"Bundan sonra Melike Hanım'la direk temas kurmanızı istemiyorum." dedi yaşlı adam kartını uzatırken.
Recep ağlamaktan kızarmış gözlerini otoriter bir sesle konuşan adamın yüzünden ayırmadan kartı aldı. Kısacık göz attığında üzerinde Kemal Yeral yazan minik kartta isimden başka sadece bir telefon numarası olduğunu fark etti. Bakışları tekrar adama döndüğünde yüzü kuşku ile karışmıştı.
"Genç bayanın güvenliği için..." dedi yaşlı adam. "Yeni bir numara almanızı da tavsiye ediyorum... Adınız Recep'ti yanlış hatırlamıyorsam."
"Evet..." dedi Recep boğuk bir sesle. "Ama..."
"Ayrıca acil olmadığı müddetçe sadece mesaj yoluyla ulaşın Recep Bey." diye fısıldadı Kemal. "Melike Hanım'ı mümkün olduğu kadar uzun bir süre meraklı gözlerden ve kulaklardan korumamız gerekiyor. Tek bir hata bile olmamalı..."
Recep kestirip attı birden. "Size güvenmiyorum." derken bakışları da sesi kadar sertleşmişti. "Küçük hanım bana patronumun emanetidir. Sesimi çıkarmadan söyleyeceklerinizi kabul etmeyeceğim..."
Kısa bir süre hiçbir şey demeden baktı Kemal. Sonra da aynı sertlikte "Neva Güney de..." dedi. "Benim için çok kıymetlidir. Her ne kadar yaptığını pek onaylamasam da ne yazık ki Sağır Reşit'e bir söz verdi. Ve neye mal olursa olsun verdiği sözü sonuna kadar tutacağını bilecek kadar iyi tanıyorum onu. Bu yüzden yanında olup aldığı karardan dolayı zarar görmemesi için ne gerekiyorsa yapacağım." Recep araya girmeye kalkınca sesini hafifçe yükselterek devam etti. "Ayrıca fark etmediysen söyleyeyim sadece ben değil Enis Güney de böyle düşünüyor. O adamı çok iyi tanıdığını varsayıyorum, ne dersin?"
Recep kısa bir nefes aldı. Bu arada derin bir üzüntüyle dağılmış kafasını toparlamaya çalışıyordu. Neva denen o kadını hiç tanımıyordu. İncisoy'lar nedeniyle hakkında birkaç şey duymuştu tabi. Ama hepsi de yüzeysel şeylerdi. Üstelik o da Melike Hanım gibi gençti ve bu dünyanın korkunç gerçeklerinden de bihaber görünüyordu. Ama Enis Güney... O adamı görmezden gelemezdi. Ne kadar güçlü olduğunu herkes kadar biliyordu. Ama... Yine de kafasında bir ama vardı işte... "Onun kim olduğunun çok iyi farkındayım." dedi sert bir tavırla. "Ancak hiç tanımadığı biri için neden bu kadar uğraşacağını anlamakta güçlük çekiyorum. Küçük hanım..."
"Küçük hanım..." diye araya girdi sabırsızca Kemal. "Enis Güney onu tanımıyor olabilir ama sözü veren kişiyi çok iyi tanıyor... Bu yüzden gerekeni yapacaktır. Melike Hanım'ın çok iyi korunacağından hiç şüphen olmasın. Ama eğer onunla sürekli bağlantıda kalırsan açığa çıkma riski artar. Gerekli düzenlemeleri yapmadan ya da hanımın iyi kötü başa çıkmayı öğrenmeden önce bu hiçbirimiz için iyi olmaz... Patronun ölmeden önce ne dedi hatırlıyorsun, değil mi? Seni de kolay harcayabilecekleri konusunda..." Recep gönülsüz bir şekilde başını sallayınca devam etti yaşlı adam. "Hatırlaman gereken bir diğer şey de şu... Sağır Reşit Neva'nın verdiği sözü yerine getireceğinden emin bir şekilde öldü. Bizi tanımıyor olabilirsin. Ama en azından çok iyi tanıdığın birinin yargısına da güvenmen gerekiyor."
Recep uzun uzun süzdü Kemal Yeral'i. Burda saatlerce konuşsalar dahi gelecekleri son noktanın ne olacağı belliydi. Patronu huzur içinde ölmüştü. Yıllardır tanıyordu adamı. Eğer içinde en ufak bir şüphe olsaydı kızının güvenliğinden emin olana kadar ne olursa olsun nefes almaya devam edeceğine adı gibi emindi. "Tamam..." dedi bir nefeste. "Ama Melike Hanım beni görmek isterse buna engel olmayacağınızdan emin olmak zorundayım."
"Neva tehlikede olmadıkça bu konuda bir sıkıntı olmaz." dedi Kemal. Recep "Mantıklı..." diye fısıldadı sadece. Bakışları yanlarına doğru gelen ince, uzun boylu adamın görüntüsüne takılmıştı. "Ali..." dedi yaşlı adam. "Her şey ayarlandıysa biz de çıkalım. Neva'yı merak ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Ficción GeneralAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...