saat 11 gibiydi. bitti. acıktık dedi. tamam anne dedim aşağıda bi dürümcü var oradan bişeyler getiriyim dedim dolapta herşey bozulmuştu yenmeyince. tamam dedi. babam harçlığın var mı dedi var baba sağol dedim çıktım. et şiş dürüm yaptırdım 5 tane. iki tane fazladan yerlerse diye. 5 ayran alıp çıktım bi yarım saat kadar sürdü eve girdim oturma odasında ikiside sapsarı kesilmişti noldu anne dedim. oğlum mutfaktan sesler geldi tabak sesleri gidemedim dedi. mutfağa girdim. yine herşey aşağıdaydı. anne dedim. geldi yanıma mutfağı görünce bi titrediğini hissettim babamda geldi. adam tepki vermiyordu. altına mı sıçtın baba da diyemiyordum. anne hadi dedim geç içeriye. yediler içtiler. annem çok kötü olmuştu korkudan kadının beti benzi atmıştı. bi an kendime küfrettim annemi babamı da aptallığım yüzünden bulaştırdım en başından hocayla bu işi halletseydim hep dilana takılmasaydım diye. yattık uyuduk sonra. sabah oldu abdest aldım. saat 12 gibi çıktım evden babamla annem evde bekleyeceklerdi beni. aldım arabayı tarif ettiği araziye gittim şehir dışında dümdüz bi araziydi tam birde varmıştım indim arabadan baktım etrafıma birlik mirlik yok. derken askerleri gördüm hemen solumda geliyorlardı 30-40 mt önümden geçiyolardu biri bile bana dönüp bakmadı ikinci birliğe baktım arkadan geliyorlardı. en başlarında genarele benzeyen bi adam vardı hocanın tarif ettiği bu olmalıydı. yanına koşarak gittim efendim bakar mısınız dedim elimdeki kağıdı verdim. aldı elimden. okudu bi kaç saniye sonra arkasına baktı. bu adama ve ailesine musallat olan kim dedi çıksın ortaya. arkadan bi er çıkıp ben ve kabilem dedi. neden diye sordu. çocuğumu öldürdüler dedi. bana baktı generale benzeyen. bir cin topluluğunun içine sürüklemişti hoca beni. aklımı gibeyim orada askeri birlik ne arasın. bana baktı baktı baktı. bu çocuğun senin ölümünle alakası yok diye bağırdı.
bana musallat olan kabilenin başıda büyü yaptılar o beden artık bizim diye bağırdı. general gözlerime bakarak çıkın yukarı dedi. avradını sikeyim. omurgam kırılacaktı bayıldım resmen. dişi olan çıktı lisana. o ele geçirdi beni. kolumdan tutup kabile başkanının olduğu yere sürükledi. aldı onuda. karşı karşıya getirdi bizi. bu senin karın mı dedi evet karısıyım diye cevap verdim. karını al bu bedenden. kardeşini de dedi. yoksa ikisini de öldürürüm dedi. ben sadece izliyor ve duyuyordum. kabile reisinin diğer kardeşi de çıktı aradan. yanımıza geldi. suratları köpek suratına dönüştü sanki. generale şeytani bakışlar atıp ibranice bağırmaya başladılar birbirlerine. hocanın beni yolladığı cin müslümandı. ve büyüye büyüden musallat olan cinlere karşıydı. diğerlerinden güçlüydü ama ikiye karşı şansı yok gibiydi. ikiside ifritti. benimki de ifritti. neden insan kılığındaydılar peki ? hep derlerdi cinleririn ayakları ters olur. öyle birşey yoktu. izledim baktım hissettim. ses tonları değişti iyice. kalınlaştı kulağı sağır edecek şekilde birbirlerine bağırıyorlardı. tüm birlikler durmuştu. ve karşıya bakıyorlardı bize bakan 1 tane cin yoktu.
general arapçaya dönerek avazı çıktığı kadar birşeyler söylemeye başladı. 4 bir yandan generaller geliyordu. bi anda hızlandılar 3 saniyede yanımızdalardı. gördüklerim izlediklerim karşısında hayretler içindeyim. cinlere inanmayan ben bedenimde bi cinin beni ele geçirmesiyle bi cin kavgası izliyordum. generaller iki ifritin etrafını sardılar. şeytani bakışlarını diğerlerinede atmaya başladılar. o sırada mektubu verdiğim general bize döndü. arapça bağırdı suratıma. altıma sıçmıştım sanırım hissediyordum. ağlıyordum içten içe bende ona arapça birşeyle söylüyordum. beni boynumdan tutup yere fırlattı 3 metre kadar uzağa. kemiklerimin kırıldığını hissettim sanki. diğer iki ifrit bağırmayla ağlama arasında bi ses çıkarıyordu. hiçbirşey yapamazlardı. üzerime yürüdü ben yerdeyken. eğildi. arapça aslan gibi kükreyerek birşeyler okuyup göğüs kafesimi sağ eliyle sıkmaya başladı eli büyüdü resmen. kemiklerimi kırıyorcasına bağırmaya başladım. arapça birşeyler okurken gözlerinin döndüğünü gördüm. gözü tıpkı bi kertenkele gözüne büründü yüzündeki nefret ağzından akan salyalarla içimdeki cinleri boğuyordu. ağlamaktan bağırmaktan sesim kısıldı gözlerim kızardı 5 dk boyunca içimdekiler debelendi. sonra bıraktı ayağa kalktı boğazımdan kanla karışık siyah bi sıvı ve içinden benim baksır parçam çıktı. elimle çekip aldım boğazımın içinden. öldüler dedi bana. iki ifrit ortadan kaybolmuştu. diğer generallerde karşıya bakıyordu. içlerinden biri bile bana bize bakmıyordu. ağzımdan kan gelmeye devam etti toprağa türkürdüm. ağlıyordum korkudan. bacaklarım açılıp kapanıyordu korkudan titremekten. sonra bana bağırarak git burdaaaaan deyip suratıma tokat attı. beyler size yemin ederim çenem kulağıma kaydı ellerimle çekip düzelttim hemen. koşa koşa arabaya gittim. geriye dönüp baktığımda ise hiçkimse yoktu.arabaya atladım direk. torpidodan peçeteleri ağzımın içine tıkadım. ağzımdan çıkan baksır parçasınıda peçetelerin içine sokup evin yolunu tuttum saat iki buçuğa geliyodu eve vardığımda kapıyı çaldım babam açtı. ağzımın yüzünü kan içinde olduğunu görünce adam afalladı hayırdır lan bu haline ne toz baş içindesin her yerin yırtılmış. naptın oğlum sen ? oturdum direk. anlattım olanları. annem ağlamaya başladı beddua etmeye başladı bu belayı başımıza sürenlere. şimdi işin en sıçılan tarafına gelmiştim. içimdeki cinler kabile reisinin karısı ve kardeşiydi. ölümünü gördüler. ne olacaktı şimdi ? evi başımıza yıkacaklarından korkuyordum ama yapamazlardı muskalarımız vardı. annemin yoktu. o sırada hoca aradı hemen çabuk gelin dedi. baba dedim hoca çağırıyo acele yürü kalk dedim alel acele çıktı. neden bu kadar acele çağırdı acaba bizi diye meraklanıyordum. içimde ki endişe de git gide artıyordu.
kapıyı çaldık. hoca açtık gelin dedi. oturma odasına girdik. benim mektubu verdiğim genarali içeride ayakta dikilip dik dik bakarken görünce korkudan bi adım geri attım görür görmez. hoca korkma gel dedi. çekine çekine girdim. babam anladı onun anlattığım cin olduğunu garibim annem hala çakmamıştı. generale adını sordum. kavsüm dedi. adı kavsüm bi müslüman cin. çok zamandır yaşıyo ve müslüman cin topluluklarında bilinen üst düzey bi cin ve karışık dinlere menzup cinlerin içinde barışı sağlamakla yükümlüymüş. hocaya anlatmış. hocayla arkadaş gibiydiler. annem koltuğa yapıştı korkudan kadın yere bakıyordu. babamda öyle. hocam şimdi ne olacak dedim. kavsüm bana bak dedi. yüzüne baktım. gözleri yine kertenkele gözüne dönüp bana çok kötü bi belanın içindesin dedi. anneme babama baktım bizi duymuyorlardı. farketmiyorlardı ikimizin konuştuğunu hocaya ve kavsüme bakıyorlardı. sanırım onu normal oturuyor olarak görüyorlardı. yüzü insandan değişip iğrenç bi görünüm almaya başlayınca kafamı yere eğdim. korkudan görmek istemedim. devam etti konuşmaya. karısıyla kardeşini öldürdük. ikisininde öfkeleri çok fazla. ne yapacabileceklerini bilsen şuan ölmek için yalvarırırsın bana dedi. ağlamaya başladım. anneme baktım seslendim anne dedim ne duyan var ne gören. seni duyup göremezler dedi. bana bak diye bağırdı. baktım yüzüne. tarifi imkansız iğrenç birşeydi. korkudan titrediğimi görsede aldırmıyordu. ne yapmam lazım dedim. hoca sana ve ailene birer yüzük verecek onları hep takılı tutacaksınız parmaklarınızda. çıkardığınız bir an da yakalarlarsa sülalenizi ortadan kaldıracaklar dedi. hıçkırarak ağlıyordum. sonra göz yaşlarımı silip tekrar yüzümü kaldıracakken annem sen ağlıyor muydun oğlum dedi. kavsüme baktım insan kılığında başka tarafa bakıyordu anne yok bişey dedim. görmemişleri duymamışlardı aramızdaki konuşmayı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiye'de Yaşanmış Cin ve Hayalet Olayları 4
TerrorSerinin 4.kitabında olayları araştırmaya devam ediyoruz