- sibelcelikaltun'a ithaf edilmiştir-
Dalgın bakışları elini sımsıkı tutan güçlü ele takılı olan Neva odaya girdiğini son anda fark edebildi. Demir'in elinden kendi eline oradan da tüm bedenine akan sarsıcı titreşimlerden büyülenmiş gibiydi. Ancak Melike'nin uyku akan gözlerini görür görmez göğüs kafesinin gerisinde çırpınan kalbi duruldu, midesinde uçuşan kelebekler bir anda kayboluverdi. Bir sürü sorun çözülmeyi beklerken ne kadar aptalca davrandığı aklına geldiği an yüzündeki gülümseme de bir anda donmuştu. Gözleri genç kızın karşısındaki koltuğa yerleşmiş sessizce bekleyen Senem'e takılınca Melike'nin zaten solgun olan küçük yüzünün daha da solduğunu fark edemedi.
"Hayrola..?" dedi Senem yarı gülerek. Demir ve Neva'nın el ele tutuşması dikkatli bakışlarından kaçmamıştı. Neva fark ettirmemeye çalışarak yavaşça elini geri çekerken gözleri gizli bir sevinçle ışıldadı. Dilinin ucuna kadar gelen yaramaz kelimeyi adeta yutmayı başardı ve "Hepinizi birden beklemiyordum..." diyebildi sadece.
Çıt çıkarmadan odaya doluşan kalabalığın arasından nedense üstüne alınan sadece Demir oldu. "Hazır fırsat çıkmışken tanışmak istedim." dedi hafif gücenik bir sesle. Arkasından da merakla bakan Melike'ye sıcacık gülümsedi. Bu arada bir anda boşta kalan elini nereye koyacağını bilemiyormuş gibi pantolonuna sürmeye başladığı Senem'in araştıran bakışlarından kaçmamıştı.
Neva geriye dönüp göz attığında belki de ilk kez aslında ne kadar kalabalık olduklarını fark etti. "Dürüst olmak gerekirse..." diye mırıldandı tedirgin bir tavırla. "Böyle sanki baskın yapmışız gibi oldu. Belki de önce sadece Senem'le birlikte konuşsak..."
"Ertelesek daha iyi olacak sanki..." diye mırıldandı nefes gibi bir sesle Arif. Dikkatli bakışları Melike'nin ağlamaktan kızarmış gözlerinin altındaki koyu renkli halkalara takılmıştı. Ancak aynı gözler birdenbire kendisine çevrildiğinde irkilerek yutkundu. Kederle bükülmüş olan dolgun dudakları sanki karşılık vermek istermiş gibi aralanmıştı. Arif beklentiyle kıpırdandı yerinde ama aldığı tek şey derin bir sessizlik oldu. Melike bakışlarını genç adamın yüzünden kaçırıp yara iziyle dolu eline yöneldiği anda da hafifçe küfretti içinden. Hatırlıyor olabilir miydi? Ellerini arkasına saklamak ya da cebine sokup dikkatlerden kaçırmak için can atıyordu ama bir anda garip bir enerjiyle ağırlaşan odanın havasını da daha fazla bulandırmak istemiyordu. Melike dökülmemiş yaşlarla ağırlaşan kirpiklerini titreterek Neva'ya döndüğünde rahatlayarak yutkundu bu sefer. Aynı anda da hemen yanında duran Sinan derdini anlamış gibi acıklı bir tavırla iç çekti.
Arif tüm dikkatini Melike'ye vermişti. Yoksa nereye koyacağını bilemediği elini patavatsız Sinan'ın ensesine indirmesi işten bile değildi. Bu çocukla ciddi bir konuşma yapma zamanı çoktan gelmişti. Ama şimdi değil... Hele de Melike fazlasıyla ciddi bir ifadeyle Neva'ya bakarken değil...
"Bir..." diye mırıldandı Melike. Sesi boğulunca hafifçe öksürerek devam etti. "Bir sorun mu var?" Yüzü değil bir, bin sorun da olsa umurunda olmayacakmış gibi donuktu.
Neva kısa bir süreliğine ne söyleyeceğini bilemedi. Ardından "Tam olarak ciddi bir sorun var diyemeyiz ama..." dedi. Kararsız bakışları kısacık Senem'e takılıp tekrar Melike'ye dönerken biçimli kaşları belli belirsiz çatılmıştı. "Bir konu hakkında konuşmamız gerekiyor. Ama şu anda pek de uygun bir zaman olmadığını düşünmeye başladım. Fazlasıyla yorgun görünüyorsun. O yüzden bu işi yarına bıraksak daha iyi olacak gibi..."
"Emin misin?" diye sordu merakla Senem. " İyi de... Bence hazır başlamışken devam etmek daha iyi olmaz mı? Hem..." Melike'ye hafif bir tebessümle bakıp tekrar Neva'ya döndüğünde gözlerinde kararlı bir ifade belirmişti. "Bu saatten sonra istese bile gözünü kırpacağını sanmıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Ficción GeneralAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...