elimi boğazıma doğru götürdüm tuttuğu yer kabarmıştı. sanki sıcak su gelmiş gibi. napıyorsun sen dedim öldürecektin beni. bunu hakettin dedi. resmen o an çevremde ki herkes için tehlikeli olduğumu düşündüm. bundan sonra adınlarına dikkat et seni izliyorum dedi. tamam dedim başka bir şey diyemedim. kaybolup gitti. o gece rahat bir nefes aldım. 2 gün sonra cumartesi günü mustafa hocanın evine gitmek için yola çıktım. tabi yusuf yusuf ediyorum bir şey olacak diye. beni izliyor olabilir. neyse lan 10 km gittim araba yavaşlamaya başladı. benzin göstergesine baktım doluydu. sonra arabayı kenara çektim. çalıştırmayı denedim marş alıyor aa çalışmıyor. motor kapağını açtım. bir de ne göreyim. aracın buji kablosu çıkmış. normalde çok sağlam takılıdı o kablo ucu. çıkması kolay değildir ama her nasılsa çıkmış. onu yerine takıp iyice bastırdım. araca geçtim çalıştırdım yola devam ettim. sonunda mustafa hocanın evine vardım. gene tekti kızı daha gelmemişti. beni salona buyur etti gitti çay getirdi. kalktım aman hocam sen dur ben koyayım diye çayları doldurdum. hocam dedim senle son görüşmemizden sonra neler oldu neler diye bir çırpıda anlattım herşeyi. şaşırdı özellikle cinle yaptığımız din tartışması. bana o sana sadece musallat olmuyor. dinden çıkarabilir sakın oyuna gelme diye bana şeytandan onun hilelerinden isyan edişinden bahsetti. hocadan bir de dinleyince rahatladım resmen. hoca kötü alışkanlıklarımdan bahsetti. bunları bırakırsam ve tamamen allaha yönelirsem bana bulaşmasının önüne geçebileceğimizden bahsetti. hocayı büyük dikkatle dinledim. sonra gömme hadisesini hatırlattım. hoca hala hazırlık için uğraşıyorum dedi. ama bu arada sana geçici bir koruma olarak şunu vereyim diye kalktı diğer odaya gitti. elinde bir zarfla geldi. içinde bir kağıt vardı. bu ne hocam dedim.
Bu ne dedim hocam. cin mektubu dedi. bunu evinde yada yanında bulundurana cinler Allahın izniyle musallat olmaz. Lakin biz ondan sonsuza kadar kurtulmanı istiyoruz. O yüzden şimdilik yanından ayırma bunu dedi.
neyse mektubu aldım hocam dedim yarın pazar müsaadeniz olursa sizde kalsam bu gece. tabiki olur dedi.neyse gece oturduğumuz odada yattım mektubuda göğsüme yerleştirdim beyler. sanki huzur doldu içim. gece aniden uyandım. dışarıdan sesler geliyordu. evin dışından. aniden kapıya küt diye vurulmaya başlandı. elimi mektuba bastırıp hocanın odasına koştum. hocada kalkmıştı. dışarıdan kedi sesleri geliyordu. sanki onlarca kedi evin etrafında miyavlıyordu. çok korkutucu idi. hani kediler korkunç bir sesle miyavlar ya aynen öyle.
hocam dedim ne oluyor. eve girmeye çalışıyorlar. sayıları fazla olmalı ama ev korunuyor ve o mektup sende olduğu sürece sana zarar veremezler allahın izniyle dedi. hoca daha sonra dua okumaya başladı. bayağı uzun okudu. gürültü hafiflemeye kedi sesleri gitmeye başladı. hocayla gün ağarana kadar oturduk. daha sonra hoca ben namaz kılacağım istersen sende kıl dedi tamam dedim. birlikte sabah namazı kıldık namazdan sonra hoca biraz kuran okudu bende onu dinlerken uyuyakalmışım. gözümü açtığımda güneş doğmuştu saate baktım 11 idi. sonra aniden odanın kapısı açıldı.
hoca içeri bir tepsi ile girdi. kahvaltı hazırlamıştı. hocam dedim sanada zahmet oluyor ne demek dedi. beraber kahvaltı yaptık. hocam dedim kızın nasıl iyi dedi ablasında kalıyor gelmeyeck mi dedim. şu badirelerei atlatalım dönecek burada olmaması daha iyi dedi. kahvaltıdan sonra hocaya gel hocam biraz dolaşalım dedim. olur dedi arabaya atladık marşa bastım çalışmadı. marş almadı motor. bir iki deneme çeviriyorum anahtarı sadece bir tık sesi geliyor motor kapağını açtım marş motoruna giden kablo soketi yerinden çıkmış ve sanki bir hayvan soketi çiğnemiş gibi ezmiş. soketi yerine sokayım dedim gevşek duruyor çıkıyor. bir tornavida ile soketi düzelettim. iyice sıkıştırarak yerine oturttum. hocaya espri ile karışık bu cinlerde arabamdan ne isterler anlamadım dünde buji kablosunu çıkarmışlar. değişik espri anlayışları var dedim. hoca tebbesüm etti. neyse atladık arabayla köyün arka kısmında bir çamlık var. çam ağaçları var her yerde. bayağı güzel rüzgar esiyor. oraya gidelim dedi hoca yolda giderken kuruyemiş içecek falan aldım meyve suyu aldım hocaya. gazlı içecekler midesine dokunuyor.
oturduk çok gzel rüzgar esiyor. hocam dedim hazırlıkların ne zaman olur dedi. burada başka şeylerden konuşalım dışarıdayız sonuçta ben sana haber vereceğim dedi. hocayla öğlen namazı için camiye gidene kadar oturduk. sonra beraber camide namaz kıldık. köy kahvesine gittk hoca beni uzaktan akrabası diye tanıttı. köylülerle muhabbet ettik hepsi hocaya derin hürmet gösteriyordu.
bayağı hoşbeşden sonra köylülerden biri dün gece olanları duydunuzmu diye muhabbet açtı. gece kahveden dönerken bir sürü kedi miyavlaması duydum sanki onlarcası. senin evin oradan geliyordu mustafa hocam dedi bize dönüp ben gerildim biraz ama renk vermedim. hocada köy yeri olur dedi. ama bu kadar çok olması sakın 3 harfliler olmasın. mustafa hoca kesin bir dille onların muhabbetini çok açmayın. onlardan fazla söz etmeyin ve onlara bulaşacak herhangi bir şey yapmayın diye nasihatta bulundu. onlarala bizim aramızda perde olduğundan ve bunu bozcak şeylerden kaçınmamızdan bahsetti. cinlerin iyi huylusunun olabileceği gibi habislerinin da olabileceğinden ve elimizden geldiği kadar onlara bulaşmamızdan bahsetti. sonra o adam sustu açmadı daha konuyu. çünkü belliydi. bu adam konuşmaya devam ederse başka biride belkide söylenti olan başka br cin muhabbeti açacaktı. lafın arkası kesilmeyecekti. hoca bu şekilde uyarınca kimse daha muhabbet açmadı. hocanın bunu yapmasının nedeni zaten yeterince daralmış ruhumu daha fazla daraltmaktan kurtarmaktı.
neyse hocayla biraz daha oturup onu evine bıraktım mektubu yanından ayırma sakın dedi ve yolundan şaşmadan eve git dedi. atladım arabaya kazasız belasız eve geldim. mektubu evin salonunda bulunan kitaplığın en üst kısmına koydum. bir duşa girdim. duştan çıkınca tele baktım arayan mehmetti. çabuk yanıma gel diyede mesaj atmış. hemen aradım ne oldu diye lan koş gel dedi. sen gittikten sonraki gün bize bir şeyler oldu açıklayamıyoruz kızlar korkudan aklını yitirecek. ne oluyor gel hemen anlat herşeyi dedi.
hemen üzerimi giyindim. mektubu yanıma alıp atladım arabaya. sinemlere gitim kapıyı mehmet açtı aşırı sinirliydi. sanki suç bendeymiş gbi. içeri girdim sinem ve selma ağlamaktan gözleri şişmiş haldeydiler. sordum hemen ne oldu diye. mehmet hızlıca anlatmaya başladı. o gece ben bunlarla takılırken olan olaylar cuma akşamı gene olmaya başlamış. benim mustafa hocaya gittiğim akşam. kapılar kendi kendine açılıp kapanıyormuş. ışıklar yanıp sönüyormuş. garip garip sesler geliyormuş odalardan. hepsi kırmızı gözlü bir varlık görüyorlarmış. aynadan görünüyormuş onlara. korkudan akıllarını kaçıracaklarmış. kimseyede gdememişeler. beni aramış mehmet kaç kere ama ulaşamamış. ya o varlıklar engelledi yada köyde bazen çekmediğinden ulaşamadılar. ama şöyle bir şey var. arama sayısı mesaj oalrak tele daha sonradan gelir yada mesajlar ama bna hiçbiri gelmemişti. bu çok ilginçti. neyse ben mehemete baktım ve herşeyi en başından anlatayım dedim ve en ince ayrıntıya kadar herşeyi anlattım. sadece mustafa hoca ile hazırlığını yaptığı şeyden o an bahsetmedim. gizli kalsın istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiye'de Yaşanmış Cin ve Hayalet Olayları 4
HorrorSerinin 4.kitabında olayları araştırmaya devam ediyoruz