Güney'lerin devasa giriş kapısı sonsuza dek İncisoy ailesinin üzerine kapandığında herkes nihayet rahat bir nefes almıştı.
Enis Güney, elini uzatarak yaklaşırken "Kemal Bey"dedi. "Geldiğiniz ve bu güç durumdan çıkmamıza yardım ettiğiniz için gerçekten de çok teşekkür ederim."
"Rica ederim." diye yanıt verdi yaşlı avukat uzatılan eli sıkarken. "Ancak yanlış anlama olmaması için söylemek isterim ki, geliş sebebim sadece Neva'dır."
"Doğru..." dedi Enis. "Ama bu sayede biz de üzerimizdeki kamburdan kurtulmuş olduk. Hem de çaresiz kaldığımızı düşündüğümüz bir anda." Neva'ya dönerek devam etti. "Konuşmanız beni çok etkiledi Neva Hanım. Keşke bilseydik..." Üzüntü ve pişmanlıkla başını salladı yaşlı adam. "Olağanüstüydünüz."
"Oturun, ayakta kalmayın."diye araya girdi Semanur Güney. "Konuşacak çok şeyimiz var..." Şaşkın ama bir o kadar da ilgili bakışları Neva'nın üzerindeydi.
"Teşekkür ederim."dedi Neva. Sesi olabildiğince resmi çıkmıştı. "Ancak kalamayız. Ben..."
O zamana kadar sessizce geride kalan Demir adeta patladı. "Ne demek kalamayız? Sen bir yere mi gidiyorsun?" Bir adımda genç kadının yanına gelip hırsla kolunu tuttu. "Nereye..?" derken yüzü alabildiğine kararmıştı.
Neva hızla kolunu geri çekti. Sakin kalmaya çalıştığı her halinden belliydi. "Seni ilgilendirmez. Her şeyi hallettik işte."
Salonda toplanan herkesin şaşkın bakışları arasında "Hiç de bir şeyi halletmedik küçükhanım..." diye bağırdı Demir. Şakağında bir damar hızla atmaya başlamıştı. "Daha bu sabah konuşacağız diye sözleşmedik mi? Şimdi nereye gittiğini sanıyorsun?"
Kemal Yeral "Demir Bey.." derken babası da "Oğlum.." dedi aynı anda.
"Karışmayın... Kimse karışmasın. Bu benimle karım arasında."
Neva derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalışırken yanakları hafifçe kızarmıştı. "Bu birbiriyle hiçbir bağı olmayan iki kişi arasında..." diye düzeltti. Demir'in araya girmesine fırsat vermeden de çabucak devam etti. "Yanlış olan her şey doğru yola girdi artık. Yolcuların da kendi yönlerine gitme zamanı."
Demir duyduklarından hiç hoşlanmamıştı. "Aramızda olanları bu şekilde mi görüyorsun? Her şey bu kadar basit mi?"
"Evet. Bu kadar basit olmak zorunda... Üstelik artık ailenin adı annemle aynı cümlede geçmeyecek ve sen de bu konuyu halletmek için kafa patlatmak zorunda kalmayacaksın."
Demir "Ne..?"derken duruverdi. Herkes durdu.
"Sen bizi mi duydun?" diye atıldı birden Semanur hayretle.
"Maalesef..." Neva bakışlarını Demir'den ayırmamıştı. "Ne konuşacağımızı çok merak etmiştim. Uyuyamadım. Ve..." Kısacık güldü. "Aslında dinlemek gibi bir niyetim yoktu. Ama kıpırdayamadım işte..."
"Neva, sandığın gibi değil, lütfen..."diye yalvardı Demir. "Bana iki dakikacık ver. Her şeyi açıklayacağım, söz."
Genç kadın başını yavaşça iki yana salladı. Yüzü hüzünle karışmıştı. "Neyi açıklayacaksın ki? Hem açıklasan ne olacak? Başlangıcımız sakat... Biz ikimiz sadece birbirimizi yok ederiz."
"Hayır.''diye diretti Demir. "Eğer konuşabilsek..."
"Konuşuyoruz işte. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Sen de aslında benim gibi düşünüyorsun, biliyorum. Sadece minnet duyuyorsun. Seni o arabadan çıkardığım için. Oysa benim tek amacım yardım etmek değildi. O dağ başında yapayalnız kalmaktan ölümüne korkmuştum. Seni o kulübeye taşımamı sağlayan da o korkuydu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Ficción GeneralAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...