
"Üzgünüm Ece ama dönmem gerekiyor."
Sadece kafa sallamakla yetindim. Rüzgar önce annemle sonra Abimle vedalaştı. Daha sonra Rüzgarı uğurlama bahanesiyle beraber dışarıya çıktık.
Apartmanın önünde sadece birbirimize bakıyorduk.
Sessizliği o bozdu.
"Ama yüzünü böyle asman hiç hoş değil. Ciddiyim cadı daha çirkin oluyorsun."
"Keşke gitmesen."
"Bakarsın yine gelirim. Belli olmaz benim işim. Ama lütfen asma artık şu suratını. "
Derin bir nefes aldım ve gülümsemeye çalıştım.
"Tamam tamam. Gel sana kocaman bir sarılıyım."
Ve o bana ben ona sıkı sıkı sarıldık. Ayrildigimizda yanağıma belli belirsiz ufak bir öpücük kondurdu. Sadece 'görüşürüz' dedik birbirimize. Ardından o arkasını dönerek gitti, ben o giderken arkasından baktım. Rüzgar gözden kaybolunca bir süre daha dikildim orda. Belki geri döner diye ister istemez bekledim. Umudum bitince de Eve geri döndüm. Annem ve abimin 'seni görmeye mi gelmiş?' 'Neden gelmiş?' Neden kendisi gelmiş?' Gibi sorularını savusturup odama geçtim. Sanırım uzun zamandan sonra huzurla uykuya dalacaktim. İçimdeki üzüntüye rağmen huzurlu bir uyku çekecektim....
Umarım beğenmişsinizdir. Hepinizi çok sefyom. :*

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KOMŞUM
Teen FictionEce on yedi yaşında bir genç kız. Herkes gibi o da bir okulda okuyor ve o da okulunki yakışıklı bir çocuğa aşık olabiliyor. Ancak bir gün okulundaki büyük yangın ve babasının işi yüzünden yeni bir okula gitmesi gereklidir. Bu nedenle en yakin arkad...