Taze babanın ailesi ve arkadaşları Neva'nın bulunduğu kattaki geniş bekleme salonunda oturmuş bir yandan olan biteni konuşuyor, bir yandan Demir'in gelip bebekle ilgili haberleri vermesini sabırsızlıkla bekliyordu.
Konuşma dönüp dolaşıp yine isim konusuna döndüğünde odada hararetli sesler yükseldi. Her kafadan ses çıkıyor, olmadık isimler ortalığa saçılıyordu. Bu hengamede kimse açılan kapının farkında olmadı. Sonra herkes kızgın bir bebek ağlaması ile kapıya döndü.
Demir, kucağında beyaz bir örtüye sarılmış değerli yüküyle kapının hemen iç tarafında duruyordu.
Gururla gülümserken hevesle bekleyenlere baktı. "Anne baba..." Yüzünde birkaç saat önceki yorgunluk ve umutsuzluktan eser yoktu artık. "Torununuzla tanışmak ister misiniz?"
Yaklaşık on beş dakika sonra başhekim merakla içeriye baktığında mutluluktan ağlayan Semanur Güney'in kucağında kendisine yöneltilen hayranlığın ve ilginin tadını çıkaran bebeği gördü.
Hafifçe öksürerek geldiğini haber verdi ancak hiç kimse dönüp bakmadı bile. "Af edersiniz." diye denedi bu sefer.
Demir dönüp baktığında "Kemal Yeral gelmiş." dedi çabucak. Genç adam sorarcasına tek kaşını kaldırınca da ekledi. "Bebeğin giysilerini getirmiş de..."
Semanur ancak o zaman bakışlarını torunundan ayırabildi. "Giysiler mi?" Sonra bebeğin örtüsüne bakıp hayretle iç çekti. "Tabi ya... Bu hastanenin verdiği olmalı."
Kocasına dönüp "Bu neden aklımıza gelmedi ki?" diye sordu utanarak. "Keşke birkaç giysi almayı akıl edebilseydik."
Enis komik bir şaşkınlıkla cevap verdi. "Akıl kalmadı ki kimsede." Gururlu bakışları bebeğe kayarken "Yorulduysan ben alayım sevgilim." dedi bir heves. Ancak gelen cevapla umutları söndü. "Yorulmak mı? Gayet iyiyim ben."
Yaşlı kadın gözleri parlayarak oğluna döndü birden. "Neva'nın da giyeceğe ihtiyacı olacak."
"Ben hallederim." diye araya girdi Senem. "Semih'le gidip hemen bir şeyler alalım."
"Gerek yok sanırım hanımefendi." Konuşan başhekimdi. Çok önemli bir açıklama yapacak adam havasıyla devam etti. "Neva Hanım doğum çantasını çok önceden hazır etmiş anladığım kadarıyla. Ben yanından ayrıldığımda çantayı boşaltmakla meşguldü."
Demir özür dilercesine annesine baktı ve "Bebeği alayım anne." dedi. "Neva onu giydirmek ister şimdi."
"Acaba...?" Semanur yalvaran bakışlarla oğluna baktığında "Üzgünüm anne." dedi Demir. "Henüz buna hazır olmadığını söyledi. Ben de ısrar etmek istemedim."
"Tabi anlıyorum." dedi yaşlı kadın hüzünlenirken. Yardımına kocası koştu. "Torunumuzu görmemize izin verdiği için teşekkür ettiğimizi söyleyebilir misin?"
Demir'in dikkatli bakışları hala annesinin üstündeydi. "Teşekkür beklediğini sanmıyorum." dedi hafif bir sesle. "Teklif ettiğim an olur dedi zaten." Yaşlı kadına gülümserken ekledi. "Biraz zaman ver anne. Her şey yoluna girecek, merak etme."
"Umarım oğlum. Sen yine de selamlarımızı söyle." Torununun başını öpüp dikkatle babasına uzattı.
"Ben gelmek istiyorum." diye inat etti Senem. "En azından kapı ağzından bir merhaba diyebilirim."
"Vazgeçirme şansım var mı?" dedi Demir kapıya doğru giderken. Sesi gülüyor gibi çıkmıştı.
"Ne zaman oldu ki?" diye karşılık verdi Senem utanmadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Aktuelle LiteraturAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...