-aydinaysenur1997'ye ithaf edilmiştir-
"Hadi söyle de kurtul bari." dedi sırıtarak Demir. "Geldiğinden beri kıvranıp duruyorsun."
Semih dinlenmesi gerekirken çalışma masasının gerisinde oturmuş bir yığın dosya ile boğuşan arkadaşını onaylamayan bakışlarla süzüyordu. Genç adamın bu koşullarda dahi sırıtmasından rahatsız olduğunu da saklayamıyordu. "Yanlış yaptın." diye söylendi huysuzca.
Olan biteni Hayati'den öğrendiği an kulaklarına inanamamıştı. Sonrasında detaylar için Demir'i sıkıştırmasına bile gerek kalmamıştı. Arkadaşı fena dertleşmek istiyordu. Keşke en başında öğüt için de bu kadar istekli olsaydı.
"Hiçbir şey olmamış gibi şirketi kadının kucağına bıraktın. Bu saatten sonra duracağını filan düşünüyorsan..."
"Teknik olarak, şirketi hiçbir şey olmamış gibi kadının kucağına bırakan kişi ben değilim." dedi Demir yine sırıtarak. Ancak şirketin teslim şartları aklına gelince canı sıkıldı birden. "Gerçi Melike'nin yaptığından hiç de memnun kalmadım ama..."
"İkiniz de hatalısınız." diye homurdandı Semih. Arkasından da koltuğunda doğrularak dimdik baktı. "Bak burada söylüyorum. Pişman olacaksın."
"Neva çok kızacak."
"Ve sen bunu söylerken niye sırıtıyorsun?"
Demir'in gülüşü iyice genişledi. "Bilmem." dedi saf saf. "Öylesine..." Karısı ile baş başa keyif içinde kahvaltı ederken sabahın körü demeyip aramaya cüret eden Alev'e haddini bildirme fırsatı bulduğu için hala zevkten dört köşe olduğunu söylemeye üşenmişti. Suçluyu bulmuşsa bulmuştu. Bunda övünülecek bir taraf göremiyordu. Aksine kapıları dinleyerek bilgi toplayan ve yalan yanlış dedikodu başlatan birini işe aldığı için oturup nerde hata yaptığını düşünüyor olmalıydı. O saatte sırf böbürlenmek için aramak da neyin nesiydi? Hem de tam yine reçelli ekmeğini ısırırken... Üstelik Sinan'ı model olarak kullanmayı o kadar çok istiyorsa adamı kendisi ikna etmeliydi. Neva sadece Emir'in annesiydi, Sinan'ın değil.
"Of Allah'ım ikiniz de aklınızı kaçırmışsınız."
Tam o anda telefonu elinden kaptığı için hafif bir öfkeyle bakan karısını hayal ediyordu Demir. Yine de söyleneni duymuştu. "Nasıl yani?" diye sordu merakla. "Bence Neva can sıkacak derecede mantıklı davranıyor." Belli ki aklının başında olmadığını kendisi de kabul ediyordu. "Ne oldu da böyle düşündün?"
"Bahsettiğim sen ve Neva değil... Çok şükür karının akıl sağlığı gayet yerinde. Ben senden ve Arif'ten söz ediyordum."
"Emin misin? Aradığında söylemediği laf kalmadı da... Hatta Hayati'den bile beterdi diyebilirim."
Semih bezgince iç çekip yaslandı arkasına. "Eh..." dedi dertli bir sesle. Daha birkaç saniye önce Demir'e çıkıştığını unutmuş görünüyordu. "Ben aradığımda olan biten her şeyi kabullenmiş vaziyetteydi. Hatta Melike'yi savundu."
"O kızı anlıyorum." Semih merakla bakınca zayıf bir gülüşle devam etti Demir. "Bir açıdan haklı... Temiz bir başlangıç yapmak istiyor. Şirketi satın alayım, sen de parasını bağışla diye önerdim ama onu bile kabul etmedi. İncisoy'ların dokunduğu her şeyi zehirlemek gibi bir yeteneği olduğunu o da anlamış olmalı."
Semih farkında bile olmadan düşünceli bir tavırla onayladı arkadaşını. Ancak hala memnun görünmüyordu. "Yine de..."diye mırıldandı cansız bir sesle. Tam o sırada kapı vurulup açılınca merakla döndü. Daha karnı düz olmasına rağmen son günlerde hamilelere özgü yüksek belli elbiseler giymeye merak saran sevimli karısını görünce asık suratı bir anda aydınlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Narrativa generaleAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...