Neva sıçrayarak uyandı. Tanımadığı kocaman odayı yadırgamıştı. Şiddetli bir panik dalgası midesini bulandırarak yükseldiğinde dehşetle etrafına bakınıyordu. Hemen yanı başında uyumakta olan oğlunun masum yüzünü görünce rahat bir nefes alabildi ancak.
Emir'in minicik dudakları hafifçe aralanmış, sakince nefes alıp veriyordu. Yan tarafına, zarif işlemeli yastıklar sıralanmıştı. Dayanamayıp başına yumuşak bir öpücük kondurdu ve uyandırmaktan korkarak nefes almadan doğruldu.
Yatak, normal ölçülerden büyüktü, oda daha büyük... Odanın bir duvarı tamamen camdan ibaretti ve minyatür ağaçlar ve çiçeksiz bitkilerle süslenmiş geniş bir balkona açılıyordu. Bitkiler, ahşap bir masanın ve iki sandalyenin etrafına doğal orman havası verecek şekilde yerleştirilmişti.
Yatağın tam karşısında sade oymalarla süslenmiş şömine vardı. Önünde de karşılıklı yerleştirilmiş iki koltuk... Şöminenin hemen üstündeki tabloda sisli bir ovada koşuşturan yılkı atlarının muhteşem hatları belli belirsiz seçiliyordu.
Tablo, derin bir kuyuda sıkışıp kalmış gibi hisseden genç kadın için taze bir nefes etkisi yaratmış, içinde çiçek gibi açan özgürlük özlemiyle dalıp gitmişti.
Kalın, boğuk bir ses "Uyanmışsın." dediğinde şaşkınlıkla irkilerek döndü. Demir, kollarını göğsünde kavuşturmuş, rahat bir tavırla kapıya yaslanmıştı. Gülümsüyordu...
Telaşla toparlandı Neva. Ne zamandan beri orda olduğunu düşünürken kalbi ritmini şaşırmıştı. Gözlerini genç adamın ısrarlı bakışlarından alamıyordu bir türlü. Sonunda gittikçe uzayan sessizliğe dayanamadı ve "Burası..." diye başladı ancak sonunu getiremedi. Bebeği uyanmış, huysuz mırıltılarla annesinin ilgisini arıyordu.
Genç kadın oğlunu kucaklayıp, başını omzuna yaslarken "Tamam, buradayım." diye mırıldandı. Bir yandan da sırtını okşayarak sakinleştirmeye çalışıyordu.
İki adımda yanlarına gelen Demir "Ne oldu?" diye sorarken telaşla bebeğe eğilmişti. "Seslerden mi uyandı acaba?"
"Sanmıyorum..." dedi Neva. "Öyle olsaydı hastanede de uyanırdı. Ya altını ıslattı ya da acıktı."
Demir sırıttı birden."Bu kadar çabuk nasıl acıkır? Yola çıkmadan önce kıtlıktan çıkmış gibi asılmamış mıydı?"
"Niye şaşırıyorsun ki?"diye karşılık verdi Neva. "O daha bebek... İstediği zaman istediği kadar emer." Yan yan genç adama bakıp ekledi. "Üstelik bir de sana çekmiş..." Gülen bakışları oğluna yönelirken fısıldadı. "Değil mi oğlum?"
Emir'in sabırsız mırıltısı ikisini de güldürmüştü. Hayran hayran oğlunu izleyen genç adama bakan Neva "Hem şaşıracağına şükretmelisin aslında."dedi."Her zaman böyle olmaz çünkü... Mesela ben anneme kök söktürmüşüm. Doğru dürüst emmeye başladığım zaman annem sevincinden ağlamış."
"Öyle mi?" Demir inanmayan gözlerle baktı karısına.
"Gerçekten..." diye teminat verdi Neva. "Ne zaman yaramazlık yapsam babam bunu anlatırdı bana."
"Yola gelmen için mi?"
"Hı, hı..." derken genç kadın geçmişine dalmış, görmeyen gözleri anıların etkisiyle buğulanmıştı.
"Gelir miydin peki..?"
"Ne..?" Genç kadın şaşırarak bulunduğu ana döndü. "Neye gelir miydim?"
"Yola işte... gelir miydin?"
Kısacık güldü Neva. Gülüşüyle bebek de rahatlamış, kıpırdanmaktan vazgeçmişti. "Nerde..?" diye esefle söylendi nefes gibi bir sesle. "Vukuatsız günüm yoktu ki. Ne zaman uslu uslu eve girip çok uykum var desem, annem iç çekerek çayı koymaya giderdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
General FictionAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...