Neva isminin altına imza atarken "Kusura bakmayın Vefa Bey..." diyordu. "Keşke daha fazla şey söyleyebilmiş olsaydım ama korkarım hatırladığım her şey bu kadar."
"Sorun değil Neva Hanım..." dedi genç adam. "Başınızdan geçenler göz önüne alındığında bu kadarını hatırlamanız bile iyi..." Kağıdı şeffaf dosyanın içine koyup yardımcısına uzattı. Sonra da ifade süresince sessiz bir şekilde karısının yanında oturan Demir'e döndü. Genç adam çayından yudumlarken düşünceli görünüyordu.
"Eklemek istediğiniz bir şey yoksa..." dedi Vefa önünde karışık halde bulunan evraklarını toparlarken. "Burada bitirebiliriz."
Sıkı bir duşun hayaliyle yerinden doğrulmak üzereyken "Sizce bu ifadeler işe yarayacak mı?" diye sordu aniden Demir. Hemen karşısında oturan Vefa evrak çantasını kapatıp iç çekerek arkasına yaslandı. Yanında gelen memur da Demir'in sorusuyla irkilerek ara verdiği toplanma işine geri dönmüştü.
Bakışları sorusunun karşılığı ordaymış gibi bardağına takılı kalan Demir "Ee..." dedi. "Ne diyorsunuz..?"
Israrlı ses tonu karşısında farkında olmadan irkilmişti Vefa. "Tam olarak anlamadım..." dedi zaman kazanmaya çalışarak. Sonuçta buraya soru sormaya gelmişti, sorgulanmaya değil...
"İfadelerimiz diyorum... Sizce yeterli olacak mı? İncisoy'ları ait olduları yere göndermek için yani..."
Vefa onaylamak için ağzını açmıştı ki Demir ciddi bir ifadeyle sertleşen yüzünü kaldırınca duraksadı. İki genç adam kısa bir süre sessizce bakıştı.
"Soruşturma hala devam ediyor." dedi dikkatli bir tavırla Vefa. "Amirim de babanızla sürekli temas halinde... Eminim bu konuda benden çok daha iyi..."
Demir hiç beklenmedik bir şekilde yarım ağız sırıtınca şaşkınlıkla durakladı.
"Vefa Bey..." diye mırıldandı genç adam sevimli bir gülüşle. "Babam bana her baktığında omuzumdaki sargıyı görüyor... Koskoca bir adam olarak utanarak itiraf ediyorum ki her ne kadar tersini söylese de onun gözünde şu anda ben hala küçük bir çocuğum. Ve aynı zamanda da yaralı..."
"Yani..?" dedi Vefa merakla.
"Yani... Demek istediğim, babam her ne kadar iyimser görünüyorsa da aklından geçenleri tam anlamıyla söylediğini düşünmüyorum... Hayır, aslında olanları olduğu gibi anlatmadığını gayet iyi biliyorum diyelim."
Vefa kısa bir an sessiz kaldı. Sonra da dürüstçe sordu. "Peki, benden öğrenmek istediğiniz nedir?"
"Sadece tek bir şey..." dedi Demir. "Bu zamana kadarki deneyimlerinize göre aldığınız ifadeler kesin bir sonuç için yeterli olacak mı?"
Bir soruşturma esnasında kişisel düşüncelerini ulu orta konuşmaktan pek hoşlanmazdı Vefa. Ancak karşısındaki adam da basit bir açıklamayla rahatlayacak ya da geri adım atacak birine pek benzemiyordu. "Sanırım geçerli bir delil olur mu diye soruyorsunuz?" dedi Vefa dikkatli bir tavırla. Demir başıyla onaylayınca derin bir nefes aldı. Tam da şu anda dürüst davranmakla kaybedeceği bir şey olacağını sanmıyordu. "Hem sizin hem de Reşit Uncu'nun ifadesi kesin ama... Benim düşünceme göre..."
Tereddütle nasıl devam edeceğini bilemiyormuş gibi durunca "Ama..." diye devam etti Demir. "Kimse onları bire bir ateş ederken görmedi. Hatta ateş etmeyi bırak ne bahçede, ne evin içinde, ne de etrafında görüldüler..."
"Doğru..." dedi Vefa. Elinde değildi ama açık yarasına basılmış gibi yüzü adeta acıyla karıştı birden. "Maalesef her ne kadar olay yerine çok hızlı girmeyi başardıysak da hiç bir iz bırakmadan ortadan kaybolmayı çok iyi becerdiler. Tabi bu bir bahane değil ama..."
![](https://img.wattpad.com/cover/118678257-288-k246099.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
General FictionAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...