Bölüm 60

6.2K 323 23
                                    


Demir huzursuzca kıpırdandı. Bir şeyler yolunda gitmiyor gibiydi. Karısının hüzünle koyulaşan bakışları yaralı omzuna takılmadan çok kısa bir süre önce bir şey olmuştu... Neva birden anlaşılmaz bir öfkeyle patlamış sonra da nedense garip bir şekilde durulmuştu.

Sorun öfkelenmesi değildi. Çünkü ne tepki gösterirse göstersin sonuna kadar haklıydı genç kadın. Kolay bir hayat yaşamamıştı. Daha küçük bir çocukken başına gelenler yetişkin bir insanın bile kolayca üstesinden gelebileceği şeyler değildi. Bu yetmezmiş gibi giderek daha da çekilmez bir hale gelmişti. Ve tam kurtulduğunda ise eskisinden daha güçlü bir kapana kısılıp kalmıştı. O kapanı İncisoy'lar kurmuş olabilirdi ama düşüncesiz bir şekilde mühürleyen kişinin kendisi olduğunu çok iyi biliyordu. Buna rağmen yine de iyi dayanmıştı Neva. Bir şekilde baş etmeyi öğrenmişti.

Son yaşananlar ise başlı başına bir felaketti. Her ne kadar önemsizmiş gibi davransa da ölümden kıl payı bir farkla kurtulduklarının bilincindeydi. Neva her zamanki gibi duygularını içine atmış ve gerçekte ne düşündüğünü pek belli etmeden anlık çözümlere odaklanmıştı. Ne bağırıp çağırmış, ne ağlamış ne de isyan etmişti. Ne kadar büyük bir sıkıntı içinde olduğu gözlerinden rahatça anlaşılmasına rağmen sabırla sessiz kalmıştı. Sakince gelip geçmesini beklemişti. Neva'nın yaşadığı tüm zorluklardan sonra kazandığı bir yöntemdi bu. Savunmaya çekilmek, olabildiğince en az hasarla kurtulmak için düşünmeden tepki vermemek... Bu kadar genç yaşta birinin böylesine bir tecrübeyi edinmek zorunda kalması hala içini yakıyordu. Savunması o kadar güçlüydü ki kim olursa olsun girmesine de izin vermiyordu.

Ona en fazla yaklaşabildiği an kulübeye sığındıkları zamandı. Ne hissettiyse okumuştu o tapılası gözlerinden. Ve seviştiklerinde sanki ruhuna dokunmuştu. Tüm kötü duygulardan arındırılmış rengarenk bir çiçek bahçesi... Öyle canlı, öyle neşeli ve öyle saftı ki... O zamana kadar içinde yaşadığı dünyanın ne kadar renksiz ve donuk olduğunu anlayıp sarsılmıştı genç adam. Ona dokunduğu an adeta kırılmaz bir mühürle büyülenmişti... Ve ne kadar değerli bir şey bulduğunu anlayamadan da bir anda dışarıda kalmıştı. Şikayet etmeye hakkı olmadığını çok iyi biliyordu. Her şeyi kendi eliyle yıktığını da...

Derin bir nefes alıp karşısında sessizce oturmaya devam eden Neva'ya baktı. Biraz önce öfkeyle patladığında ilk başta nihayet sağlıklı bir tepki veriyor diye düşünüp rahatlamıştı Demir. Hatta belki de sıkıntılarına ortak olabilirim ya da gerçekte ne hissettiğini öğrenebilirim diye umut da etmişti. Ancak hemen ardından genç kadın bahanelerini sıralamaya başlayınca durumu yanlış değerlendirdiğini fark etmişti birden. Özellikle de bakışları dalgınlaşan gözlerine kaydığında... O gözler sırla gölgelenmişti. Belli belirsiz parıldayan hüznün dışında tamamen ifadesizdi... İşte sorun tam da buradaydı.

Konuştuklarını teker teker geçirdi aklından. Neva odaya girip de kendisini yakaladığı dakikadan itibaren söylenen her kelimeyi... Ancak farkı neyin yarattığını çıkaramadı. Çok önemli hatta hayati bir ayrıntıyı atladığını anında alarma geçen tüm hücrelerinde hissedebiliyordu.

Ne olduğunu sormak, aralarında büyüyen bu belirsizliği yok etmek için dayanılmaz bir isteği vardı. Ama Neva'nın adeta büyülü bir ışıkla harelenen bakışlarını görünce ağzından neredeyse dökülmek üzere olan kelimelere geçit vermedi. Veremedi...

Zamanı değildi... Zamanı olmadığını hissediyordu. Ondan önce çözmeleri gereken dağ gibi yığılmış sorunlar vardı. Aslında onlar da önemli değildi. Sırası geldiğinde hepsiyle başa çıkabilecek cesarete ve isteğe sahipti. Tek bir şey hariç... Neva ve Emir... Onların yokluğuna dayanamazdı...

Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin