-Sessizce takip edenlere ithaf edilmiştir-
Neva bir türlü ağzını açmaya yanaşmayan oğlunun minik çenesini sevgiyle gıdıkladı. "Herkese gösteriyorsun ama sıra bana gelince yok, öyle mi?" Emir karşılık olarak homurdandı. Yemi yutturamayacağını anlamıştı genç kadın. Kıkır kıkır gülmeye başladı. "Pekala... Ben de acıkmanı beklerim."
Emir yine homurdandı. Ama bu sefer ince kaşları hafifçe çatılmıştı. "Ne dediğinizi anladı sanki." diye fısıldadı muzip bir ses.
Yüreği ağzına gelerek döndü genç kadın. Yazgül taşıdığı birkaç zarf ve üç küçük paketle hemen arkasında durmuş sırıtıyordu. Elini çırpınan kalbinin üstüne koyarken "Ödümü kopardın." diyebildi Neva
"Kapıyı tıklattım ama sanırım duymadınız."
Genç kızın dolu ellerine şüpheli bir bakış attı Neva. Arkasından da hiçbir şey olmamış gibi yazı için kullandığı küçük masaya doğru gidişini izledi. "Sündüz'den bahsettim diye böyle yaptığını biliyorum." dedi genç kadın kül yutmayan bir sesle.
Yazgül sıkıntıyla ofladı. Bu saatten sonra inkar etmenin bir anlamı olmayacaktı. Ani bir kararla, aynı hanımı gibi açık olmaya karar verip "Ben de..." dedi. "Bütün bu telaş arasında o kızı nasıl hatırlayabiliyorsunuz, onu anlayamıyorum."
"Şey... O halini unutmak biraz..."
"Allah aşkına Neva Hanım." diye atıldı Yazgül."Siz boş verin onu. Babası zaten başında... Enis Bey tüm masraflarını karşılıyor. Ziyaretten de vazgeçmiş falan değilim. Sadece şu olanları hayırlısıyla bir atlatalım istiyorum o kadar." Gelen kutulardan mavi ince şeritlerle süslenmiş olanı kaldırıp genç kadına gösterdi birden. "Bu diğerlerinden daha küçük sanki..." dedi inatçı bir tavırla. Sesinden konuyu kapatmak istediği anlaşılıyordu. "İçinde ne olduğunu çok merak ediyorum."
Neva kıs kıs gülmekle yetindi. Diş çıkarma savaşının ikinci gününde gelmeye başlamıştı hediyeler. Genç kadın şaşırmıştı ama oğlu rahatlayana kadar ne gönderildiğine bakmayı da düşünmemişti. Sonrasında Senem'le birlikte paketleri açmaya koyulmuşlardı. İlk oyuncak ve eşya yığını yükseldiğinde Demir de merakla katılmıştı ikiliye.
Bir türlü geçmek bilmeyen sıkıntılı saatlerde gözünü bile kırpmadan yanında duran Demir'e gerçekten de müteşekkirdi genç kadın. Hem de yaralı omzuna rağmen... Ancak bu durum kendisinden habersiz iş çevirmesini affettirmiyordu. Hıncını bir şekilde çıkarmak istiyordu. Ama konuyu açarsa saçma sapan bir tartışma başlar diye de çekiniyordu. Kavgadan korktuğu için değil. Sadece herkes zaten çok yorgundu. Yoksa başka bir zaman olsa rahatça hır gür çıkarabilirdi.
Belki de sırf bu yüzden Senem "Hediye almak güzel ama bunun teşekkür yazma kısmı da var." dediğinde bakışları bir anda suçlu adamı bulmuş ve hiç yoktan iyidir düşüncesiyle kartları olduğu gibi eline vermişti. Demir'in kartları elinde bomba varmış gibi tuttuğu anı hatırlayınca sırıttı. O sırada son paketi de açmış, içinden çıkan gümüş diş perisini merakla evirip çeviriyordu. "Bununla birlikte sanırım on tane filan perimiz oldu." diye mırıldandı kendi kendine. Sonra da kartları gülmeye başlayan Yazgül'ün eline tutuşturup aşırı ciddi bir havada talimatını verdi. "Ne yapacağını biliyorsun."
Elinde kartlarla ayaklarını sürüyerek kapıya doğru giden genç kız üstüne bir de abartılı bir nefes verince dayanamayıp güldü Neva. Demir'in her seferinde söylendiğine adı gibi emindi. Ama Yazgül'den öğrendiği kadarıyla karısının verdiği işi azimle yapmaya çalışıyordu. Şu anda da, kahvaltıdan hemen sonra oğluyla iki dakikacık bile oynayamadan kışkışlandığı çalışma odasında ter döküyor olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Narrativa generaleAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...