Rüzgar ve ben Kumsalda biraz daha oyalandıktan sonra eve geçmiştik. Diğerlerine de durumu acikladktan sonra sus pus oturmak yerine beraber birseyler yapmak için yola çıktık. Deniz ve Onur da bize katılacaktı. Lunaparka gitmeyi planlıyorduk ancak erkeklerin mızmızlanmaları sonucu yolumuzu değiştirip sinemaya gitmiştik. Ama son anda yine fikir değiştirip eve geçmiştik. Dört poşet dolusu abur cubur alıp en bi aksiyonlusundan da film seçmiştik. Oturma odasını film izlemelik bir ortama çevirdik ve Yerlerimizi aldık.
Sırasıyla Onur, Alara, Seda ve Deniz dörtlü koltuğa oturmuşlardı. Mete ve Merve ikili koltuğa yayılmışlardı. Bize de tekli koltuklar düşüyordu. Rüzgar kendini televizyona en yakın koltuğa attı. Ben de diğer koltuğa oturacaktim ki Rüzgarın cekelemsiyle Onun kucağına yan oturdum. Bacaklarım bir kolluktan sarkıyor ve diğer kolluğa da Sırtımı yaslıyordum. Yüzüm Rüzgarın boyun girintidinde ve kollarım sıkıca Rüzgara sarılmış bir şekildeydim. Rüzgar da benim gibi bana sıkıca sarılmıştı.
Film başlamıştı ama açıkçası umrumda değildi. Gözlerimi kapattım ve Rüzgarın o çok sevdiğim kokusunu içime çektim. Ne de çok özliycektim onu. Daha da sokuldum ona o da yapabilirmiş gibi daha çok sardı beni. Bu şekilde kaç dakika yada saat geçti bilmiyorum. Uyumuşum. Uyandığımda bana hâlâ satılmakta olan bir adet Rüzgarla burun buruna geldim. Sanırım benim odamdaydık. Hava karanlıktı. Odadayı sadece camdan süzülen bir parça ay ışığı aydinlatiyordu. Aşkım ya ne de güzel uyuyordu. Bir süre uyuyan yüzünü inceledim aklıma kazımak için. Bir süre sonra da yüzüne dokunurken buldum kendimi. Önce dudakları sonra elmacık kemikleri en son göz kapakları ve kirpikleri. Ne kadar kusursuzdu böyle.
Ben düşüncelerime ne kadar daldıysam artık kendime geldiğimde Rüzgarla gözlerimiz kesişti. Bir an korktum ama daha sonradan Rüzgarın da uyandığını anladım.
"Sen ne zaman uyandın? Ben mi uyandırdım?"
Fısıldiyordum. O da cevap olarak sadece yüzüme bakıyordu. Bir zaman sonra elimi tutup ortamıza sakladı.
"Ece? Neyin var güzelim?"
"Ruzgar ben gitmek istemiyorum."
"Ece ben de gitmeni istemiyorum."
"Ama gitmem gerek."
"Ama gitmen gerek."
"Hiç yardimci olmuyorsun!"
"Biliyorum."
"Ee Naber?"
"Sıkildım."
"Bende."
Bı anda ayaklandı. Elini bana uzattı.
"Hadi gel."
Elini tuttum ve kalktım yataktan.
"Nereye?"
Dolaptan bir hırka çıkartıp bana gitmydirdi ve odadan çıktık. Sessiz sedasız evden çıktıktan sonra boş sokakta yürümeye başladık.
"Nereye gidiyoruz?"
"Gezicez işte. Az bir zamanımız kalmış onu da uyuyarak mi geçircez?"
Bu acı gerçekle yine düştü yüzüm.
"Asma hemen suratını. Dünyanın sonu değil dimi? Görüşcez elbet yine."
"Evet ama bilmem kaç ay sonra görüşürüz. Çok uzun bir süre bu."
"Sabredicez güzelim. Hem ne dedik canın mı sıkkın, beni mi özledin? Geç denizin karşısına. Konuş benimle. Tamam?"
"Tamam."
Bir kolunu belime dolayıp beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Ben de Kollarımı onun biline doladım.
"Ece?"
"Hı?"
"Sen şimdi yeni bir okula başlıycaksin ya."
"Eee."
"Ateşle aynı okulda olursan ne olcak?"
"Nasıl yani?"
"Yani şey..."
"En fazla arkadaş olurum sanırım. Ama onun haricinde ona birdaha aşık olmam yada sevmem. Merak Etme. Ben sadece seni seviyorum. Tamam?"
"Tamam da arkadaş da olma. "
"Olmam herhalde."
"Olma."
O gece güneş Doğana kadar sokaklarda yürüdük durduk. Konuştuk. Başımızdan geçen olayları hatırlayıp güldük.
Sabah oluncada kahvaltı için birseyler alıp eve geri döndük. Bizimkiler hâlâ uyuyordu. Biz de Rüzgarla kahvaltı hazırladık. Daha doğrusu ben hazırladım o beni izledi. Kahvaltı da hazir olduktan sonra bizimkileri uyandırıp çağırdık.
Hep beraber şen Şakrak yaptık kahvaltımızi. Ve benim gidiş vaktim de geldi.
Uçağı kaçırmamak için hızlı haraket ettim ve eşyalarımı hazırladım. Beni havaalanina Rüzgar bırakacaktı. Merve ve diğerleri de gelmek istemişti ancak ben istememistim. Hepsine teker teker sarıldım. Önce Sedaya sonra Denize sonra Alaraya Sonra Onura sonra Meteye ve en son kızıl kardeşim Merveye sarıldım.
"Birşey olursa ilk beni ara Tamammı. Bak ama sadece bişey olursa değil. Sürekli ara beni. Gözüm arkada kalmiycak biliyorum. Elif ve Gökçe var ama sen yine de bana günlük rapor ver. Bak Ateşe de fazla takılma. Dengesiz o da kardeşi gibi. Sağı solu belli olmaz. Derslerine de bol bol çalış. Aynı üniversiteye gitcez tamammi? Bak söz ver bana. Unutma beni."
"Tamam tamam sakin. Nasıl unutuyım ben seni salak. Sen de dikkat et kendine. Beni de merakta bırakma. Mete var gerçi. Benim de gözüm arkada kalmaz. Dikkat et kendine."
"Tamam kardeşim."
İki yanağindan da öptüm ve ayrıldım. Hepsine görüşürüz deyip el salladım ve Arabada beni bekleyen Rüzgarın yanına gittim. Arabada da diğerlerine el salladım ve yola çıktım.
"Ağlama."
Rüzgar beni uyarana kadar ağladığımın farkında bile değildim. Elimin tersiyle gözlerimi sildim ve Rüzgara cevap verdim.
"Aglamiyordum."
Hicbirsey konuşmadık gidene kadar. Sadece yola baktık. Havaalanına ulaştığınızda benim çantamı Rüzgar aldı ve beraber girdik içeri.
Ve geldi işte gitme zamanı. Sadece sarıldım benimkine. Ve birkaç kelime.
"Veda etmiycem. Seninle her gün görüşcez. Dimi?"
"Kesinlikle. Her gün her dakika her saniye. Görüşücez. "
"Görüşürüz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KOMŞUM
Teen FictionEce on yedi yaşında bir genç kız. Herkes gibi o da bir okulda okuyor ve o da okulunki yakışıklı bir çocuğa aşık olabiliyor. Ancak bir gün okulundaki büyük yangın ve babasının işi yüzünden yeni bir okula gitmesi gereklidir. Bu nedenle en yakin arkad...