Demir, nihayet derin bir uykuya dalmış olan karısını aşk dolu gözlerle seyrediyordu. Şefkatli dokunuşlardan ve sevgi dolu öpücüklerden payını alan oğlu da daha annesini emerken huzurlu bir uykuya geçmişti.
Genç adam soluk almaktan bile korkarak yatağın ucuna ilişmiş, en değerli varlıklarından bakışlarını alamıyordu. Omuzuna dokunana kadar annesinin geldiğini fark etmedi bile. Sessizce, sadece gözleriyle anlaştılar ve Demir nöbeti annesine devrederek odadan dışarıya süzüldü.
Üst kat ne kadar sessizse alt kat da bir o kadar hareketliydi. Emektar Aliye Hanım, hasta yatağından bir ana kraliçe titizliğiyle konağını idare etmeye devam ediyordu. Kanepeler, minik sandöviçler ve soğuk içecek dolu tepsiler salon ve mutfak arasında gidip geliyor, hizmetler mükemmelen yerine getiriliyordu.
Demir, salon kapısından girerken her zamanki neşeli halinin aksine gayet sessiz ve ciddi görünen Sündüz'ün tepsisinden şeftali suyunu kaparken Tarcan'a tekrar küfretmekten alamadı kendini. Adamın aptallık derecesindeki cüretkarlığı etrafındaki herkesi etkilemişti. Nihayet bir şekilde yoluna girdiğini düşündüğü hayatı neredeyse yerle bir olmuştu. En kötüsü de o şerefsizin eve nasıl girdiği konusunun hala gizemini korumasıydı.
İçten içe kabaran öfkesi kara gözlerinde fırtına bulutları estirirken Ekrem Baydar anlayışlı bir ifadeyle yanına geldi. "Nasıllar?"
"Herkes iyi şu anda ama..." Saçını geriye iterken içini çekti genç adam.
"Ama sen iyi değilsin." diye tamamladı Ekrem halden anlar bir tavırla.
Demir sadece başıyla onayladı.
"Biraz önce emniyetle görüştüm." dedi yaşlı adam. "Bir gelişme yok maalesef..."
"Olsun ya da olmasın, sorunu bir an önce çözmemiz gerekiyor. Hem de kökünden."
"Haklısın. Bu arada haberin olsun bizimkiler yoldalar. Bir saate varmaz gelirler."
"Ekrem Amca..." diyebildi Demir üzüntüyle yaşlı adama bakarken. "Haber verme demiştim. Balaylarını yarıda kesmeleri kötü oldu şimdi."
Yaşlı adamın kaşları komik bir şekilde havalandı. "Asıl haber vermeseydim kötü olurdu. Semih'i tahmin edemiyorum ama Senem derimizi yüzerdi, biliyorsun."
"Evet ama..." Öfkeyle iç çekerken "Hay Allah, lanet olsun." diye söylendi Demir. "O çelimsiz ayyaşın yaptığına bak."
Ekrem eliyle genç adamın kolunu cesaret verircesine sıkarken "Üzülme artık bu kadar." dedi. "Hepimiz ucuz atlattık yine de. Daha kötü şeyler de olabilirdi."
Demir "Biliyorum ama..." derken bakışları kendisine doğru gelen Kemal Yeral'ın ciddi yüzüne takılıverdi birden. İşte bunu unutmuştu. İnlememek için zor tuttu kendini. Belki de inlemişti çünkü Ekrem de aniden yaşlı adama doğru dönmüştü.
"Kemal Bey" dedi Demir bütün suçlamaları peşinen kabul eden bir edayla. "Ne söyleseniz haklısınız. Neva'yı korumayı beceremedim."
Yaşlı adam kısa bir an genç adama baktı. "Aslında çok iyi korudun delikanlı." dedi ciddi bir tavırla.
Böyle bir karşılığı hayal dahi etmeyen Demir hayretle bakakalmıştı. Suçlanmayı bekliyordu teselli edilmeyi değil... "Bunun olmasına asla izin vermemeliydim." diye söylendi. "O şerefsizleri hafife aldım."
Ekrem araya girmek istediyse de yavaşça yanına yaklaşan Hayati "Kendini bu kadar suçlama Demir." diye atıldı. "Sen yapılacak en iyi şeyi yaptın zaten. Karınla oğlunu hayatta tuttun."
![](https://img.wattpad.com/cover/118678257-288-k246099.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Ficción GeneralAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...