Uyumamak için müthiş çaba harcayan oğlunun güzel yüzüne dalgın bir tebessümle bakıyordu Neva. "Gerçek hislerim öyle mi?" diye mırıldandı. Emir'in neredeyse kapanmak üzere olan gözleri annesinin sesini duyduğu an açıldı. Var gücüyle yeniden meme başına asılması genç kadını ister istemez güldürmüştü.
Kısa bir süre daha emdikten sonra nihayet dayanamayıp uykuya geçtiğinde Neva oğlunu dikkatli hareketlerle beşiğine yatırıp üstünü örttü. Yemek için hazırlanması gerekiyordu ancak biraz önce Demir'le yaptığı o tuhaf konuşma aklını o kadar karıştırmıştı ki parmağını bile kıpırdatmak istemiyordu. Beşiğin yanındaki sandalyeye çökercesine oturdu ve korkuyla karışık bir hayranlıkla oğlunu seyretmeye başladı.
Emir tehlikedeyken başka hiçbir şey düşünmek istemiyordu. O tamamen güvende olana kadar her şey beklemek zorundaydı. Hastanede Tarcan'ı gördüğü an o zamana kadar kafasında hayal meyal dolanan şüphelerin kesin bir gerçekliğe döndüğünü unutmamalıydı. İncisoy'lar en başta belki de gerçekten korkmuş ve geri adım atmışlardı. Kazadan sonra yaratmayı başardıkları sevgi dolu aile imajını korumak istemiş bile olabilirlerdi. Ama Neva onlarla uzun yıllar aynı çatı altında yaşamış biri olarak son demeçlerinden sonra bile aslında tam olarak rahatlayamamıştı.
Günlerini bir şekilde tekrar hayatına gireceklerinden korkarak geçirmişti. Muktedir İncisoy büyük zafer kazandığını düşündüğü bir anda o şekilde yenilgiye uğratılmasını hazmedecek bir adam değildi. Hele de büyük zorluklarla açtığı kazanç kapısından eli boş döndüğü düşünülecek olursa... Sırf bu yüzden hamile olduğunu öğrendiği gün yalnız hayatını taçlandıracak bu mucizeye doğru dürüst sevinememişti bile. Kemal Bey yanında olmasaydı nasıl dayanacağını hayal dahi edemiyordu. Yaşlı adam arkadaşın olmak istiyorum derken bu konuda ne kadar samimi olduğunu defalarca ispatlamıştı. Eğer o çay bahçesinde Demir'e yakalanmamış olsaydı her şey yolunda bile gidebilirdi.
Ama yakalanmıştı ve hayatı bir anda tepetaklak olmuştu işte... Ve en büyük kabusu da gerçeğe dönmüştü.
Tam şüphelendiği gibi İncisoy'lar yeniden atağa geçmişti. Görüntüde geri çekilmişler ama aslında peşinden hiç ayrılmamışlardı. Sündüz'ü acımasızca kullanmaları bunun ispatı değil miydi? Gerçekte olmayan bir servetin kokusu onları çok heyecanlandırmış olmalıydı. Ya da belki de boşanma işi bir türlü gerçekleşmediği için umutlarını kaybetmemiş, pusuda beklemişlerdi.
Sonra da Emir gelmişti. Haberi aldığı an Muktedir İncisoy'un ağzının suyunun aktığını tahmin edebiliyordu. O zamana kadar hedef kendisiyken bir anda planları değişmiş ve Tarcan hastanede boy göstermişti.
Güney'lerin kapısı onların suratına çarparak kapanmış olabilirdi ama Emir'in gelişiyle hırsları alev almış olmalıydı. Hele de bebeğin nasıl mutlulukla karşılandığı gün gibi ortadayken... Bu sefer av olarak gözlerine oğlunu kestirdikleri belliydi. Diğerleri ne düşünürse düşünsün bundan o kadar emindi ki hiçbir şart koşmadan bu eve geri dönmüştü. Kemal Bey de aynı kendisi gibi düşündüğünden kararını canı gönülden desteklemişti. Ve sırf bu yüzden kalacağı yeni bir ev bulma konusunda yaşlı adamın yavaş davrandığını da anlamıştı.
Oğlu için olabileceği en güvenli yerdeydi ve bundan başka hiçbir şeyin önemi yoktu. Tehdit devam ediyordu. Sadece bu nedenle Demir'in odasında sesini çıkarmadan kalmaya devam etmemiş miydi? İlk gün anlamamıştı ama sonraları şu tamirat meselesinde bir gariplik olduğunu fark etmişti aslında. Ama Demir oğluyla oynamak haricinde odaya yaklaşmayınca meseleyi uzatmanın gereksiz olduğunu düşünmüş ve olduğu gibi kabullenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Aktuelle LiteraturAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...