"Düşündüm de senden gerçekten güzel bir anne olurdu cadı. "
Bu sözler aklımda çınlayıp duruyordu. Nefesimi kesen, kalbimi hızlandıran ve beni utandıran dokuz kelimelik bir cümle!
İnsanın sevdiğiyle birlikte olması ne kadar güzel bir duyguymuş böyle. Özellikle de gelecekleri hakkında güzel güzel planlar yapmak....
O günümüzün hep beraber kafede geçirmiştik. Ve ayrılmadan önce de ertesi gün için denize gitme planı yapmıştık. Tabiki fikir Asya'dan çıkmıştı. O günün yoğunluğuyla Asyayla beraber biraz atıştırıp kendimizi yatağa atmıştık.
Sabah ise gözlerimi yüzüme inen şaplakla açmıştım. Yatakta zıplayıp gözlerimi açtığımda bir an gözlerim kararmıştı. Bir yandan ne olduğunu anlamaya çalışıyordum bir yandan da Asya nın özürlerini algılamaya çalışıyordum.
"Ece abya çok özür dileyim. Valla yanlışlıkla şey ettim. Fayk etmedim. Şu sineği öldüymeye çalışıyodum. Fayk etmeden sana vurmuşum. Paydon. "
"Tamam Asya tamam. Saat kaç?"
"Duy bakıyım. "
Asya, yatağın yanındaki komidinin üstüne duran telefonuma uzandı ve açıp saate baktı.
" 07:28 "
"Ohooo. Asya. Yat zıbar kızım."
"Ya ama şu sineği öydüyseydik!"
"Ayh tamam sen yat ben öldürüp geliyorum."En az on beş dakika boyunca sineği öldürme çabalarım sonuç vermedi. Ben de pes edip kendimi yatağıma bıraktım ve tekrar uykuya daldım. Uykuya dalarken de tek düşündüğüm sinek avlarken -yani avlamaya çalışırken- kırdığım vazoyu annemin görmemesiydi.
Sabah yine dürtuklenerek uyanmıştım.
"Ece! O vazonun hali ne kızım!?"
Gözlerim hala kapalı yataktan fırlarken bir yandan da konuşuyordum.
"Anne ya valla ben yanlışlıkla yaptım onu. Sinek vardı tam onu öldürcem derken bir bakışım vazo yerde. Fark etmedim bile. Zaten fark etsem niye yapıyım. Dimi yan-"
Lafımı tabiki Ablamın, abimin ve Asya'nın kahkahaları doldurdu. Yine beni kandirmislardi.
"Seni de kaybettik Asya." Deyip hüzünlü bakışlarımı Asyaya attım.
O da beni hiç iplemeden kahkaha atmaya devam etti.
Kısa süre sonra odadaki anıran hayvanları bırakıp odadan çıktım ve tuvalete koştum. Elimi yüzümü yıkayıp rutin işleri hallettim ve yine koşarak mutfağa gittim.
Kahvaltı hazırlayan annemin yanına gidip yanağindan öptüm ve tezgaha yasladım.
"Günaydın kızım. Hayırdır?"
"Hiç. "
"Neyse. Bizim ikizler ve Asya nerde."
Benim cevap vermeme kalmadan Ablam, abim ve abimin boynundaki Asya mutfağa giriş yaptılar. Asya minik kahkalarinin ardından yere indi ve gelip bana sarıldı. Bana derken minik kollarını bacaklarıma doladı.
Ben de ona trip atmayı boşverip kucağıma aldım. Yanağına kocaman bir öpücük kondurup masaya oturdum. Ailecek kahvaltımızi yaptıktan sonra anneme bugünkü planımı anlattım. O da izin verdikten sonra odama çıkıp hazırlanmaya başladım. Daha doğrusu başladık. Asya minik mor mayosunu giyerken ben de koyu mavi bikinimi giydim. Üstüme uzun bir elbise geçirip saçımı bolca topladım. İşim bittiğinde Asyaya döndüm. Onunda elbisesini giydirip saçlarını açık bıraktım ve çantamızı hazırlamaya başladık. Gerekli olan havlu, güneş kremi, birkaç parça giyisi, cüzdan, telefon ve Asya'nın kolluklarını alıp evden çıktık. Rüzgar çoktan kapının önüne gelmiş bizi bekliyordu. Arabaya bindiğimizde kısa bir selamlaşmadan sonra yol boyunca bize eşlik eden şarkıları dinledik. Sahile geldiğimizde kızların yanına gittik, oturduk. Mete ve Merve herzamanki gibi en son gelen taraf olmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KOMŞUM
Fiksi RemajaEce on yedi yaşında bir genç kız. Herkes gibi o da bir okulda okuyor ve o da okulunki yakışıklı bir çocuğa aşık olabiliyor. Ancak bir gün okulundaki büyük yangın ve babasının işi yüzünden yeni bir okula gitmesi gereklidir. Bu nedenle en yakin arkad...