KARDEŞ

48.7K 2.3K 57
                                    

Rüzgarın yüzüne bile bakmadan masada duran telefonumu alıp çıkışa yöneldim. En başından buraya gelmemeliydim. En sevdiğim şehir olan izmir artık o kadar güzel gelmiyordu bana. Telefonumun melodisini duyduğumda bir an zıplasam da arayanın kim olduğuna baktım.

ARAYAN : MİNİK MANİTAM

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve telefonu açtım.
" Efendim."
"Nereye gittin? Nerdesin?"
"Bilmiyorum."
"Ne demek bilmiyorum? Kayboldum deme bana."
"Hayır kaybolmadım. Bak sadece... Benim biraz sakinlemem gerekiyo. Tamammı. Sonra görüşürüz."

Birşey demesine izin vermeden telefonu yüzüne kapattım.

Büyük ihtimalle eve gidince büyük bir trip yiyecektim. Ama olsundu. Buna da katlanilirdi.

Deniz kenarında boş bir banka oturdum ve gözlerimi kapattım. Derin bir nefes aldım. Deniz beni herzaman sakinleştirirdi zaten. Sesi, kokusu ve o güzel rengi mavi... Aklıma hep Ateşi getiriyor. O Maviş Maviş gözleri. Ama sanırım artık o kadar etkilenmiyorum. Bilmiyorum. Sanırım göz görmeyince insan bir zaman sonra alışıyor.

"Ne düşünüyorsun?"

Yanımdan gelen tanıdık sesle yerimden zıpladım. O ne ara gelmiştiki?

"Sen ne ara geldin ya? Hem insan bir yanın boşmu diye sorar. Öküz."
"Sormama gerek yok. Bakıyorum ve yanın boş. Bende oturuyorum. Bir sorun mu var?"
"Hayır yok. Hatta bak ne diycem. Al sen otur burda. Hadi eyvallah. "
deyip oturduğum yerden kalktım ve deniz kenarına indim. Kolumu tutulmasıyla bir an irkildim ama gelenin Rüzgar Öküzü olduğunu görünce yoluma devam edecekken Rüzgar Öküzü önüme geçip beni durdurdu. Ona 'ne var?' der gibi baktım.

"Aniden çıkıp gitmeleri çok seviyorsun herhalde?"

Ne? Anlamadım. Ne dedi şimdi bu ya? Ne alaka amk.

" Ne alaka çocuk?"

Birşey demeden kolumdan tutup beni o güzel arabasına sürüklemeye başladı.

"Ya napiyon olum? Bırak sana be öküz! İmdaaaaatt! Adam kaçırıyolar. Teyze ne bakıyon ya yardım etsene. Viçdansız karı."
deyip teyzeye dil çıkardım.

Kadın cık cıklayarak yanımızdan uzaklaştı. Ve ben kendimi arabada buldum. Hiç zaman kaybetmeden Rüzgar da sürücü koltuğuna oturdu ve bulunduğumuz yerden hızla uzaklaşmaya başladı. Korkudan titreyerek emniyet kemerimi taktım ve Rüzgara bağırmaya başladım.

"Ya öküz diyorum, boşuna demiyorum. Yavaş git be hayvan! Gencecik yaşımda gebercem senin yüzünden.! Ya sana diy-"

Bana yandan öyle bir bakış attı ki anında susup derin nefesler almaya başladım.

Aradan bir 10 saniye geçince hızını biraz azalttı. Ve ben de biraz daha rahatladım.

"Alışveriş merkezinde niye gittin yanımdan?"

Ha? Onu hala hatırlıyomu o ya? Ben unuttum gitti.

"Bilmem."
"Nasıl bilmem? Cevap ver bana Ece. İnan bana sabrımın son damlaları."
"Şey ya. Ben kabinden çıkınca... şey oldu sonra..."
"Ece." Diye tısladı.
"Off ben kabinden çıkınca seni göremedim. Gitmişsindir diye de ciktim gittim. Sonuçta senin işin gücün yok benlemi uğraşcan. "
"Şimdi ne oldu peki. Tuvaletteki yerde yatan kızın senle bir alakası varmı?"
Hafifçe gülümseyip konuştum
"Belki. "

Sandığımın tersine o da gülümseyip önüne döndü ve yol boyunca sessiz kaldık.

Evimizin önünde durduğumuzda teşekkür etmek yerine hafifçe gülümsedim. O da arabadan indiğinde bana seslendi.

"Merve bizdeymiş. Gel hadi."
"Üstümü değiştirip geliyom."

Eve hızla girip odama çıktım. Dolabı açıp koyu mavi bir pantolon ve beyaz bir t-shirt aldım. Tuvalete gidip giyindim ve elimi yüzümü yıkadım. Tekrar odama geçip kendimi yatağa attım. Şu an o kadar yorgundum ki hemen uykuya dalabilirdim. Amaaaa. Merveden büyük bir trip yemem lazım. Ağır hareketlerle yataktan kalktım ve evden çıktım. Zili caldigimda kapıyı kucağında sarı uzun saçları olan çok tatlı bir kız duran Seda açtı.
"Hosgeldiiinn."
Otuz iki diş gülümseyerek içeri geçtim.
İçeri girdiğimde daha büyük bir şok geçirdim. Rüzgârın kucağında bir erkek çocuğu, Metenin kucağında bir kız çocuğu ve Merve o kızı seviyo falan yani. Acaba ben yatakta uyuya kaldım da rüya mı görüyom. Kesin ya kesin.

Alara yanıma geldi ve beni kolumdan tutup koltuğa oturttu.
"Alara noluyo?"
"Ayy ben sizi tanıştırmadim. Bak şimdi bu küçük sarışın Sedanın kardeşi Eda. Rüzgârın kucağında ki yakışıklı Poyraz. Metenin kucağında ki güzellik de Eylül. Şimdi biliyosun ki bizim ailelerimiz yakın arkadaş ve ortak. Kardeşleri de bizim gibi arkadaşdan çok kardes gibi. Biz uzun zamandır İzmirde olunca haliyle kardeşleri de uzun zaman göremeyince özlemişler. Yani uzun lafın kısası 1 hafta bizde kalicaklar."
"Haaa. Senin kardeşin yokmu?"
"Malesef. "
Seda arkadan gelip Alaranın kafasına vurdu.
"Biz ne güne duruyoz lan. Aşk olsun. 10 saniye konuşma benle."
"Off o anlamda mi dedim be. Sedaaaaaağğğğ."
Onlar böyle konuşurken yanıma Poyraz geldi.
"Senin adin ne? "
"Ece. Sen de poyraz galba dimi."
"Evet. Sen Abimi taniyomusun. "
Kıkırdayıp
"Evet tanıyorum. Öküz."
"Öküz mü?"
"Ha şey Hayır Öküzcük. "
O da kıkırdayıp oyun oynayan Eylül ve Edanın yanına gitti. Biz de oturup sessiz kaldık. Yerimden kalkıp Mervenin yanına gidip oturdum. Bana ters tarafa dönüp hiç konuşmadı. Ben de onun omzuna çene mi koyup saçlarının arasından konuştum
" Aman benim kızılım büyümüş de bana trip mi atarmış. Ah canım kızılım benim. Minik manitam benim. Kalbimin tek sahibi. Bak sana karga sesimle kulağının dibinde şarkı solerim. Baristikmi?"
"Immm. Bilmem."
"Ya benle barışırsın ya da sarı çiyanı arayip Merve seni seviyomuş. Arkadaş olmak istiyomuş derim."
"Daha güzel tehdit bulman lazım."
"Eskiden olsa 'Ya benle barışırsın ya da Toprak ölür' demem yeterliydi. Ama şu an şartlar değişti. Hadi be gülüm."
"Offf."
Kulağına yaklaşıp fısıldadım
"Ben bi kız dövdüm. Barda."
"Oha!" Diye cırladığında çocuklar dahil herkes bize dönmüştü.
"Nasıl yaptin. Ne ara?"
"Baristikmi?"
"Tamam ya baristik. Hadi anlat."

Ona sessizce olanları anlattım ve biraz kıza sövdük. Daha sonra muhabbete dahil olup biraz konuştuk.

Valla en son hatırladığım şey Poyrazı yatağa yatırıyordum. Ondan sonrasını hatırlamıyorum zaten.

......................

Bu hafta biraz yoğun ve yorgun olduğum için ortaya böyle birşey çıktı. Umarım beğenirsiniz.

YAN KOMŞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin