Bölüm 26

12.1K 685 48
                                    

        Senem eşyaları yerleştirme işine girişirken bir yandan da sessizce bebeğini emziren Neva'ya hayranlıkla bakıyordu. Daha ilk gördüğü günden beri onun farklı olduğunu anlamıştı. Ancak bu kadar güçlü bir karakteri olabileceğini tahmin etmemişti doğrusu.

Genç kadın görüntüyü bir kez daha seyredip iyice sindirirken nereye gideceğine de karar vermişti.

Gitmemeye neredeyse yemin ettiği, acı hatıralarla dolu eve dönüyordu yine... Kararını açıklarken hiç tereddüt etmemiş, hiçbir şart ileri sürmemişti. Bebeğine bakarken yüzünde beliren sevgi dolu ifade - gördükçe ağlamak geliyordu içinden- neden fikrini değiştirdiğini açıklıyordu.

Senem ilk kez, anne olmanın öncelikleri nasıl değiştirdiğinin farkına vardı birden ve iyi bir anne olabilmek için sessizce dua etti içinden.

Demir içeri girdiğinde her şey ve herkes hazır bekliyordu. "Biz hazırız." dedi duraksamadan. "Sağ olsun, Halise Hanım aracını teklif etti. Camları siyah filtreliymiş." Elindeki anahtarı salladı. "Senem, sen Semih'le gideceksin. Kemal Bey de sizinle gelecek. Ancak bizden yarım saat sonra çıkmanızı istiyorum. Semih'le konuştuk. Gazetecilerin yanından geçeceksiniz. Oradan da sizin eve gidiyorsunuz."

"Tamam." dedi Senem. Koltukta, bebeği kucağında oturan Neva'yı yanaklarından öpüp oğlanın dolgun yanaklarını da hafifçe okşarken "En kısa zamanda geleceğim." diye söz verdi.

"Düğün arifesinde bizimle uğraşmak zorunda kaldığın için çok üzgünüm." diye fısıldadı Neva.

"Duymamış olayım." derken yalancıktan kaşlarını çatmıştı genç kız. "Asıl sen benimle ve gelinliğimle uğraşacaksın daha."

Genç kız ayrılmadan önce Neva minnetle gülümsedi.

Demir eline valizi alırken "Hazır mısın?" diye sordu. Ancak genç kadın sadece bakmakla yetindi. Demir iç çekerek valizi bırakıp Neva'nın yanında diz çöktü. "İstediğim şey gerçekleşti diye sevinemiyorum bile." dedi dürüst bakışlarını bir an bile genç kadından ayırmadan. "Evime gelmenizi çok istediğimi inkar edecek değilim. Ama bu şekilde olsun istemedim. Hiçbir zaman..."

"Biliyorum." dedi Neva fısıltıyla. "Artık biliyorum."

"İstersen bebeği ben taşıyabilirim."

Genç kadın bir an durakladı. "İyi olur. Yoruldum sanki."

Demir sevinçle gülümsedi. Sonra sesi titreyerek konuştu. "İkinizi de taşıyabilirim. Ömrümün sonuna kadar... Sen yeter ki iste."

Neva başını iki yana sallarken gülmeye başlamıştı. "Sen Emir'i taşı yeter. Ben yürüyebilirim."

"Emir mi?" Genç adam şaşkın bir tavırla Neva'ya baktı. Sonra da gururla oğluna... Gözleri pırıl pırıl parlıyordu. "Adını Emir mi koyacaksın?"

"Hemen şımarma" diye atıldı Neva. "O babamın adı... Yani seninle bir ilgisi yok."

"Olsun." Genç adam şekerci dükkanına girmiş çocuklar gibiydi. "Ama çok beğendim." Uyumamak için mücadele eden oğluna minik bir öpücük kondurdu. "Emir, benim canım oğlum."

"Eğer..."dedi Neva tereddütle. "İsterseniz yani..." Demir'in merakla kalkan kaşlarına çekinerek bakarken bir çırpıda söyleyip kurtuldu. "Babanın adını da ekleyebiliriz."

"Çok isterim."dedi genç adam buğulu bir sesle. Oğluna sevgi ve gururla baktı. "Emir Enis Güney... Çok yakıştı." Bebeğe eğildi. "Sen de beğendin mi oğlum?"

Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin