Bir Cin Travması 8

9.9K 221 49
                                    

     kavsüm ayağa kalktı hocaya selamünaleyküm deyip odadan çıktı gitti. hoca bana döndü. diğer iki ifrit sülalenizin peşine düşecek eğer sizi alırlarsa. bu artık iki tarafın kan davasına dönüştü ya siz ya onlar. sülalerini toplayacaklardır bunun intikamını sizden ve sülalenizden çıkaracaklar alın şu yüzükleri dedi ve o sırada siyah deri çantasından arapça işlemeli gümüş yüzükleri uzattı. bunları bir an bile çıkarmayacaksınız dedi. annemede bi muska yazdı o arada. hocam ne yapmalıyız dedim. kavsüm kabileyi toplayıp aralarında bu meseleyi konuşacaklar. nasıl halledeceklerini bi yolunu bulacaklar bundan sonrası beni aşıyo hadi gidin buradan ve size gelin diyene kadar da gelmeyin dedi. apar topar çıktık evden. annem ben ve babam büyük bi boşluğun içindeydik. infazını bekleyen birer mahkum gibiydik.
okul hayatım bitmiş gibi bişeydi. hiç kimse arayıp sormuyordu. bu bela aileme sıçramıştı. şimdi annem baban hariç sülale tehlikedeydi. tek umudumuz kavsümdü. ne zaman haber gelecek ne olacak ne bitecek bilmiyorduk bi lokantaya girip bişeyler yedik boş boş kimse tek kelime konuşmuyordu. herkes boş boş havaya bakıyordu. yüzükler olmasa kemiklerimizi tuzla buz edeceklerdi. hissediyorduk varlıklarını belli ediyorlardı kaç tanelerse artık. kavsüme de düşman bi kitle oluştu. ne kadar da üst düzey bi cin olsa ailesini öldürmüştü. o hem kendini hemde bizim kıçımızı kurtaracaktı. ama nasıl ? yemeği yedik çıktık geçtim direksiyona eve giderken o kadar dalmışım ki bi kaç defa kaza tehlikesi geçirdik. eve geçtik. oturduk. gittim oturma odasına yatak döşek getirdim oturma odasına o sırada banyonun kapısına içeriden bişey yumrukla vurup inliyordu. korkudan iplemiyordum. her yerimizdelerdi. odaya gittim. anne baba dedim sakın ha sakın muskalarınız yüzükleriniz ne olursa olsun çıkmasın. evin içindeler dedim. ikiside yutkundu. beti benizleri atıktı zaten iyice sarardılar. yatakları kurdum. gümbürtünün içinde uyumuşuz sabah ezanına yakın zil çaldı. kapıyı açtım. bi anda titredim. kavsüm gelmişti yanında iki cinle. odaya getirdim annemle babam yataklardan fırlayıp kollarıyla birbirlerine sarılıp oturdular korkudan anne baba korkmayın dedim. selamünaleyküm dedi. aleykümselam dedik hep beraber.
        
     kavsüm oturdu kanepenin birine tek başına diğer ikisine kapıyı işaret etti oraya gittiler. ikisi arapça bağırarak birşeyler okumaya başladılar. sürekli okuyorlardı birşeyler. kavsüm bize döndü. bi savaş olacak dedi. ne savaşı dedim. onlar kendi sülalerini topladılar yaklaşık 50 kişiler. hepsi hristiyan. bizden de yaklaşık 40 müslüman var. hristiyanlarla müslümanlar hep birbirinden nefret eder bu alemde. birbirlerini öldürmek için salya akıtırlar. gerekli şartlar oluştuğu an yok ederler birbirlerini. ama normal halde dinlerde serbestlik var. müslüman cin sayısı gün geçtikçe düşüyo. artık çok az kaldı bizlerden. kıyamet yaklaşıyo. şuan evin içinde 10 kişi sizin kemiklerinizi ufalamak için hazır bekliyorlar. muska ve yüzükler sizi koruyor. sakın çıkarmayın. şuan bi savaş hazırlığı var her an çıkabilir. sanıyorum bugün yatsı ezanından sonra başlar. bizde çok güçlü cinler karşıda çok güçlü ifritler var. kazanmamız gerekiyo. hepimiz tehlikedeyiz. zira bu ifritler bir kez gözüne kestirdimi sizi öldürmeden rahat etmezler. saplantılılar. ya biz ya onlar. sizde her an herşeye hazırlıklı olun. eğer biz kaybedersek sizi o yüzükler koruyamayabilir çok güçlüler çünkü dedi. babama anneme baktım. dua edin Allaha dedi. şuan bi günah işliyoruz. sizin aleminizle bizim hiç görüşmememiz lazım. bu iş bittikten sonra hocaylada işi bırakacam. ki o da canlı çıkarsa dedi. ben titremeye başladım. hoca o yüzden bi daha gelmeyin demişti.

     tam o sırada kapı onünde duran cinlerden biri arkasına dönüp arapça birşeyler bağırdı. hocayı öldürdüler dedi. gözlerim doldu umudum artık yok denecek kadar azdı. nasıl öldürürler o kendini evini koruyordu dedim. inanasım gelmiyordu. tehdit etmişler kızını öldürmekle. o da az önce apartman bahçesinde boğazına bıçak saplanmış halde bulunmuş dedi. iş gittikçe garipleşiyo ve çıkmaza giriyordu. sanki iletişimde bulunduğum herşey tek tek ölecekmiş gibi hissediyordum. kafamı eğip ağlamaya başlamıştım korkudan. annem ve babam yere bakıyordu korkudan. yüzüne bakmak istemiyorlardı kavsümün. başımı ellerimin arasına bi süre koydum. peki şimdi ne olacak dedim cevap gelmedi. kafamı kaldırdığımda sesin kesilmiş olduğunu anladım gitmişlerdi. annemle babam kafalarını kaldırınca irkildiler bi anda yok olduklarını görünce. sabah ezanı okunurken sesler kesildi içeriden. iniltiler ağlama sesleri uğultular arttı. bi süre sonra onlarda kesildi. annem ben babam dipdibe birbirimize sarılarak uyuya kalmışız. uyandığımda saat 10 küsürdü sanırım. babamla annemi uyandırdım boyunları tutulmuş uykusuzluktan ve korkudan gözleri kızarmıştı. ses seda yoktu evin içinde hadi yere geçin dedim en içe annem yanına babam bende babamın yanına geçtim bi iki üç saat kadar da o şekilde uyumuştuk.

     uyandığımızda bi simit evine gittik. herkes sırayla lavobaya girdi eller yüzler yıkandı. duş almayalı kaç gün olmuştu hatırlamıyorum. resmen sürgün hayatı yaşıyorduk. hoca da gitmişti. tek çare kavsüm. bir cine güvenmek zorunda kaldık. çok çaresizdik. bize yardım edenler gidiyordu. bu nasıl bir kin ve nefretti böylesine. hergün tok karnına dilana sövüyordum. resmen cehenneme çevirdi dünyamızı. akşama kadar dolandık durduk eve giresimiz yoktu. üçümüzünde hayattan 1 gram zevk aldığı yoktu üstüne intiharın eşiğine geldik ailecek. akşam ezanı okunup hava kararmaya başlayınca mecbur bişeyler yiyip eve gelmek zorunda kaldık. eve geldiğimizde ahmetin kapı eşiğinde titreyerek ağladığını gördüm yanına gittim. ne oldu olm dedim. kanka dedi he dedim. kitabım kalmış onu alacaktım dedi eee dedim eve girdim bizim odaya girdiğimde odanın ortasında tamamen siyah bişey oturuyordu dedi. çocuk altına işemek üzereydi. sen gerizekalı mısın bana niye haber vermiyosun dedim. ne oldu olm bu eve sana dedi ne oluyo olm dedi apartmanda bağırıyo. komşular çıkacak sus defol git buradan canına mı susadım dedim. çocuk titrek bi sesle tamam dedi ağlarayarak bacakları 5 metre ayrık koşarak indi gitti. gelde gir eve şimdi. soktum anahtarı girdim lambalar açıktı. hiçbişey yoktu görünürde. içimden dedim ulan girmesek mi göz göre göre ateşe atıyoruz kendimizi dedim kapıyı çektim çıktım tekrar anne baba girmeyelim dedim. onlarda korkmuştu tamam napalım dediler bi otele gidelim pahalı olmayan ortalama bi otele dedim tamam dediler. çıktık apartmandan.

     Çarşı yakınlarında öyle bi yer vardı. Saat dokuz gibiydi akşam. Aile odası adı altında üç yataklı bi oda aldık. Bi duşu vardı. Bavul arabadaydı hiç çıkarmamıştık. Herkes duş aldı muskaları bi poşete sardık ıslanmasın diye. Kaç gün sonra rahat bi his oluşmuştu. Kapı çaldı tv izlerken. Kim o dedik delik yoktu kapıda. Tekrar çaldı açtım kapıyı. Kavsümün yanındakilerden biri geldi. Arapça bişeyler okudu odayı karış karış gezerek. Sonra bize baktı. Şuan savaştalar iftritler çok öfkeli ve güçlüler dedi. O an ölümün bizim için kaçınılmaz olduğunu hissettim dünyanın öbür ucuna da gitsek bizi öldüreceklerdi sonrada sülalemizi. Sonra cin pencereye doğru ilerledi aşağıya baktı. Bana gel dedi gittim aşağı bak ne görüyosun dedi. Hiçbişey yoktu sadece park halindeki araçlar ve boş bi yol dedim. Hayır onlardan bazıları senin için buradalar şuan bizi izliyolar dedi kafamdan kaynar sular döküldü aşağıya. Kavsümden haber yok mu dedim titrek bi sesle. allahın izniyle kazanacaklar dedi. Allah yardım edecektir inşallah dedi. inşallah dedim bende o sırada köpek havlama sesleri geldi. Sokağa iki tane iri yarı siyah sevimsiz köpek geldi bize bakıp havlamaya başladılar. Cin aşağı gözünü dikti ve arapça bişeyler söylemeye başladı ben korkudan geri adımlarla annemin babamın yanına oturdum.

Türkiye'de Yaşanmış Cin ve Hayalet Olayları 4 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin