Sağır Reşit salona kral gibi girdi. Uzun boylu, iri yapılı bir adamdı. Gençlik günlerinde yaptığı boks maçları sayesinde edindiği kasları artık sarkmaya yüz tutmuştu ancak şimdi bile bir adamın hakkından tek başına gelebilecek kadar güçlüydü.
Muktedir İncisoy yer göstermeden hemen önce kapının hemen dibinde saygıyla dikilen iki korumasına korkuyla bakarken Nilgün misafirperver bir edayla elini uzattı adama. Ancak Sağır Reşit geniş bedenini koltuğa yerleştirirken iğrenerek bakmakla yetinmişti.
"Eee Muktedir... Hiç ortalıklarda görünmüyorsun?"
"Reşit Bey, aslında ben..." diyebildi sadece Muktedir. Sağır Reşit'in donuk bakışlarındaki tehditkar ifadeyi görünce irkilmiş, sesi soluğu kesilmişti. Adam yarım ağız küçümseme dolu bir gülüşle bakıp gözlerini harap haldeki mobilyalarda gezdirmeye başlayınca rahat bir nefes alabildi ancak.
"Demek..." diye mırıldandı Sağır Reşit. "Kala kala bir tek bu virane kaldı elinde ha?" Sorusuna karşılık beklemiyordu ki devam etti adam. "Konforlu evini bırakıp o salaş apartman dairesine kapandığında senin gibi keyfine düşkün biri için hayli ağır olduğunu düşünmüştüm ama..." Gevrek gevrek gülerken bakışları Muktedir'e takıldı. "Ama burası..? Fare deliğinden bile beter..."
"Reşit Bey..." diye kekeledi Muktedir. "Söylediklerinizden..."
Sağır Reşit elini boş ver dercesine sallarken arkasına yaslandı. İri cüssesinin ağırlığı altında eski koltuk inlemeye benzer bir sesle gıcırdadı. Nilgün irkilince kıkır kıkır güldü adam. "Ah Muktedir ah... Kim derdi ki senin gibi bir adam bu hallere de düşecekti? Keşke kılpayı kurtulduğun o gün kaçmayıp Güneyler'in adamına sığınsaydın? Oğlunu verir kurtulurdun. Böylece bu kadar düşmek zorunda da kalmazdın, değil mi?"
Muktedir hayret ve korkuyla iç çekerken donmuştu adeta. "Siz nerden..?"
"Nerden mi biliyorum?" diye atıldı Sağır Reşit. Dudağı hayal kırıklığı ile bükülürken başını esefle iki yana sallıyordu adam. "Belli ki başından beri beni hafife almışsın Muktedir. Bak şimdi kırıldım işte..." Söylediklerinin aksine sesi pek neşeli geliyordu. "Adamlarım sürekli peşindeydi. Senin kadar akıllı bir adam nasıl oldu da fark etmedi? Hayret..."
"Ne zamandır..?" diye sordu Muktedir. Korkusunu belli etmemek için harcadığı çabadan ötürü ter içinde kalmıştı.
Sağır Reşit keyifli bir kahkaha attı. "Ne zamandır..?" Koltuğu yeniden inleterek yerinden doğrulduğunda sesi kırık cam gibi keskindi. "Mütevazi kumarhaneme teşrif ettiğin ilk günden beri aptal..."
Nilgün küçük bir hayret çığlığı attı. "Nasıl yani..?" diye sordu. "Sen kocamı mı gözetliyordun?"
Sağır Reşit lafının bölünmesinden hayli rahatsız olmasına rağmen kadına bakmamıştı. Ancak üzerine dikilen ölümcül bakışların ne anlama geldiğini çabucak anlayan Muktedir dönüp karısına sessiz bir uyarı gönderdi.
"Şu anda neden öfkeli olduğunuzu anlayabiliyorum Reşit Bey." dedi Muktedir yatıştırıcı olmasına gayret ettiği bir sesle. "Borcumu bir süredir ödeyemediğim için... Ama bilmelisiniz ki sizden kaçmak gibi bir niyetim yoktu. Sadece şu sıralar biraz sıkışık olduğumdan... Yoksa kesinlikle..."
"Biraz..?" diyebildi Sağır Reşit. Ağız dolusu gülerek 'ne diyor bu adam' bakışıyla korumalarına döndüğünde iki adam sessizce sırıtmakla yetindi. "Biraz diyor ya..? Bu adam..."
"Reşit Bey inanın ki..."
Sağır Reşit eğlencesinin yarıda kesilmesine tahammül edecek bir adam değildi. "Kes be adam." diye hırladı. "Biraz sıkışıkmış da... Ödeyecekmiş de...Yiyecek bir lokma ekmeğin bile kalmamış, sen hala burnunun dikine gitmeye devam ediyorsun. Başını eğip merhamet dileneceğine utanmadan bir de o küçücük aklınla garip garip oyunlar oynamaya kalkıyorsun? Kimi kandırdığını sanıyorsun sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Narrativa generaleAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...