-Neva Şahin ve Oya Şengül Teyin'e ithaf edilmiştir-
"Sence doğru söylüyor olabilir mi?" diye sordu Nejat kuşkulu bir sesle.
Ali kapısı çarpılarak kapatılan ambulansa bakarken sıkıntılı bir nefes verdi. Arkasından da "Sağır Reşit'in vurulması konusunda evet." dedi sakince. "Ama haberim yoktu filan demesi çok da inandırıcı değil. Sonuçta Neva'ya da ateş edilsin diye çıldıran kesinlikle o."
"Orası da doğru ya... Neyse. Devam ediyoruz değil mi?"
"Esas adam hala ortalarda yok." diye esefle mırıldandı Ali. Düşünceli bakışları Nazan'ı buldukları kayalıkla ormanın derinliklerine doğru giden dar yol arasında mekik dokuyordu.
O sırada genç kadını çıkarırken kullanılan tırmanma kayışını çantasına yerleştirmekle meşgul olan Cemal merakla Nejat'a döndü birden. "Kadına eşlik edeceğini sanıyordum."
"Bizimkilerden biri yanında... Sonrasında ne olacağını yukarıdakiler söyler zaten."
"Bence kadında ciddi kırıklar var." dedi Cemal dümdüz bir sesle. "Tedavisini burada yapabileceklerini sanmıyorum."
"Öyle diyorsanız doktor bey..." diye dalgasını geçti Nejat. Arkasından da huzur dolu bir ifadeyle ekledi. "Yine de bunun kararını verecek olan kişi ben değilim."
Gözden kaybolmak üzere olan ambulansın arkasından bakan Cemal yorum yapmadan sadece "Ne tarafa?" diye sordu.
Ali hiç düşünmeden işaret parmağıyla biraz önce incelediği yolu gösterdi. "Kesinlikle burası."
"Of..." diye inledi Nejat. "O taraf biraz sıkıntılı."
Hem Ali hem de Cemal genç adamın suratını kaplayan yorgun ifadeye sırıtarak bakıyordu. "O kadar da değil." dedi Ali elini dostça Nejat'ın omzuna koyarken. "Biraz önce yaptığımız yürüyüşten daha kötü olamaz." Helikopterden tek başına duran bir kadın görüldüğüne dair bilgi geldiğinde sessiz olmak adına araçlarını birkaç yüz metre geride bırakmış ve kalan yolu yürümüşlerdi. "Geldiğimiz yola göre biraz daha fazla hoplayıp zıplayacağız o kadar."
Nejat nefeslerinde en ufak bir düzensizlik dahi olmayan iki adama imrenerek baktı. Oysa kendisi kaçakların saklandığı kulübeye ulaşmak için yürümek zorunda kaldıkları engebeli yolun daha ilk yüz metresinde zorlanmıştı. Sonrasında da sırf şu iki serseri dalgasını geçer diye buraya gelene kadar sesini çıkarmadan dayanmıştı."Dersinizi iyi yapmışsınız anlaşılan." diye mırıldandı sıkıntıyla. Bu sırada telefonunu almış tuşlara basmaya başlamıştı. "Vefa'yı bir arayayım bari... Umarım bu sefer kısa keser."
Nazan İncisoy'la ilgili bilgi verirken öyle bir sorgudan geçmişti ki, çektiği eziyete tanık olan Ali'yi bile ter basmıştı. "Aman." dedi genç adam iki elini birden havaya kaldırarak. "Ben arabaya gidiyorum."
"Ben konuşacağım." diye terslendi Nejat kısacık bakarak. Ancak telefonu vınlayınca irkilerek çevirdi başını.
Cemal dalgacı bir tavırla atıldı. "Vefa Bey mi?"
"Hayır." dedi Nejat birden ciddileşen sesiyle. Arkasından da telefonu kulağına götürüp aynı tonla devam etti. "Evet..."
Genç adamın yüzü dinledikçe kararıyordu sanki. Ali Cemal'le göz göze geldi. Sonra da sessizce anlaşıp yorum yapmadan konuşmanın bitmesini beklemeye başladılar. En nihayet Nejat "Tamam, geliyorum." deyip oflayarak telefonu kapattığında da hiçbir şey söylemeden baktılar sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Ficção GeralAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...