Nurgul 11 Final

2.3K 61 13
                                    

     yavaş yavaş yerden kalktım. kendime gelmeye çalıştım. içimden bir ses o varlıkların bana bu akşam bir daha yaklaşamıycağını söylüyordu. hemen mustafa hocayı aradım kısaca durumu özetledim. ama ayrıntıya girmedim ve toprak yoldan geri ana yola yürümeye başladım. 10 dakika sonra gene mustafa hocayı aradım ana yola geldim dedim. o da geliyorum bekle dedi. 5 dakika kadar sonra uzaktan bir traktör geldi. mustafa hoca ve bir köylü traktörle geliyordu. ben yaklaşınca atladım. köylüye bir şey anlatmadım araç arızası ile ilgili. neyse traktörle aracı köye çektik. köylüye teşekkür edip para vermek istedim kesinlikle kabul etmedi ve gitti. eve girince hocaya herşeyi anlattım. o da allah darda kalan kuluna yardım eder dedi.

     hocayla oturduk konuştuk. hoca yarın yapacağız dedi. herşeyi hazırladım. tamam hocam dedim peki nasıl yapacağız. öncelikle dedi gözden uzak bir yere gideceğiz. ıssız bir yer olacak orada gerekli ritüeli yapacağız cini çağıracağız. sonra onu hapsedip gömeceğiz dedi. neye hapsedeceğiz dedim. bana değişik desenli ağzı kapalı toprak bir küp gösterdi. üzerinde deriden yapılma bir bez vardı. üzerinde arapça şekiller harfler vardı.

     tamam dedim. hoca açmasın dedi vallahi açım hocam dedim. hocayla beraber yemek hazırladık. yemeği yedikten sonra çay içip muhabbet ettik. gece yarısına doğru yatsıyı kılıp yattık. gece sakin geçti sabah hocayla beraber kahvaltı ettik. çıkıp çamlığa gittik biraz oturduk. daha sonra kalkıp köyün içini gezdik. bu arada hoca bir mektup daha yazıp yanımıza almıştı. öğlene doğru camide namazdan sonra kahveye gittik. sohpet muhabbet dün akşam ki köylü geldi. arabayı ne yaptığımı sordu. bir arkadaşımın jipi var gelip çekecek diye saldım başımdan. kahvede biraz oturduktan sonra 3 gibi eve döndük yemek yeyip ikindi kıldık. akşamı beklemeye başladık. hoa ufaktan eşyaları hazırlamaya başladı. dedim gece gece yapmasak olmaz mı. olmaz dedi. bu şekilde yapmalıyız. hem insanlar tarafından dikkat çeker hemde gündüz yaparsak gelmeyebilir dedi. geceleri daha aktif oluyorlar ya. dikkat ettiyseniz bu varlık hep bana ya gece yada akşam üzeri geliyordu. neyse akşama kadar evde takıldık. akşam namazından sonra yemek yedik çay içtik muhabbet ettik.

     saat 11 gibi hoca elinde 2 tane büyük torba ile geldi. hani şu köylerede bulunan heybeler olur çobanların kullandığı öyle torbalar. torbalardan birini aldım diğer elime de küpü aldım. üzerinde ki deriyi katlayıp. torbaya koydum. hocayla yayan çıktık yola. çamlığı geldik. ağaçların seyrekleştiği bir yerde büyükçe bir çam ağacının dibinde durduk. çevresinde başka bir ağaç yoktu. ağaç ve az otlu çorak zemin. elimde fener vardı ama o kadar karanlıktı ki 1 metre önümü ancak görebiliyordum. hoca iki tane heybeyi açtı. içinden bir kapalı kutu enfiye kutuları gibi çıkardı. bir çok adet mum bir bıçak orta boy ince uzun bir ayna çıkardı. dikkat ettim aynanın boyutu küpten kısaydı.

     diğer çuvaldan ise orta büyüklükte taşlar çıktı. bazıları yumruk kadar bazıları daha ufak 20-25 taş. neyse hoca bu taşları şu şekilde diz

http://sketchtoy.com/49400490

hatırladığım kadarıyla böyleydi. en dışınada enfiye kutusundan daha öncede kullanığı beyaz tozdan geniş bir çember yaptı. sonra taştan şeklin içine girdik. aynanın arkasında büyükçe bir taş koyup dayadık. yarı yatıktı ayna. hoca mumları yakıp taşların arasına sıkıştırdı. toprağa gömdü ki sabit kalsın. daha sonra küpü al yanıma gel dedi. aldım geldim. deriyi getir dedi. poşetten onu aldım.

     daha sonra sen arkamda dur ve ben bir şey diyene kadar hiç bir şey yapma dedi. hoca arapça dualar okumaya başladı. bir anda geçen sefer olan şey oldu. mumların alevi rüzgar varmış gibi sallanmaya başladı o akşam zerre rüzgar esmemesine rağmen. ayna olağan dışı gölgeler oluşmaya başladı. hoca bıçağı al yanıma gel dedi. yerden bir taş aldı ben yanına gelince bıçağı elimden alıp elimi tuttu derin olmayan bir kegib attı canım acısada bir şey yapmadım kanı taşa akıttı. aynı yerine geç dedi. hoca arapça konuşamaya başladı. bir anda aynadaki görüntü netleşti. gelmişti. ona içimde dizginleyemediğim korku ve öfkeyle bakıyordum.

    
neyse bu bağırmaya çağırmaya başladı. hoca bunu tehtid eder gibi karşılık verdi. bir anda arkamda bir ses duydum. ormanın içinden gölgeler yaklaşıyordu. korkunç sesler geliyordu. kedi sesleri, baykuş sesleri değişik hayvan sesleri. ormanın her yanından bize doğru geliyorlardı. bunlar onun kabilesindendi. gölgeler yaklaştıkça şekillenmeye başladılar. aman yarabbi. ne korkunçtular. birisi neredeyse 2 mt vardı. korkunç sesler çıkararak üstümüze geliyorlardı. içimden Allaha dua ediyordum yardım et diye. aramızada 1 metre kala bir anda bunlar durdular. sanki görünmez bazı şeylerle mücadele ediyorlardı. biri aniden havaya doğru uçtu toz gibi ayrıldı. diğerleri de kaçmaya başladı. etrafa dağılmaya başladılar. ben bunları kim yapıyor derken çemberin dibinde daha önce evime gelen 3 cin ve onun kabilesinden olduğunu düşündüğüm cinler belirdi. korkmayın size yardıma geldik dediler. Resmen ölmeyi beklerken müttefiklerimiz gelmişti. ormanın içinden diğer cinler de gelmeye başladı. o an evime gelen 3 cin kendi suretlerine büründüler. aman yarabbi nasıl heybetliydiler. dizlerimin bağı çözüldü neredeyse. bu arada hoca aniden küpü getir diye bağırdı kanlı taşla aynaya vurdu. ayna çatladı ama parçalanmadı. hemen küpü getirdim aynayı içine tıktı ve ağzını elimde verdiğim deriyle kapadı. derinin kalan kısmını iple sıkıca bağladı. küpten boğuk sesler geldi en sonunda seslerde kesildi. hoca kurtulduk sonunda dedi. hoca bu müslüman kardeşlerimize de teşekkür etti. onlar da yanımızdan ayrıldı. hemen taşları çuvala doldurduk. diğer malzemeleri de ben doldurdum. o tozuda ayağımla bozdum. mumları söndürüp poşete attım. poşetleri ben küpüde hoca yüklendi. köyün mezarlığına doğru yola çıktık. mezarlıkla çamlık tam ters taraftalar. hocanın evi de arada kalıyor. eve eşyaları bırakıp kazma kürek aldım. hocada küpü gene sırtlandı mezarlığa gittik.

     önceden hocanın belirlediği boş bir yere derin bir çukur kazdık. oraya gömdük. sonra eve geldik. hocam dedim kurtulduk mu sonunda onunda yüzü gülüyordu evet dedi. peki dedim ya kabilesi peşimize düşmesin. hocada onlar o cin sayesinde bu tarafa geçebiliyorlardı. hani sana ormanda onun haricinde saldıranlarda öyle geldi. ama onu gömdüğümüze göre olay kapandı. onlar da gelemez ama yinede sen bu mektubu yanından bir süre ayırma. çok güçlü olanlar belki geçebilir. duaları namazları ihmal etme dedi. tamam hocam dedim. sevinçten ölüyordum. sonunda en azından ondan kurtulmuştum.

     sabah mehmeti aradım çekici alıp gel dedim. bende numara yoktu. çekici ile geldi 1,5 saat sonra. hocayla helalleştim. ona da herşeyi anlattım. sevindi tabiki. Merve ile görüştüm bir çocukla tanışmış. amerikaya gideceklermiş. nişan yapmışlar ve düğünden sonra amerikaya yerleşecekler. ona her şeyi baştan sona anlattım ve sonunda ikimiz de ağladık. ayrılırken çok zor oldu. biliyordum beni hala seviyordu ama mutluluğuna engel olamazdım.
nurgülle de görüştüm. ona da herşeyi anlattım. o da uzun bir süre tedavi görmüş. önceleri herkese olanları anlatmış kimse inanmamış tabiki. daha sonra da akıl hastanesinden kurtulmak için iyileşmiş numarası yapmış. kurtulduğumu öğrenince çok rahatladı. benden 100 lerce kez özür diledi. bu arada dudağından da estetik olmuş ailesi ile yaşıyormuş memlekette.
bana gelecek olursa artık daha dindar ve daha düzgün bir hayat yaşamaya çalışıyorum. kötü alışkanlıklarımın hepsini bıraktım. bu günlerin geçtiği için allaha hep dua ediyorum. hadi kalın sağlıcakla.




Türkiye'de Yaşanmış Cin ve Hayalet Olayları 4 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin