Bu olay 10 Mart 1973′ tarihinde Ankara Bahçelievler 6. Sok. No: 17′de geçmiştir.)
Her insan mutlaka rüya görür. Kimimiz gördüğümüz rüyayı hatırlamaz, kimimiz ise bir rüyadan derin anlamlar çıkarmaya çalışır. Bazı rüyaların ise gelecekten haber verdiğine inanılır. Fox TV canlı yayın konuğu olarak yayına aldığım ( Şifreler) Araştırmacı Yazar Berrin Türkoğlu’nun hayatı da, gördüğü rüyanın ertesi gün acı bir gerçeğe dönüşmesini bakın nasıl yaşamış canlı yayında tüylerimin ürperdiğini hissetmiştim . İşte Berrin Türkoğlu’nun o gizemli rüyanın kendi ağzından anlatımı;
9 Mart 1973 sabahı Polatlı’da askerliğini yapan eşim Riyat’ı uğurladıktan sonra gece gördüğüm ve içimi karartan rüyanın etkisiyle evde kalamayacağımı düşünüp, 1 yaşındaki oğlum Ogün’ü de yanıma alarak annemlere gitmeye karar verdim. Zaten eşim o gece nöbetteydi.
Annem bendeki garipliği hemen anladı:
-Hayırdır Berrin, yolunda gitmeyen bir şeyler mi var?
-Aslında pek bir şey yok anne. Gece çok garip bir rüya gördüm. Bu yüzden kendimi hala çok kötü hissediyorum.
-Hayırdır İnşallah… Anlatmak ister misin kızım?
Biraz düşündükten sonra rüyamı anneme anlatmaya başladım.
“Dağlık bir bölgedeyim. Ama bulunduğum yer Türkiye’de değildi. Yabancı bir ülkedeydim. Çevremdeki insanların çoğu polisti. Bu bölgeye bir uçak düşmüş görevliler enkaz kaldırma çalışmaları yapıyordu. Çevremde uçak enkazı ve parçalanmış cesetler vardı. Cesetler toplanıp üzerinde numaralar yazan siyah torbalara konarak büyük soğutucu tırlara yerleştiriyorlardı. Benim yanımda oğlum Ogün de vardı. El ele tutuşmuş birlikte duruyorduk. Sanki sıranın bize gelmesini bekliyorduk. Saatler sonra, son ceset de torbalanmış tıra götürülürken iki görevli yanımıza doğru gelip ‘vakit tamam artık gidebiliriz’ diyerek oğluma ellerini uzattılar. O anda donup kaldım. O benim oğlumdu. Yabancı ülkede, yabancı kişilere oğlumu nasıl teslim edebilirdim? Ben bunları düşünürken oğlum neşeyle görevlilerin kucağına atladı. Onlara sıkı sıkı sarılıp, neşeyle cesetlerin bulunduğu arabaya bindiler. Son anda kapılar kapanmadan, oğlum arabadan eğilip çok mutlu bir gülümsemeyle bana el salladı ve araba hareket etti. Ben de sıkıntıyla uyandım:”
Rüyamı büyük bir dikkatle dinleyen annem:” Allah’tan hayırlısı, çok değişik bir rüya kızım” dedi.
Aradan saatler geçmiş akşam olmuştu. Kapının sesiyle irkildik. Zilin üstünden parmağını hiç kaldırmayan birisi kapıyı çalıyordu. Annemle kapıya koştuk. Gelen eşim Riyad’dı. Kan ter içinde içeriye girdi.
-Hayrola Riyad, sen bu gece nöbetçi değil miydin? Neden geldin?
-Bilmiyorum Berrin, içimde garip bir sıkıntı vardı. Arkadaşım Asteğmen Ali Rıza Gündoğdu(sanatçı) nöbetimi devraldı. Ben de geldim. Sizler iyisiniz değil mi ?
Yemekten sonra televizyonda haberleri izlemeye başlamıştık. Birden gözlerimize ve kulaklarımıza inanamadık. Paris yakınlarında düşen bir yolcu uçağının enkaz çalışmaları gösteriliyordu. Yüzlerce ceset etrafa saçılmış, polisler cesetleri numaralı poşetlere yerleştiriyorlardı.
Bu benim dün gece gördüğüm rüyamdı. Annem ve ben neye uğradığımızı şaşırmıştık. Nasıl böyle bir şey olabilir diye düşünmeye başladım. Ben geleceğimi yaşamıştım. Hem de rüyamda.. Öyleyse ya oğlum. Aman Allah’ım.. Ya oğluma da bir şey olursa?..
Aynı şeyleri annemde düşünmüş olacak ki, eşim Riyad’ın şaşkın bakışları arasında heyecanlı oğlumun yattığı odaya koştuk.
Biricik yavrum, yatağında cansız yatıyordu.
Daha sonra doktorların isteğimiz üzerine yaptıkları otopsi neticesinde ise milyonda bir görülen kalsiyum eksikliği nedeniyle boğazdaki krampdan dolayı boğulma sebebiyle oğlumuzu kaybettiğimizi öğrendik.
Oğlumun cenazesi Türkiye’den kilometrelerce uzaktaki düşen uçağın yolcularıyla aynı günde defnedilmesi ise rüyamın bitiş şekliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiye'de Yaşanmış Cin ve Hayalet Olayları 4
TerrorSerinin 4.kitabında olayları araştırmaya devam ediyoruz