biraz bekleyip tekrar geri döndük. merveye eve geçeceğimi söyledim. ona gitmemi ve biraz daha oturmamı istedi ama başka şeylerle uğraşmalıydım. oraya gidersem kendimi tutamam diye korktum açıkcası. merveyle ayrıldıktan sonra eve doğru yürümeye başladım. ne oldu acaba deryaya diye düşünüyordum. binadan içeri girdim. elektrikler yoktu. eve doğru yavaş yavaş çıkarken bir anda karşımda birşey gördüm. hasgibtir çektim ve durdum. biraz dinledim ama ses yoktu. cebimden çakmağı çıkardım ve yavaş yavaş yaklaşmaya başladım. eğer düşündüğüm şey ise hızlıca kaçmam gerekecekti. cebimdeki soğan kabuklarını unutmuştum bile. yaklaştıkça yine kalp atışlarımı duyuyordum. merdivende arkası dönük oturan biriydi. aklıma hastanedeki hemşireler geldi. onlarda bir anda dönmüş ve korkutmuştu beni. iyice yaklaştım ve tam karşısına geçtim. saçları dağılmış ve yüzünü kapatmıştı. besmele çekip elimi uzattım ve o anda tuttu elimi. anlamadığım birşeyler söylemeye başlamıştı. o konuştukça bende dua okumaya başladım. duam bitene kadar hiç susmadı. dua bitince bir anda sustu ve kafasını yukarı doğru kaldırdı. gözleri garipti. çakmak uzun süre yanınca artık elimi yakmaya başladı. gaza basmayı bıraktım. hala kolumu tutuyordu ve kendi nefesimden başka nefes duymuyordum. çakmağı tekrar çaktığımda yüzünü kapatan saçları açılmış ve dik gözlerle bana bakıyordu. gözleri onların gözündendi. kendimi tekrar geriye fırlattım ve bir anda apartmanın koridor ışıkları yandı. kız o sırada yere yığıldı ve ayaklarımın dibine kadar yuvarlandı. önce hemen dokunamadım ve sonra nabzına baktım. hala yaşıyordu. hemen yan yatırıp nefes almasına yardımcı oldum. yüzüne tekrar baktığım da, deryaydı o. afallamıştım ama o anda yapacak birşey yoktu. hızlıca eve çıkıp kolanya ve su aldım, gelip ayıltmaya uğraştım. biraz sonra ayıldı ve beni görünce korktu.
en az onun kadar bende korkmuştum ve gözlerine bakmaya çekiniyordum. "buraya nasıl geldiğini bilmediğini" söyledi. içimde bazı şüpheler uyandırmaya başlıyordu. ilk defa böyle birşeyle karşılaştım. tamam çok fazla cin gördüm ama ilk defa bir insanın bedeninde gördüm. hemen bize çıkardım ve her tarafında farklı yerlere gizlenmiş muska ve duaların olduğu odama götürdüm. iyice kendine gelmesini bekledikten sonra en son ne hatırladığını sordum. evde otururken tavandan belirli aralıklarla sesler geldiğini ve aslında birinin sanki yürüdüğünü söyledi. üst katta kimin oturduğunu sordum ve normal olabileceğini söyledim.bir anda hiddetli bir şekilde evlerinin dubleks olduğunu ve evde o an kimsenin olmadığını söyleyince ürktüm. "peki sonra ne oldu" diye sordum. ses gelince yavaş yavaş üst kata çıkan merdivene doğru gitmiş. ışıkları açmış ama ışıklar yanıp sönüyormuş. bir anda tüm evin elektrikleri kesilmiş ve merdivende bir karanlık belirmiş. sonrasını hatırlamıyormuş. durum vahimdi daha önce hiç karşılaşmadığım için ne yapacağımı bilmiyordum. hayatta camiye gidip hocadan yardım isteyeceğim aklımın ucundan geçmezdi ve deryayı çıkarıp camiye doğru gittik.
mahallenin imamı ismail hoca vardı. aklıma direk o geldi. çünkü cin çarpmalarında çapılan kişiyi hoca dualar eşliğinde gezdirirdi. hemen gittik. hoca yoktu biraz beklemek zorunda kaldık. hoca gelince hemen anlatmaya başladım. hoca birkaç dua okudu ve deryanın tipi kaymaya başladı. derya garip garip hareketler yaptıkça hocanın gözleri fal taşı gibi açılıyordu. hoca bir anda duayı kesti ve derya tekrar anlamsız anlamsız bakmaya başladı. hoca beni kenara çekip "durum ciddi. ayfer hoca adında birisi var. ona git" dedi. ayfer hoca kimdi neydi nerden çıktı anlamadım. adresi tarif etti ve deryayıda alıp ayfer hoca denen kişinin evine doğru gittik.
ayfer hoca denen kişi ankara/keçiörende (şizofren diyenlere inat yazıyorum semtleri) oturuyor. derya ile beraber yanına gittik. önce kapıyı açmadı. oturduğu binanın en üst katında oturuyordu ve camdan çıkarak "kim o?" diye seslendi. kısa boylu 50-55 yaşlarında bir bayandı seslenen. hocam acil ihtiyacımız size ihtiyacımız var dedim. derya biraz geride duruyordu ve bana bakmıyordu. direk gözlerini deryaya dikip 1-2 dakika baktı. sonra "yukarı gelin" dedi. hızlıca yukarı çıktık. kadın kapıyı açtı ve direk dudakları oynamaya başladı. birşeyler fısıldıyordu ama anlayamadım. bir süre mırıldandıktan sonra içeri aldı bizi. normal bir evi vardı. bildiğimiz standart ev yani herhangi bir alacası yoktu. oturduk ve "kim gönderdi sizi" dedi. bizim caminin imamı ismail abinin adını verdim ve bir süre anımsayamadı. tabi bunları söylerken deryaya bakıyordu ve derya gözlerini tavana dikmiş tavana bakıyordu. ayfer hocanın bakışları bir ürküttü, deryanın bakışları ayrı bir ürküttü beni. bana döndü ve "kaldır kızı" dedi. korkudan ne dediyse yaptım. salona bağlı birkaç oda vardı ve bunlardan birinin kapısını açtı. deryayı içeriye götürdüm. "sen çık" dedi. odadan çıktım ve "evden çık" diye bağırdı. korktum arkadaş ne olacak ne bitecek diye tırstım yani ne yalan söyleyim. aşağıya inip sigara yaktım ve 3-4 saat bekledim. hava iyice karardıktan sonra derya aşağıya indi. hiçbirşey olmamış gibi gayet rahat hareketlerle bana "aa naber" dedi. şaşırdım biraz çünkü gün boyu beraberdik. bozuntuya vermeden muhabbet ettim ve derya eve gitti. yine tek başıma kaldım ne oldu ne bitti ne yaptı bu kadın anlamadım. arkamı döndüm ve binanın bahçe kapısından çıkarken ayfer hoca seslendi "hey çocuk yukarı gel". gidip gitmemekte kararsız kaldım. ama öğrenmeliydim bu kadının kim ve ne yaptığını. hızlıca bina kapısından yukarı çıktım.
yukarı çıktığımda kadın yine kapıda bekliyordu. ama bu sefer mırıldanmadı. "gel çocuğum gel" dedi. içeri girdim ve oturdum koltuğa. konuya girecektim ama nereden başlasam bilemedim. ayfer hoca "kim yazdı o muskayı sana?" dedi. afalladım kaldım. "gaziantepte yazdırdım fatma hoca diye birine" dedim. "cinci fatma hı?" dedi. evet anlamında kafayı salladım. ayfer hoca sanki beni ve neler yaşadığımı biliyormuş gibi yüzüme bakıp gülümsüyordu. artık gülümsemelerden nefret ettiğim için bakmamaya çalışıyordum. gözlerimin içine bakıp annemin adını söyledi ve sen "... oğlumusun" dedi. altıma sıçmamak için kendimi zor tuttum. aldığım nefes bile boğazıma düğümlendi. "evet" dedim kısık bir sesle. uğradığım şoktan sesim çıkmıyordu. "annen de yıllar önce gelmişti buraya, en büyük ablasıyla beraber" dedi. sanki kadın bizim sülaleden birisiydi ve inanın iyice korkmaya başladım. sonra birden yüzü asıldı. sert sert gözlerimin içine bakıyordu. sağ elimi aldı ve avuç içime baktı. elini kesik olan yara izimin üzerinde gezdiriyordu. sonra tekrar gözlerime baktı ve "vah yavrum vahh" dedi. kadının hareketlerinden çok korktum ve "ne oldu" diye soramadım.
deryayı götürdüğüm odaya girdi ve çıkarken yanında bir takım kağıtlar vardı. kağıtları getirip birşeyler yazdı. yazmaktan ziyade bir liste yapıyordu. yazdıkça suratıma bakıyordu ve yazmaya devam ediyordu. yazmayı bitirdikten sonra "bu listede yazanları yarın ilk iş olarak al ve hemen bana getir" dedi. listede 50ye yakın malzeme vardı. ayfer hocanın yanından çıktım ve eve gittim. yusuf ve caner buluşmuş beni de çağırıyorlardı ama acilen anneme sormam gereken şeyler vardı. eve gittiğim de evde kimse yoktu ve annemi aradım ama telefonu cevap vermedi. oturup yaşadığım şoku atlatmaya çalışıyordum. o sırada kapı açılma sesi geldi. hemen ayaklanıp odadan antreye çıktım. kapının ağzında bekliyordum. ama kimse gelmiyordu. "anne" diye seslendim ama cevap gelmedi. yavaş yavaş geriye doğru adım atarak ve besmele çekerek kendi odama doğru gitmeye başladım. odaya girip hemen kapıyı kapattım. aklıma ilk başta gölge geldi. acaba tekrarmı alevlendi diye düşündüm ama yaşadığım şeyler aklıma geliyor korkuyordum. sırtımı duvara dayayıp içimden dua ediyordum. 5 dakika sonra televizyonun sesi kesildi. yine heycanlanmaya başlamıştım ama gölge bana birşey yapamazdı. muskam hala boynumda duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiye'de Yaşanmış Cin ve Hayalet Olayları 4
TerrorSerinin 4.kitabında olayları araştırmaya devam ediyoruz