O yıllarda camilerde ölü yıkama yeri (gasilhane) yoktu, yazın ölenler ağaç diplerinde etrafa çarşaf gerilip kapatılarak, kışın da ev altlarında yıkanırdı. Mahallenin meraklı çocukları da çarşaf aralığından bu ölü yıkama işin seyrederdi. Durmuş'un karısını biraz ilerideki Türbe mezarlığına defnettiler. Mahalleli, çocukları yetim kaldı diye üzüldü.
Benim bildiğim zamanlarda üç çocuğu vardı Durmuş'un.
inek beslerlerdi, tavuk beslerlerdi, bahçelerinde çeşitli meyve ağaçları vardı mahalleye süt, yoğurt ve yumurta satarlardı. Kış yaklaşınca Durmuş yukarılarda bir yerlerden sırtında odun, çalı çırpı taşırdı eve ısınmak için. Ve birde büyü muska işleriyle uğraşırdı bildiğim kadarıyla.Mahalledeki adı, Cinci Durmuş, veya Muskacı Durmuş'tu. Cin, muska, büyü, kurşun dökme efsunlama gibi işlerle uğraşır ve öyle tanınırdı. Ağlayan çocuklardan, yemek yemeyen bebeklerden kabız olan yaşlılardan tutun da nazar değen, başı ağrıyan, işi ters giden veya gündelik hayatta benzer olumsuzluklarla karşılaşan herkes Durmuş'a koşardı.
Durmuş gelenlerin derdine göre en uygun çareyi bulmaya çalışırdı, muska yazar, kurşun döker, okur üfler, cinleri ile geçmişten haber verir ve bazı dertlere çare bulduğuna, yaramaz çocuklara, gece altını ıslatan çocuklara yazdığı muskaların iyi geldiğine inanılırdı.
Ertesi gün taziyeye gidip başsağlığında bulunduğumda ise ters giden pekde birşey olmadı. Sadece dursunun bakışları Beni kandıramazsın var sende bişeyler der gibiydi ama yüzüme karşı tebessümlü idi.Bu adamın geçmişle ilgili bilgi verdiğide bütün mahalleli tarafından doğrulanıyordu bende geçmişime dair bilgi almak istedim. Aslında pek inanmazdım ama yaşam şartlarım ve başıma o zamana kadar gelen büyü olaylarından sonra içimden bakayım ne sallıycak desemde ondan geçmişimle ilgili bişeyler söylemesini istedim.
Oda içimden dediğimi anlar gibi tebessüm ederek geçmişinle ilgili kimsenin bilmediği bi olayını anlatıyorum sana dedi.
Hikayeyi dinlerken tüylerim diken diken oldu."Sen dört yaşlarındaydın.. Baban ikinci askerliğine gitmişti. Soğuk fırtınalı bir geceydi.Çok kar yağmıştı. Sana lazımlığa (eskiden küçük çocukları üzerine oturtarak çişlerini yaptırdıkları çömlekten yapılma bir kap, oturak ta derlerdi, kenarında bir de sapı bulunurdu.)Annen küçük tuvaletini yaptırdı ve pencereden aşağıya döktü, eviniz çok eskiydi baban olmadığı için korkuyordun. Ertesi günler evde garip olaylar olmaya başladı, geceleri sesler duyuyordun. dışarıda salonda insanlar yüksek sesle konuşuyor kavga ediyorlardı. Kapılar çarpılıyor çamlara vuruyorlardı. Çıkıp baktığımda kimseyi göremiyordun.
Sık sık bayılmaya başlamıştın, aşrı sevinince ve heyecanlanınca bayılıyordum. Sende de değişiklikler olmaya başlamıştı, aşırı yaramaz her şeyi kırıp döken, köpeklerle kedilerle böceklerle akreplerle şıçanlarla yılanlarla uğraşan, onları yakalayıp öldüren fareleri kuyruğundan tutup kedilere atan bir çocuk olmuştun. Annen seni xxxxx mahallesindeki Arap Hafız diye tanınan biri vardı ona götürdü. Doğrumu bunlar dedi. Bende korkudan tir tir titreyerek başımı öne doğru eğip onayladım ve anlatmaya devam etmesini söyledim.
Arap Hafız dedi ki, Oğlunuza hristiyan bi cin kabilesi musallat olmuş ve bu cinler çok güçlü bi kabilenin öde gelenleri ben bunlara karşı etkisiz kalırım onun için sizi Dursun hocaya yönlendiriyorum. Ve bir kağıda arapça not yazıp sizi yanıma yolladı. Şimdi anlıyordum annemin neden trabzondan geldikten sonra tekrar buraya taşınmamız gerektiğin söylediğini. Bu sırada durmuş hoca devam etti. "saçağın, pencerenin altında cinler toplantı halindeymiş ve annen lazımlığı onların kafasına boşaltmış çocuklarından biri zarar görmüş annene ve sana musallat olmuşlar". Bu tür olaylara Sübyan denilir. Size musallat olan cin Hıristiyan sübyan. işte senin devamlı buldum dediğin muskalar başına sidik döktüğümüz ve o nedenle bize musallat olan cinlerin sana zarar vermemeleri için yapılan ve içinde Kuran ayetlerinin yazılı olduğu hamaylulardı, Bunları çocukluğundan ergenlik çağına kadar ben yapıp yapıp annene verdim. Onun için bunları uzun yıllar taşıman lazımdı, Annen kurtuldu. ama Sen hala kurtulamadın, halen bazı rahatsızlıkların devam ediyor. Tıpkı geçen gece çarptığın cin gibi. Sözünü keserek nee o olayda kimseyi görememiştim hayal falan gördüm sanıyordum gerçekten bi cinemi çarpmışım dedim. Evet dedi gerçentekde geçmişe dair bilgiler verebiliyormuş. Şaşkınlıkla dinlemeye devam ettim. Durmuş hoca sözüne devam etti Bu cinler bizden çok uzun ömürlü oldukları için Annenden alamadıkları intikamlarını gelecek olan soyunuzdan alırlar. Sana efsun hamaylusu da yaptırdım. Çocukken yılanlarla çıyanlarla akreplerle böceklerle çok oynardın, düşer sık sık kolunu bacağını kırardın, kedi köpek ısırırdı. Bütün bu musibetleri uzaklaştırmak için, yılanların çıyanların akreplerin seni sokmaması için annen seni bana efsunlattırmıştı. Sana Efsun hamaylusu yaptım sakın atma derdim". Efsunun bazen belirli bir uzva yapıldığını o uzuvla yılanların ve akrep gibi zehirli hayvanların tutulmasını sokmasını önlemek için de yapıldığını geçmişim hakkında ufak bir bilgi almak isterken beni ağlıyacak duruma getiren durmuş hocadan öğrendim.
Gözümde mazinin canlanmasına sebep olan dumuş hocaya teşekkür ettikten sonra yarın tekrar geleceğimi söyledim. Ve eve giderken aklıma kesit kesit çocukluğumdan kareler gelmeye başlamıştı bile daha küçük en küçük hallerim bile aklıma geliyordu. Eve gittim bir duş aldıktan sonra yatağıma geçip uyudum ve o gece bir rüya gördüm hatta rüya değil kabustu adeta ağlayarak uyandım. Rüyamda Bizim evimiz de bir yılan vardı çocukken. Annem bu yılandan çok korkardı. Evin sahibi derdi. Bu yüzden bayılma hastalığı vardı yılanı görünce bayılırdı. Bize bu yılanın sokmasını ve dokunmasını önlemek için de bizi efsun muskası yaptırmıştı. Oysa yılan bize bir şey yapmazdı. Evimizin altındaki taş sahanlıkta sıcak yaz günlerinde serin taşın üzerine kıvrılır yatardı, bir buçuk metre kadar boyu vardı. Yılan bir gün evimizin yanındaki incir ağacına çıkmıştı. Annam görünce çığlık çığlığa bayıldı. Komşular koştular yılanı öldürdüler. Yataktan öyle bi zıpladımki ağlıyordum rüyalar 7 saniye derler ama ben bütün bi yaz ayını görmüştüm rüyamda adeta. O kadar uzundu ki amk film yapsak 2. sezonu çekerdi aslında ama uyandığımda nerdeyse rüyanın %90 ını hemen unuttum unutmamak içiin hızlıca olanları düşündüm. Aklımda kalanlar yukarda anlattıklarımdı... Ertesi gün durmuş hocaya rüyamı anlatmak için yola koyuldum.
Ertesi gün hocaya gittiğimde gece gördüğüm rüyayı anlattım ve bunun neyi işaret ettiğini sordum. Bana bir kara büyü olan yılan büyüsü yapıldığını söyledi peki bu nedir dedim kim yapardı niye yapardı. Büyük ihtimalle annenin öldürdüğü cinin yakın derecede bir akrabası bir büyücünün hizmetinde çalışan cindi ve bu olaydan sonra büyücüye vesvese vererek sana Yılan büyüsü yapmasını söylemiş. Peki bu nasıl bir büyüydü hocam bundan nası kurtulabilirim yokmu bir çözümü çaresi dedim. Bu büyü daha çok birbirini çok seven 2 kişiyi ayırmak için kullanılsada büyü vakalarının sonucu hep ölümle sonuçlanan aşırı derecede tehlikeli bir karabüyüdür dedi durmuş hoca.
Ve bu büyüyü bozmamız ne kadar zor olsada senin için bir şeyler deniyeceğiz dedikten sonra bana yan taraftaki odaya geçmemiz lazım diyerek kaşınıda kaldırarak ima ettikten sonra yan odaya geçtik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiye'de Yaşanmış Cin ve Hayalet Olayları 4
TerrorSerinin 4.kitabında olayları araştırmaya devam ediyoruz