"Bu sefer ne istiyormuş?"
"Bilmiyorum." dedi düşünceli bir sesle Arif. Gayet kızgın olan yaşlı avukatla konuştuktan sonra Hayati ile temasa geçmiş, bir iki cümleyle durum değerlendirmesi yapmışlardı. Şimdi ise kulaklığını kapatmış, çıtını çıkarmadan sürüyordu. Melike'nin beklentiyle baktığını fark edince "Kemal Bey'in de pek bir fikri yok." diye devam etti. "Henüz Neva ile konuşma fırsatı olmamış. Ama Nilgün İncisoy'un yüksek perdeden söylediklerini düşününce kadının yeniden Neva'ya yapışmaya çalıştığını tahmin ediyor."
Genç kız kaşları çatık bir vaziyette bir süre düşündü. Bu sırada Arif'in aynadan inceleyen kısa bakışını fark etmemişti. "İyi de şirketi zaten aldı." Başını kaldırdığında bakışları aynadan Arif'le çakıştı. "İllaki bir fikrin vardır."
"Yok." dedi Arif. Arkasından da "Belki..." diye düzeltti.
"Yani?"
"İncisoy'lar hakkında çok şey biliyor sayılmam ama doyumsuz olduklarını söyleyebilirim. Para söz konusu olduğunda sürekli açlar." Kısa bir sessizliğin ardından tam zamanı olduğuna karar verip devam etti. "Demir'in fikrini bu yüzden çok tutmamıştık. Hatta sırf bunun için sana engel olmaya da çalıştık ama... Sorunun çözüleceğinden emindin."
"Devir konusunda kendime göre sebeplerim de vardı biliyorsun. Bu bir yana Kemal Bey de fikre sıcak bakmıştı. Sonuçta onları herkesten daha iyi tanıyor, değil mi?"
"O sadece zaman kazanmanın peşindeydi sanırım. Kararını verirken olasılıkları da düşünmüş olmalı. Ama eminim o bile bu kadarını tahmin etmemiştir. En azından bu kadar çabuk olmasını..."
"Neva nasıl acaba?" diye birden mırıldandı Melike. "Hem niye onu kabul etmiş ki? Ben olsam..." Bir anda yerinden doğrulup karşıdan gelen taksiye baktı. Arif de dikkat kesilmişti.
"Bu..?"
"Evet." dedi hemen genç adam. Öfkeden dişlerini sıktığı için sesi biraz garip çıkmıştı.
"Emin misin?"
"Evet. Kadını gördüm."
Melike geriye yaslanıp derin bir nefes verdi. Hayati'nin planına uyup arkaya geçtiği için bir kez daha pişman olmuştu. Arif'in sadece başının arkasını görebiliyordu. Arada bir de aynadan bakışları buluşuyordu o kadar. Şimdi önde, hemen yanında oturup ne düşündüğünü yüzünden okumaya can atıyordu.
Sessizce, kayar gibi giden otomobilin içinde bunaldığını hissetti. Derin bir nefes daha verirken biraz taze hava almak için camın kilidine uzandı. O sırada da bakışları yanında duran küçük sırt çantasına takıldı. Çok düşünmedi.
"Arif."
"Efendim."
"Taksinin önünü kes."
Saniye sektirmeden hızlı bir manevrayla güçlü aracı döndürüp ters istikamete sokana kadar çıtını bile çıkarmadı Arif. Arkasından da bakışlarını yoldan ayırmadan "Niye?" diye sordu.
Böyle bir şeyi beklemeyen Melike nefes nefese kalmıştı. Bu yüzden karşılık vermeden önce soluğunu düzene sokmak için uğraştı. Arif'in bekleyen bakışlarıyla karşılaşınca da "Bir fikrim var." dedi. Genç adam başını sallayıp gaza bastı. Şaşırmıştı genç kız. En azından nedir gibilerinden bir soru bekliyordu. Sonra tek bir sözle, soru dahi sormadan aracı çevirdiği aklına gelince 'Niye şimdi şaşırdım ki?' diye söylendi içinden.
Göz açıp kapayıncaya kadar taksiye yetiştiklerinde hala bir soru gelmemişti. Ama Melike yapmak istediği şeyden emin olmak istiyordu. "Gerekmedikçe hiç konuşma. Çantamı istediğimde de sadece içindeki zarflardan birini ver." Karşılık yine bir baş sallama olarak geldi. Ancak bu sefer sanki sırıtmıştı genç adam. "Güneş gözlüğünü de tak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Ficção GeralAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...