Doğru diyorlardı, benim yüzümden kimse zarar görsün istemiyordum... Malzemeleri dayımın arabaya yükledik, yalnız muhzeyni tabi ki arabaya binemeyecek bi yapıya sahip olduğu için o artık kendi imkanlarıyla gelecekti. Zaten binmesin arabaya korkuyorum o kılıktan.
Biz arabaya binerken muhzeyni çıktığımız evin etrafında dolanıyor, birşeyler mi arıyordu birşeyler mi yapıyordu anlamadım... ama hoca muhzeniye 2 tane koç getir dedi ve biz yola çıktık...
saat yarıma yaklaşmak üzereydi, hocanın dağ evi çok uzakta değil zaten, ama gece olduğu içinde gözükmüyordu arabayla gidebileceğimiz en hızlı şekilde gidiyorduk... ben sürekli ayetel kürsi nas ve felak okuyordum, dayım arabayı kullanıyordu ve hoca da elinde ki not defterine mürekkep ile birşeyler yazıp çiziyordu.
Çok geçmeden dağ evi göründü, ve evin dibinde de iki adet koçla bekleyen muhzeyni vardı. Tabi ki bizden hızlı gelecekti ama koçları nerden aldığını bilmiyordum... muhtemelen hocanın koçları falandır çalacak değildir diye düşündüm.
Eve yaklaşınca, arabadan indik aceleyle eşyaları kapıp eve doğru koşmaya başladık... muhzeyni koçları tutuyordu bu arada. Eşyaları taşıma işi bitmeden ilk sortide hoca bi çuvaldan keskin büyük bi biçak ve kitap aldı, bende ona bakıyordum dayım, vakit kaybetme haydi diye beni hareketlendirdi, biz dayımla hemen eve girdik ama bi durum vardı, ritüelden sonra cenabet olmuştum ve bu evde bi banyo yoktu malesef.
Dayıma cünüp olmuşum dedim... hay allah nasıl atladık bunu dedi... ev iki odalıydı ve alt katta da bi bodrum vardı, dayım bi hortum buldu o sırada değişik bi ses geldi.... sanırım muhzeyni ve hoca koçları kesiyorlardı,
dayım hemen hortumu muslağa bağlayıp bodruma indirdi, bana buraya gel diye bağırdı. Anlayacağınız üzere dayım bodrumda gusül almamı istiyordu. Korkuyordum ama yapacak birşey yoktu dayım, seni bekliyorum ben... hemen kapının önünde, korkma hemen al iç çamaşırsız şekilde pantolonunu giy çık dedi.... tamam dayı dedim hemen soyunup hortumu elime aldım, aceleyle abdestimi alıp kirli iç çamaşırını da suyla ıslatıp dışarı çıktım.Çıktığımda dayım kapı da beklemiyordu... orda ufaktan bi küfür ettim dayıma, hemen üst kata çıktım
Dayım, anneme bırakılan kitaptan bazı şekiller çizip birşeyler yazıyordu... ve önünde ki kan dolu bakır kaba yazdıklarını atıyordu. Tahmin ettiğiniz gibi koçun kanıydı bu , anladığım kadarıyla bi işlemden geçirdikten sonra kanı evin etrafına dökeceklerdi... o sırada hoca girdi, içeri elinde bi sürü muska vardı... evin girişinde ki eşiği çekti çıkardı, elini içeri doğru attı bir sürü muska yazılıydı onları çıkardı yeni yazdıklarını koydu... , çıkardığı muskaları bana verdi, diğer oda da kutu var onun içine at gel dedi.
Bahsettiği odaya girdiğimde içeri pis kokuyordu, belli ki bu evde daha önce de birşeyler olmuştu söylediği kovaya muskaları bıraktıktan sonra dikkatimi birşey çekti, oda da ışığın tuşunu arayıp buldum ışığı açar açmaz çığlık attım oda da bir sürü koç kafası vardı, gözleri çıkarılmış derileri soyulmuştu... ben çığlık atınca odaya biri geldi, kafamı çevirince bi çığlık daha attım çünkü beni sakinleştirmeye gelen muhzeyniydi
bağırıp çağırmaya başladım, kafayı mı yedirteceksiniz bana diye , hocaya kızıyordum hem söylememişti odada olan şeyleri hemde beni sakinleştirsin diye daha çok korkacağım birşeyi göndermişti.... aklımla mı oynuyorsunuz diye bağırdım
muhzeyni hiç sallamadı, dışarı çıktı dayım da kanlı kaba birşeyler yazıp atmaya devam ediyordu. hoca da başka birşeyler yazıyordu kimse beni umursamıyordu... hala birşeyler yazıyordu galiba. Bu gece geleceğiz demişlerdi ama henüz gelip giden yoktu , bu düşüncelerle otururken annem geldi aklıma tamamen unutmuştum zaten onu neden getirmiştik hala bilmiyordum, annemi aramam gerek diye düşündüm telefonu aldım elime şebeke yoktu. Sesli şekilde küfür ettim. Dayım, boş boş durma da sana oku dediğimiz şeyleri oku dedi... tamam dedim, bende oturup okumaya başladım, okumaya başladıktan bi süre sonra dışardan bir bağırtı koptu... çok rahatsız edici tiz bir sesti, ardından dış kapı açıldı gelen muhzeyniydi... hocayla bakıştılar, sanırım onlar iletişim kurmak için dillerini kullanmıyorlardı çünkü hoca hazır olun geliyorlar dedi.
Dayım muhzeyniye ne kadar varlar dedi, muhzeyni cevap vermedi hoca tüm kabile geliyorlar diyince dayımın beti benzi attı bembeyaz kesildi. Onlar korkunca ben daha çok korkuyordum, sesim titreyerek okumaya devam ediyordum,
Birden evin camına birşey yapıştı, hoca gitti perdeyi çekince bismillaah diye bağırdı.... kafamı çevirip bakınca atılan şeye baktım, bi et parçasıydı dışarıyı göremiyordum... sadece et parçasını görüyordum... galiba koçun etiydi bu diye düşündüm.
O sırada muhzeyni geri geldi, tahmin ettiğimizden çok daha fazlalar dedi.... bu sefer ben girdim söze, muhzeyni sende kendi kabileni çağırsana yetim misin sen diye kızdım... dayım bi tokat patlattı yüzüme, muhzeyni derin nefes alır gibi sesler çıkarmaya başladı ve değişik bir sesle hepsi burada zaten dedi. O öyle diyince benim elim ayağım boşaldı, saatlerdir zaten birliktelermiş ama sadece onu görebiliyormuşuz meğer. Hoca muhzeyniye bi işaret yaptı bi süre bakıştılar... ardından hoca kafa sallayıp İlyas buraya gel dedi, yanına gittim
oğlum besmele çek, ardından camı açıcam artık görme vaktin geldi dedi.... tamam hocam dedim, besmele çektim... hoca perdeyi çekti gördüklerim karşısında resmen şok olmuştum.
Binlerce göz, binlerce suret vardı, gözler kırmızı kırmızıydı kimin boyu dev gibiyken kiminin boyu kısacıktı ve hepsi eve doğru yaklaşıyordu.. . O sırada dayım kanlı kabı muhzeyniye verdi, al bu sonuncuydu dedi muhzeyni dışarı çıktı ve kanı evin etrafına dökmeye başladı eve 10 metre kalacak şekilde koç kanı çember şeklinde heryere döküldü. Kanı döküp çember yaptıkça daha çok hayrete düşüyordum çünkü çemberin içinde de varlıklar oluşmaya başlıyordu... bunlar muhzeyninin kabilesindendi ve anladığım kadarıyla evi koruyorlardı. Birden eve bir taş yağmuru başladı, allahım yağmur gibi taş geliyordu eve.. gözlerime inanamıyordum, taşlarla birlikte et parçaları ve pislik atıyorlardı. O sıra da hoca camı çekti ve dayımla birlikte bi tasın içine ateş yakıp okumaya başladılar, ritmik bir şekilde okuyorlardı benim dilim bağlanmıştı elim ayağım hareket ettiremiyordum , her okumanın sonunda estauzu billah diyip ateşe kağıt atıyorlardı , üzerinde birşeyler yazılmış çizilmiş ayetlerdi kağıtlar... atılınca ateş parlıyordu, dışarda sanki bi harp oluyordu
ben ağlamaya başlamıştım çoktan kendimi kaybetmiştim, dayım sarstı kendime geldim.... dayımlar okuyup kağıda ateş attıkça çığlık sesleri yükseliyordu ve çok acayip bi gürültü geliyordu dışardan.Evin camları atılan et ve taşlara dayanamamış kırılmıştı artık, etler ve taşlar üzerimize gelmeye başladı. Hoca aşşa inelim dedi ve bodruma indik... burası üst kata göre daha güvenliydi, içeri girdiğimizde üstüm başım kan olmuştu hem atılan etlerin kanları hemde taşlardan dolayı kafam yarılmıştı, ama adrenalinden hissedememişim. Dayım ve hoca da aynı şekildelerdi , hocanın kaşına taş isabet etmişti ve kaşı açılmıştı. Bunlar yaşanırken ben iyiden iyiye kendimi kaybettim ve bayılmışım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiye'de Yaşanmış Cin ve Hayalet Olayları 4
TerrorSerinin 4.kitabında olayları araştırmaya devam ediyoruz