Semih çalışma odasından yıldırım gibi çıkan Demir'in peşinden koşturdu. Daha birkaç dakika önce kan ter içinde teşekkür kartı yazmaya çalışan genç adamla ölümüne dalga geçiyordu. Şimdiyse cinayet işlemesine engel olmak için uğraşıyordu. Arka bahçeye açılan kapıya birkaç kısa adım kala arkadaşını dirseğinden yakalayıp önüne geçtiğinde ikisi de nefes nefese kalmıştı.
"Bırak." diye hırladı Demir ölümcül bir öfkeyle.
Semih oturup da uzun bir açıklama yapma niyetinde değildi. Sadece tek bir şey söyledi. "Neva'yı düşün."
Demir'in öfkeli suratı canı yanmış gibi karıştı birden. "O kadın." dedi sık nefeslerinin arasında. "O kadın hangi hakla buraya gelmeye cesaret edebiliyor. Hem de Neva ile..."
"Davet eden Neva." dedi Semih sakince. Bu sırada da koşturmasına rağmen ancak gelebilen Aliye'ye teyit etmesini istermiş gibi baktı.
"Doğru." diye soludu Aliye. "Davet eden Neva Hanım dedim ya... Yoksa güvenlikten hayatta geçemezdi." Yaşlı kadın kısa bir süre bir eli göğsünde soluklanmaya çalıştı. Arkasından da dik dik Demir'e baktı. "Bunu sana git de olayın ortasına dal diye demedim Demir. Normalde iş bitene kadar haberin olmaması gerekiyordu. Sadece bir şey olur da müdahale etmen gerekir diye şey ettim. Daha lafımı bile bitirmeden öyle ahırdan kaçan sıpalar gibi... Sahi ne yapacaktın?"
"Karım orda, o şeytanla çarpışırken ne yapmamı bekliyordun ki?" diye bağırdı Demir.
Hem Aliye hem de Semih aynı anda "Şşt.." dedi ve yine aynı anda dönüp bahçeye baktı. Kısa bir hasar kontrolünün ardından sorun çıkmadığını anlayan Semih "Deli misin oğlum?" diye çıkıştı kısık bir sesle. "Ya duyarlarsa."
"Duyan duysun."dedi inatla Demir. "Burda durup Neva'nın acı çekmesini izleyecek değilim." Semih'in kıskacından kurtulmak için sertçe çekti dirseğini. Ensesine okkalı bir tokadı da tam o sırada yedi.
Neye uğradığını şaşıran genç adam "Of..." diye inleyip döndüğünde yüreği soğuyan Semih hala eli havada olan Aliye'ye hayran gözlerle bakıyordu.
"Söylediklerimin neresini anlamadın?" dedi yaşlı kadın hırsla. "Davet eden Neva Hanım. Demek bir bildiği var ki öyle yapmış. O senin gibi saman altından su yürüten biri de değil. Eğer seni de yanında isteseydi eminim söylerdi. Beni yaptığıma pişman etme şimdi."
"İyi de niye istemedi?" diye sızlandı Demir. Soran bakışları Aliye'den Semih'e kayarken dünyanın tüm yükünü omuzlayan dertli bir adam gibi görünüyordu.
"Ben nerden bileyim?" dedi Semih. "Karın işini bitirince gider, usulüyle sorarsın."
"Ama..."
Aliye diğer yandan atıldı. "Aması maması yok. Neva Hanım kendi ağzıyla yardım istemedikçe kimse oraya gitmeyecek, anlaşıldı mı? Yoksa..." Eli tekrar havalandı.
Demir acıklı bir tavırla iç çekip karısının olduğu tarafa baktı. Birkaç saniye sonra da Semih arkadaşının öfke krizini atlattığını anlayıp elini geri çekti.
Üçü birden sakince oturan ikiliye merakla baktı bir süre. Arkasından Aliye yapması gereken hazırlıklar konusunda bir şeyler mırıldanıp ayrıldı. Gitmeden önce Semih'le göz göze gelmiş ve kaş göz işaretleriyle Demir'e dikkat etmesini tembih etmişti. Genç adama güvenemediği her halinden belliydi. Aynı konumda olsa kendisi de pek farklı davranmayacağından ikiyüzlü gibi hissetti birden Semih. Sonra da derin bir nefes verip gözetleme işine geri döndü. Gördüğü kadarıyla konuşan sadece Nilgün İncisoy'du. Merakına yenik düşüp "Sence ne diyordur?" diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Ficción GeneralAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...