Yine ben! Bıktınız benden bu hafya biliyorum. :) neyse bu bölümü de burya birakıp gidiyorum. Umarim beğenirsiniz. İyi okumalar.
GÖKÇE DEN
Sonunda bir üniversite yılını daha bitirebilmiştik. Vakit, izmirde tatil yapma vaktiydi. Herzamanki gibi bizim grup olarak izmirde toplamıştık. Sevgilisini özleyen Berke abi daha fazla dayanamayıp, işleri Beril ablaya bırakıp o da gelmişti izmire. İlk haftamız hep lay lay lom geçmişti. Beraber kahvaltılar, alışverişler, gezmeler, tozmalar, sohbetler, muhabbetler derken bayağı bir yorulmuştuk. Sonra da kendimize bir gün dinlenme günü vermiştik. O gün sadece uyumuş, acıktığımızda yemek yemiş, sonra tekrar uyumuş, arada tuvalet ihtiyacını giderip tekrar Uyumuştuk. O günün ertesi günü-yani bugün de planımız akşam bara gidip biraz kafa dağıtmaktı. Uzun zaman olmuştu bara gitmeyeli. Bunun için de kızlarla daha ne giymemiz gerektiğini bile seçememiştik. Erkekler de bizden sıkılıp dışarı çıkmışlardı.
"Ay kızlar! Valla yok! Giyecek birsey bulamıyorum! (Alara)"
"Aynen! Napcaz ya?! (Elif)"
"Bence dolapları değişelim. (Merve)"
"O nasıl olcak be! (Ece)"
"Şöyle. Mesela sen Sedanın dolabına gidip birşeyler bak, ben Elifin dolabından birseyler bakiyim falan. (Merve)"
"Aslında deneyebiliriz. "
"Aynen. Deneyelim. (Seda)"
Ve dediğimizi yapıp başka dolaplara yönelik. Birinde giyecek birsey bulamazsak diğerine bakıyorduk. Ve en son ki durum şöyleydi.
Ece Sedanın dolabından bulduğu koyu kırmızı elbiseyi, Seda Elifin dolabından bulduğu beyaz mini elbiseyi, Elif Alaranın dolabından bulduğu gri etek ve beyaz tişörtü, Alara Mervenin dolabından bulduğu kot şort ve askılı bir tişörtü, Merve benim Dolabımdan bulduğu vişne çürüğü mini eteğimi beyaz V yaka tişörtümü ve kot ceketimi, ben ise Ecenin dolabın dan buldugum siyah mini askılı bir etek ve beyaz fakir kol bir gomlek tercih etmiştik.
Gömleğimin iki düğmesine açık bırakmıştım. Sıra makyaja gelmişti. Herkes kendi halinde bir köşeye çekilmiş işini hallediyordu. İşe kırmızı bir Ruj sürerek başladım. Yüzümdeki birkaç küçük kusuru da fondöten ile kapattıktan sonra sıra gözlerime gelmişti. İki gözüme de eşit bir şekilde eyeliner çektikten sonra gözümün altına da siyah bir kalem çektim. Rimelimi de sürdükten sonra makyajım hazırdı. Saçlarımı dalgalandirmıştım. Siyah topuklularımı giyip beyaz çantamı da aldıktan sonra hazırdım.
Çok geçmeden diğerleri de hazırlandığında saate baktım. 21:34. Offf o kadar olmuşmuydu ya! Erkekleri daha fazla bekletmek istemediğimizden- gerçi daha ne kadar bekletebilirsek- hemen aşağıya indik. Erkekler teker teker süzdüler bizi. İlk tepki tabii ki Berke abiden çıktı.
"Ben Elifi ve Eceyi bu kılıkla bir yere götürmem."
"Al benden de o kadar abi. Bırak barı sokağa bile çıkamaz! (Mete)"
"Oha Mete ya sende mi! (Merve)"
Tabi ki biz kızlar boş durumuyuz? Tabikii hayııır. Allem edip kallem edip bir şekilde ikna ettik onları. Kaldığımız evler barlara yakın olduğu için yürüyerek gitmeye karar verdik. Herkes çift çift dolaşıyordu ortalıkta. Bir sap ben ve Toprak kalmıştık. Ateşi saymıyordum çünkü çocuğun sevgilisi yanına olmasa bile şu an telefonda Mirayla konuşuyordu. Ben bir yanda Toprak bir yanda aramızda dört adımlık mesafe olacak sekilde ilerliyorduk yolda. Kendimce sessiz sessiz giderken Toprağın sesiyle ona döndüm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KOMŞUM
Novela JuvenilEce on yedi yaşında bir genç kız. Herkes gibi o da bir okulda okuyor ve o da okulunki yakışıklı bir çocuğa aşık olabiliyor. Ancak bir gün okulundaki büyük yangın ve babasının işi yüzünden yeni bir okula gitmesi gereklidir. Bu nedenle en yakin arkad...