Bölüm 86

3.5K 226 25
                                    


                                     -ykalma'ya ithaf edilmiştir-



Demir yavaşça yatağın kenarına ilişmiş, uyuyan karısını ve oğlunu seyrediyordu. Bakışları Neva'nın gölgelenmiş gözaltlarından Emir'in süzülen yüzüne kaydığında derin bir iç geçirdi. Uzun ve yorucu bir gece olmuştu. Ve askılı koluyla yardımdan çok sorun çıkarmış olabileceğinden korkuyordu.

Muktedir İncisoy'un ani ölüm haberini Neva'ya verdikten kısa bir süre sonra daha genç kadın ne hissettiğini tam çözememişken Emir'in ateşi birden yükselmiş, her şey biraz daha allak bullak olmuştu. Ilık bir banyoya rağmen en ufak bir rahatlama olmayınca doktorunu aramışlardı. Ufaklığın tiz çığlıkları arasında yapılan ve Demir'in ömründen ömür çalan ayrıntılı muayene sonucunda Neva ve Yazgül'ün ilk tahmini doğrulanmıştı. Emir diş çıkarıyordu.

Sonrası kolay olmalıydı aslında. Ama saatler ilerledikçe Emir daha da huysuzlaşmış, bir türlü dindiremedikleri hıçkırıkları neredeyse evin her tarafından duyulur olmuştu. Hatta ne Yazgül'ün şapkadan tavşan çıkarır gibi yetiştirdiği diş kaşıyıcısı ne de Aliye'nin koşturduğu havuçlar işe yaramıştı. En sonunda etrafında beceriksizce dolanmaktan başka bir işe yaramayan yetişkinleri boş verip kendi göbeğini kendisi kesmişti ufaklık. Minicik parmaklarını ağzına sokup başını annesinin göğsüne gömmüş ve bir süre sessizce hıçkırdıktan sonra nihayet sızmıştı. Arkasından da Neva kapatmıştı gözlerini.

Gürültü ve koşuşturma ile geçen saatlerin sonunda derin bir nefes almak da Demir'e kalmıştı. Sanki bütün işi yapan oymuş gibi gözlerini açmakta zorlanmıştı bir süre. Sonra da yatağın yanına çektiği koltukta, Emir her an uyanıp yeniden bağırmaya başlar korkusuyla sabaha kadar tilki uykusunda beklemişti.

Demir işe yaramak kaygısıyla "Nöbet bende" deyip herkesi dinlenmek için yollamasına rağmen gece boyunca ziyaretçi eksik olmamıştı. Hatta odanın kapısı başını uzatıp garip kaş göz hareketleriyle durumu soranlardan dolayı yolgeçen hanına dönmüştü. Ayaklarına bir söz geçirebilse kalkıp kapıya zincir vuracaktı genç adam. Ama parmağını bile kıpırdatmaya hali kalmamıştı. O kadar yorgundu.

Sabahın ilk ışıkları hafif aralık perdelerden sızıp odayı aydınlatmaya başladığında Emir de gözlerini açmış, ancak kıpırtısını hissederek uyanan annesini emdikten sonra yeniden uykuya dalmıştı. Karısı hızlı bir duş alıp, hafif bir kahvaltı ile günü karşılarken de oğlunun elini tutup başında beklemişti Demir. Yazgül ısrar etmeseydi Emir'in elini hayatta bırakmayacaktı. Oğlu acı çekerken seyretmek dışında hiçbir şey yapamamış, bir baba olarak kendini çok aciz hissetmişti. Bir koca olarak zaten çoktan çuvallamıştı. Şimdi de bu... Oğlu arada bir nedensiz yere huysuzluk yapınca ortamın gerginliğine bağlamış, bebek gelişimi konusunda okuduğu onca şeye rağmen bunu bile akıl edememişti.

Yazgül gelip omzuna dokunduğu sırada, yeniden uykuya dönen oğlunu ve karısını seyrederek bunları düşünüyordu genç adam. Ve o zamana kadar Emir konusunda sürekli kendisiyle didişen genç kızın anlayışlı bakışları yetersizlik duygusunu körüklemekten başka bir işe de yaramıyordu.

"Biraz uzansaydınız."

Demir başını iki yana sallarken bakışları karısındaydı. "Gece kestirme fırsatı buldum."

"İyi de..." diye başladı Yazgül ancak Demir bir kez daha başını sallayınca vazgeçip geri çekildi.

İki dakikacık nefes alma fırsatı bulamadı Demir. Yazgül gitmişti ama gün yükseldikçe ziyaretçi sayısı da o nispette artıyordu. Herkes gayet sessiz olmaya ve kısa kalmaya çalışıyordu ancak Neva bu fısıltılı hareketliliği hissetmiş olmalı ki Kemal arkasında Sinan'la içeri damladığı an sıçrayarak uyandı.

Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin