-YalknKeser ve snmrt90'a ithaf edilmiştir-
Yüzü öfkeden kararan babasını kaçamak bakışlarla süzen Nazan tamamen sessizdi. Arabaya bindiği pozisyonda kaldığından bacağı tutulmuştu ama kıpırdamaya dahi korkuyordu. Soracak çok şeyi vardı. Kafasında tam olarak netleştiremediği... Daha doğrusu anlamaktan korktuğu...
Bir süredir kargacık burgacık taşlı bir yolda sarsılarak gidiyorlardı. Aracın kabak lastiği diğerlerinden daha yüksek bir taşa takıldığı her seferinde dişleri takırdıyordu. Keskin bir virajı dönene kadar dayanabildi Nazan ve araba yavaşlar gibi olduğu an tutulan bacağının sızısına aldırmadan pozisyonunu düzeltmeye çalıştı. Bu sırada biraz önce niye yön değiştirdiklerini anlamaya çalışıyordu.Alt tarafı bir helikopter görmüşlerdi işte. Babası belli etmemek için çok uğraşmıştı ama korktuğunu hemen anlamıştı genç kadın. Yoksa durup dururken, nispeten geniş ve düzgün bir zemini olan yol yerine bu lanet tarafa dönmezdi. Aklının bir köşesi 'Bizi mi arıyor?'diye kuşkusunu fısıldarken derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı.
Adeta keçeleşen bacağına hafifçe masaj yapmaya başladığında merakla babasına bakıyordu. Adam omuzlarını kısmış, tüm dikkatini önüne vermişti. Bu kısım bir süre önce geçtikleri yoldan bile kötüydü. O yol yaklaşan helikopterden saklanmalarına yardım etmişti ama her iki tarafında sıralanan yüksek ağaçlardan dolayı loş gölgelerle kaplandığından bir korku tünelinde olduklarını düşünerek epeyi titremişti. Şimdi ise o loşluğa bile razıydı.
Bir süre daha yaşlı arabanın homurtularına ve kemiklerini sızlatan sarsıntılara sabırla katlandı Nazan. Ancak babası daha beter bir yola dönünce dayanamadı. "Niye buradan gidiyoruz ki?" diye sordu dikkatle. Muktedir keskin bir bakış fırlatınca da olduğu yerde büzülüp alttan aldı."Araba bu yola dayanamayabilir diye..."
Sıkıntıyla ofladı adam. Yine de kızına baktığında öfkesi biraz yatışmış görünüyordu. "Dayanacak." diye tısladı dişlerinin arasından. "Dayanmak zorunda."
"Ama..."
"Şu yeni gelen adamın dediğini duymadın mı? Tur için gelenler olmuş. Geldiğimiz yoldan geri dönersek onlardan birine rastlayabiliriz. Hem o lanet helikopter de çıktı şimdi.İşimi sağlama almadan hiçbir riski göze alamam."
Babası öyle bir tonda kestirip atmıştı ki çıtını bile çıkaramıyordu Nazan. Ancak belirsizlik sinirlerine iyi gelmemişti. İçten içe hissettiği yakıcı öfke gittikçe kaynıyor, sadece sabrını kaybedip çığlık atmaktan korktuğu için ileriye diktiği gözlerini kırpmaya bile çekiniyordu. Bilmem kaçıncı lanet virajı döndükleri ana kadar bayağı iyi dayandığını da düşünüyordu. Ama bu son ani dönüş uyuşan bacağına müthiş bir baskı yapmıştı. Zangırdayan kapıya çarpmamak için olağandışı bir uğraş verirken öfke ve acıyla homurdandı. Aynı anda da babasının uzak ve soğuk bakışlarına takıldı. Boğazından fırlamak üzere olan çığlığı durduran da bu bakışlar oldu.
Ürpererek gözlerini kaçıran genç kadın, içinde kükreyen öfkesi ve daha da yalazlanan korkusu arasında sıkışıp kaldığını hissediyordu. Radyoyu da tam o sırada fark etti. Bir an bacağının yanında yan yatmış küçük kutuya ne olduğunu anlamaya çalışır gibi şaşkın şaşkın baktı. Arkasından da kulübeden ayrılırken yanına aldığını hatırladı. O an niye böyle bir şey yaptığını bilmiyordu ama şimdi bu kararından mutlu olmuştu. Sevinçli bir iç çekişle, Hilmi'nin her gün ibadet eder gibi tozunu aldığı radyonun metal düğmesini çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
General FictionAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...