Neva ne kulübe hızlıca toparlanırken ne de zaten bir iki parça olan eşyasını sırt çantasına adeta tıkarken tek kelime etmedi. Hemen yanına giymesi için bırakılan beyaz tuluma bakmadı bile. O adamın vereceği bir şeyi giymektense donarak ölürdü, daha iyi...
Rüyada gibiydi. Hayır, bir kabusta... Ne yana dönse bir duvara çarpıyor, ne düşünse aklında dağılıveriyordu.
Sadece Demir dev gibi başında dikilip "Bırak o çantayı... Bunu taşıyacak kadar lüks bir yolculuk olmayacak.''diye buyurduğunda akıllıca bir laf edebildi. "Ben taşıyacağım.''
Genç adamın kaşları daha da çatıldı. Neva çantayı sırtlayıp kapıya yöneldiğinde başka bir şeyler daha emredecek gibi önüne geçti bu sefer. Neyse ki Semih araya girerek onu genç kadından uzaklaştırdı. Zeki adam...
Cinayet işleyebilecek bir hale geldiğini, sabrının sınırlarını çoktan aştığını anlamış mıydı yoksa? Bu kadar kalın kafalı bir adam böyle ince düşünceli bir arkadaşı nasıl edinmişti acaba? Belki de arkadaşı filan değil de o pek övündüğü, şerefini kurtarmak için kendini feda edeceği ailesine çalışıyordu adam. Kimbilir?
Ne yokuş aşağı dizine kadar gelen karın içinde güçlükle ilerlerken ne de kayıp düştüğünde ki neredeyse her tarafını bereleyecek kadar çok düşmüştü, kimsenin yardımını istemedi. Sessizce uzanan ellere ne baktı ne de tek laf etti. Canı yandığında bile...
Hayatının belki de en önemli anlarını yaşadığı, hem çok mutlu olup hem de aynı derecede aşağılandığı kulübeye bir kez bile dönüp bakmamıştı. Bakmak istememişti. Dayanamayıp ağlayacağından ve Demir'in alaylarına maruz kalacağından ölesiye korkmuştu çünkü.
Karmakarışık düşünceler beynini oyarak dönüp dururken titreten soğuğu da hissetmedi. Var gücüyle bu kabustan uyanmak için dua etmeye çalışırken, bir yandan da kirpiklerinin kenarına kadar gelen gözyaşlarına hakim olmaya çalışıyordu.
Bu yüzden ıssız bir yola çıktıklarını çok geç fark edebildi. Mükemmel hatlara sahip genç bir kadın koşarak Demir'e sarıldığında ve cıvıl cıvıl konuşmaya başladığında görmeyen gözlerle baktı sadece. Yüzündeki boş, donuk ifade kadın kendisine çekingen bir geçmiş olsun dilediğinde de değişmedi.
Demir onu boş bir çuval gibi kaldırıp bekleyen minibüse bindirdiğinde de tepkisizdi. Yol boyunca başını cama yaslayıp karla kaplı manzarayı seyretti durdu. En başta kimin verdiğini hatırlamadığı kar gözlüğünü çıkarmak aklına bile gelmemişti.
Onları uçağa bindiklerinde habersizce çekip alan alan Demir oldu. Sonra da biraz önce hasretle kucakladığı anne babasına doğru itti genç kadını.
Uzaydan gelmiş garip bir mahlukatmış gibi incelendi bir süre. Karşılıklı sessizce bakıştılar. Ne dememi bekliyorlar ki diye ilk defa düzgün bir şekilde düşünebildi Neva. "Bana böyle lağımdan çıkmış bir fareymişim gibi tiksinerek bakarken...''
Demir iç çekerek genç kadını kolundan sürükledi ve "Otur.''diye emretti. Neva cam kenarına çökerek başını yumuşak koltuğa dayadı ve gözlerini kapattı. Hiçbir şey görmek veya duymak istemiyordu. Tek bir arzusu vardı şimdi.
Sonsuza kadar uyumak...
&&&
Semanur Güney, mutluluktan ışıl ışıl parlıyordu. Biricik oğlunun sağ salim yanı başında olmasından o kadar mesuttu ki, Neva Hürcan denen o içten pazarlıklı yaratığa haddini bildirmek bile istememişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/118678257-288-k246099.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Ficción GeneralAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...