Fırından yeni çıkmış taze simidin nefis kokusunu alan Vefa başını elindeki rapordan kaldırdığında gün ağarmak üzereydi. Samir sırıtarak beyaz bir poşeti tam da okuduğu kağıdın üzerine bırakırken "Temiz tabak bulamadım." diyordu.
Vefa karşılık vermeden önce hevesle guruldayan midesine çabucak iri bir lokma gönderdi. Akıl edip "Sağol..." dediğinde elinde simidin yarısı kalmıştı.
"Çayı bekleseydin bari..." diye söylendi Samir.
"Vakit kalmadı." dedi Vefa saatine bakarak. "Amirim bir saat içinde toplanmamızı istedi." Birkaç masa ilerde başka bir beyaz poşetin başına çökmüş kalabalığı fark edince doğruldu yerinden. "Bulduklarını toparla... Sen de geliyorsun."
Samir tamam anlamında başını salladı. "Raporum hemen hemen hazır. Beş kopya yeterli mi yoksa..?"
"Şimdilik yeterli..." dedi Vefa takdirle bakarak. "Var mı çocuklardan bir haber..?"
"En son kaldığımız yerdeyiz." diye mırıldandı Samir. Vefa oflayınca "Dert etme..." dedi hemen. "Sonuçta adamın nereye gitmek istediği belli oldu. Ekipler de uyarıldı."
"Tabi eğer amacı Şile'ye gitmekse..."
Samir merakla baktı. "Farklı bir fikrin var anlaşılan..."
"Sabahın köründe mi?" diye söylendi Vefa yorgun bir sesle. "Doğru dürüst düşünemiyorum ki... Gerçi hedefi Şile'yse de sorun... Koskoca ormanlık bir bölgeden bahsediyoruz... Eğer bilerek o yola girmişse kafasında tasarladığı bir planı var demektir. Bu durumda gizlenmek için uygun bir yer de hazırlamıştır. Kısa zamanda yeni bir ipucu bulamazsak o adam rahatça elimizden kaçabilir."
"Ya da bir hata daha yapar ve kıskıvrak yakalanır." dedi Samir. "Biraz daha olumlu düşünmelisin bence. Kan şekerin filan düşmüş olmasın."
Vefa Samir'in bariz bir endişeyle karışan yüzüne bakınca ister istemez sırıttı. "Bu halinle aynı anneme benziyorsun."
"Hey... Burda ciddi bir meseleden bahsediyoruz." diye babalandı Samir. Ancak o da dayanamayıp gülmeye başlamıştı.
"Olay yerinde aramayı daha düzgün yapabilmiş olsaydık..." dedi Vefa sıkıntıyla nefes verirken. "Şimdi Muktedir'le karşılıklı oturmuş simidimizi çiğniyor olurduk. O kadar adamın arasından neredeyse elini kolunu sallayarak çıktı. Eminim hala gülüyordur halimize... Karısı ve oğluna da böbürlendiğine bakılırsa..."
Samir kıkır kıkır gülmeye başlayınca merakla döndü Vefa. "Senin kan şekerin gerçekten de düşmüş olmalı..." diye fısıldadı adam neşeyle. "Şu anda aynen dedikoducu yaşlı teyzeler gibi görünüyorsun haberin olsun."
Sıkıntıyla homurdanan Vefa ters ters bakmak dışında bir tepki vermedi nedense. Samir "Yalan mı..? derken elinde çay tepsisiyle esneyerek yaklaşan adamı görüp elini sallamıştı.
"Basın toplantısı ne zaman yapılacak?" diye sordu genç adam tepsiye uzanırken. Bir an önce konuyu değiştirmezse her zaman kendinden emin görünen arkadaşı depresyona girecek gibi duruyordu. Vefa tek kaşı havada bakınca iç geçirdi. "Muhabirler kapıyı kırmak üzere de..." dedi üstünde buharı tüten bardağı uzatırken. Karıştırmadan önce içine fazladan bir kesme şeker atmıştı.
Binaya geldiği ilk dakikada kapının önündeki karmaşaya kendi gözleriyle şahit olan Vefa derin bir nefes verdi. "Onbir buçuk gibi diye planlandı. Tabi eğer bu arada yeni bir gelişme olmazsa..." Çayından kocaman bir yudum alırken yorgun bakışları odayı tarıyordu. Biraz ilerde yemekle meşgul olan Nejat'la göz göze geldiğinde eliyle çağırdı. "Gerçi bir an önce bir şeyler söylenmesi gerekiyor. Yoksa işler iyice çığırından çıkacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
General FictionAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...