Cumguriyet bayramınız kutlu ve mutlu olsun gençler. Hepinizi çok çok òpüyorum...
"K-kaza mı!?"
Telefondan annemin hıçkırıkları yükselirken olduğum yerde kaldım. Duygularım, haraketlerim... Uyuşmuş gibiydi. Ne hissediyordum, ne yapmam gerekiyordu bilmiyordum. En az 2 dakikanın sonunda işin ciddiyeti beynime iletildi ve ilk tepki gözümden akan yaşlar olmuştu. Ardından ise bütün evi saran çığlığım. Telefon elimden düşerken kendimi daha fazla ayakta tutamadım ve yere yığıldım. Bizimkilerin sesini duyuyorum ama ne dediklerini beynim almıyordu. Kendi hıckırıklarımdan onların ne dediği anlayamıyordum.
Sonunda Hiçkırıklarımın arasından doğru düzgün bir kelime döküldü.
"Kaza yapmış!" Ve tekrar hıçkırıklar. Göz yaşlarımdan dolayi önümü göremiyordum.
"Kim kaza yapmış?!"
Merve bunu sorduğunda aglayisim daha da arttı.
Uzun bir süre oturup ağladım. Hatta ne olduğunu anlamayan Merve, Seda ve Alara da ağlamaya başlamıştı. Sonunda artık ağlamaya meclim kalmamıştı. İç çekişlerim, Hiçkırıklarım devam ediyordu. Ama göz yaşı akmiyordu.
"Babam kaza yapmış." Fısıltı halinde döküldü dudaklarımdan. Kimseden sen çıkmadı. Merve bir süre sonra hızla Mutfaktan çıktı. Mete de onun peşinden. Diğerleri de bana sıkıca sarıldılar. Ve o ara yine o uğursuz telefon sesi duyuldu.
ARAYAN: ABİM
"Efendim."
"Ağlama."
"Abi..." gerisini getirememistim. Göz Yaşları yine yolunu bulmuş ve teker teker düşmeye başlamıştı. Konuşmadı bir süre. Sonra derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Ağlama dedim! Babam şu an hastanedeymiş. Beril ve ben gidecektik sen de gelirmisin diye sorucaktım ama bu halde gelmesen daha iyi."
Hemen ayağa kalktım ve hızlı hızlı konuşmaya başladım.
"Gelirim. Hemen hazırlanırım. Ne zaman çıkıyoruz yola?"
"Ece sen gelm-"
"Gelicem abi!"
"Offf! Tamam tamam. Yarın çıkabiliyoruz ancak yola. Sabah hazır ol almaya geliriz seni."
"Tamam."
Telefonu kapatıp Rüzgarlara döndüm. Aglamiyordum. İç geçiriyordum sık sık. Mecalim kalmamıştı.
"Uykum var." Dedim birden. Gözlerim acıyordu. Her an Bayılacak gibi hissediyordum.
Rüzgar Hemen yanıma geldi ve sıkıca tuttu beni. Sedalara dönüp konuşmaya başladı.
"Siz eve geçin. Biz de geliriz daha sonra."
Kızlar usulca kafalarını salladılar ve eve gittiler. Rüzgar beni tutarak merdivenlerden çıkarttı ve odama getirdi. İlk olarak tuvalete sokup yüzümü güzelce yıkadı. Ardından da odaya geri geçip beni yatağa güzelce yatırdı. Uykum vardı ama uyumak istemiyordum. Babama haksızlık yapıyormuş gibi hissediyordum.
"Uyu hadi güzelim. "
"Ruzgar gitmesene. "
"Gitmiyorum. Buradayım."
Kenara kayıp yer açtım ona.
"Gel."
Usulca yanıma gelip kıvrıldı beni kollarıyla sıkıca sararken ben de ona sarıldım. Göz yaşlarım bu sefer sessizdi. Hıçkirık yoktu. İç çekiş yoktu. Sadece göz yaşı.
Bütün gece böyle devam etti. Ben ağladım. Bazen sesli bazen sessiz. Rüzgar benimle ilgilendi. Hiç bıkmadan usanmadan. Sabaha doğru ancak uykuya dalabilmistim.
Sabah ise Rüzgarın beni yavaşça uyandirmasiyla kalkmıştım.
"Abin geldi. Seni bekliyorlar. "Ruhsuz ve bir o kadar da hızlı kalktım yataktan. Yüzümü yıkayıp üzerimi değıştirdim. Küçük bir çantaya birkaç parça kıyafet aldım ve hemen aşağıya indim. Ablam yoktu. Abim oturmuş ve dalgın bir şekilde beni bekliyordu. Dikkatini çekmek için 'abi' diye seslendim. Dalgın halinden çıktı ve kızarmış gözlerini gözlerime çevirdi. Ve ne olduysa o an oldu. Abim hızla kalkıp bana sıkıca sarıldı ve göz yaşlarını teker teker alışmaya başladı. Bunun etkisiyle alt üst olan Sinirlerim bana bir verme daha taktı ve ben de sıkıca sarılıp ağlamaya başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KOMŞUM
Novela JuvenilEce on yedi yaşında bir genç kız. Herkes gibi o da bir okulda okuyor ve o da okulunki yakışıklı bir çocuğa aşık olabiliyor. Ancak bir gün okulundaki büyük yangın ve babasının işi yüzünden yeni bir okula gitmesi gereklidir. Bu nedenle en yakin arkad...