-Ayse Gulsen'e ithaf edilmiştir-
"Sence uygun olur mu?" diye sordu Kemal.
Kısa süreli talihsiz bir macera olarak tasvir ettiği ortak geçmişlerine rağmen sırf Neva'nın hatırı için Gülperi ile bir araya gelmeyi göze almıştı yaşlı adam. Hem de canını yakacağını bile bile. Ancak tüm tahminlerinin aksine, tam da şu anda oturup dertleştiklerine inanamıyordu. Kendisiyle hiçbir şekilde görüşmeyen ve aramalarına burun kıvıran bu inatçı kadın sanki kırk yıldır sıkı dostlarmış gibi davranıyor, sorunlarına ortak olmaya çalışıyordu. Melike elbette ki önemli bir nedendi. Ama konuşmalarının hep soğuk bir resmiyet havasında, arada bir de iğneleyici birkaç cümle ile geçeceğine o kadar emindi ki...
"Olmak zorunda..." dedi Gülperi. "Sonuçta gereğinden fazla bekletilecek bir mesele değil."
Kemal derin bir nefes alıp arkasına yaslanırken sıkıntıyla mırıldandı. "Şu kadının yaptığına inanamıyorum. Sırf bencilliğini doyurabilmek için yasta olan birini incitmek zorunda kalıyorum."
"Melike gayet aklı başında bir çocuk.." dedi bir anne gururuyla Gülperi. "Meseleye bu açıdan bakacağını düşünmüyorum."
"Biliyorum ama yine de... Babasını daha dün toprağa verdi. Bugün bıraktığı mirasla ilgili karar vermesini istiyoruz. Hem de niye..? Açgözlü bir sırtlan daha fazla ulumasın diye. Lanet olsun..."
Gülperi kısacık bir süre öylece söylenen adama baktı. Sonra da hafifçe gülümsedi. "O kızı çok seviyorsun, değil mi?"
Kemal kimi kastettiğini sormadı bile. "Evet." dedi dürüstçe. Herkesin bildiği şeyi Gülperi'den saklayacak hali yoktu. Neva çöl kuraklığında geçen bir ömürden sonra tesadüfen bulduğu vaha gibiydi. Onun için ve onu korumak için her şeyi yapabilirdi. Bu başka bir genç kadının yaralarını kanatsa dahi vazgeçmeyi düşünmüyordu.
Yaşlı kadın aldığı kısa karşılığa rağmen Kemal'in tam olarak ne hissettiğini biliyormuş gibi baktı bir süre. Arkasından da adamın elindeki boş fincanı almak için uzanırken anlayışla gülümsedi. "Melike için endişelenmene gerek yok. Bu eve geri dönmek istediğinde başta ben de karşı çıkmıştım ama... Açıkçası beklediğimden çok daha iyiydi. Babasının hastalığını uzun zamandır biliyordu. Kendisini kayba bir şekilde hazırlamış... Sadece..."
Gülperi ne söyleyeceğini bilemiyormuş gibi duraklayınca "Sadece bu kadar ani ve şiddetli bir şekilde olacağını tahmin edememiştir..." diye tamamladı Kemal. "Yine de ne kadar hazır olsa da... Ah, lanet olsun... İncisoy'lar neye dokunsa mahvediyor. Zehirli bir atık gibi..."
"Şirketi geri alana kadar..." dedi Gülperi kendinden emin bir tavırla. "Ondan sonra ..." Kemal'in bir anda karışan yüzüne takılınca durdu. Arkasından da ani bir merakla öne eğilip sordu. "Sence devam edecek mi?"
"Demir gerçekler ortaya döküldüğünde o kadının insan içine çıkacak yüzü olmayacağına güveniyor. Ama ben onun kadar iyimser olamıyorum."
" İyi de daha başka ne isteyebilir ki..?"
Kemal eski handa, tozun toprağın içinde dimdik durup arsız isteklerini bir bir sıralayan kadını aklına getirdiğinde inlememek için zor dayandı. "Nilgün parayı her zaman sevmiştir. Ama gerçekte sürekli peşinde koşturduğu tek bir tutkusu var. Güç... Kocasının yaptıklarına rağmen bu kadar utanmaz olabiliyorsa sonrasında ne yapar... Bilemiyorum." Derin bir nefes alıp arkasına yaslanırken usulca mırıldandı. "İşin içinde Neva olmasaydı ona bu terbiyesizliğinin bedelini ödetmeyi çok iyi bilirdim ama..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
General FictionAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...