Bölüm 63

4.6K 312 16
                                    

Gülperi Taşkın dolambaçlı yolları pek sevmezdi. Özellikle de bir şey istediğinde... Özel hayatında da böyleydi işini yaparken de... Alttan almak, zamana yaymak, sabretmek, uygun fırsatı kollamak, güzellikle istemek gibi şeyler ona göre değildi. Aklından geçeni ya da isteklerini olduğu gibi söyler, gerisini de muhatabına bırakırdı.

Yumuşak başlı annesi son nefesine kadar onun bu sivri yanını törpülemek için uğraşıp durmuştu. Bu şekilde devam ederse kızının incineceğinden, yapayalnız bir hayat süreceğinden fazlasıyla korktuğunu defalarca söylemişti. Ne hazindir ki kocası kim bilir kaçıncı kapatmasıyla Mumbai'de bir otelde eğlenirken, özenle döşediği yatak odasında zayıf kalbine yenik düşerek son nefesini veren kendisi olmuştu.

O sırada genç Gülperi annesinin hayalini gerçekleştirmek adına İsviçre'de özel bir okulda sabırlı bir şekilde gün sayıyordu. Uyumlu bir hanımefendi olacağına dair verdiği sözü tutmak konusunda da hiç olmadığı kadar kararlıydı. Babası onu olaydan ancak dört gün sonra haberdar etmiş, apar topar yurda döndüğünde bir toprak yığınının başında bulmuştu kendini. Ağlamamıştı... O dakikadan sonra donmuştu sanki...

Çok değil, yaklaşık iki ay sonra sade bir nikah masasında evet demişti. Babasının uzaktan akrabası olan, sakin ve başarılı genç iş adamıyla niye evlendiğini anlamamıştı. Kafası o kadar karışıktı ki Turan Taşkın 'şirketin selameti için' diyene kadar sorduğunu bile fark etmemişti. Bedeni ayrı ruhu ayrı hareket ediyor ve ikisini bir araya getirmeye çalıştığı her an sanki biraz daha parçalanıyordu.

Bu hali bir sabah annesinin kendi eliyle döşediği yatak odasında, kahvaltı ile birlikte getirilen gazetede iş gezisine çıkan kocasının fotoğrafını görene kadar sürüp gitti. Gazeteyi reçel tabağının üzerine bırakıp el işi oymalarla süslenmiş ahşap, yüksek yatağın etrafını çevreleyen tülü çekerken zihni hiç olmadığı kadar berraktı. Ve kafasında dönüp duran şey kocasının koluna asılmış, otuz iki dişiyle birden sırıtan kadın değil nikahında bakışlarını kaçıran aile doktorunun tuhaf yüz ifadesiydi.

Giyinirken ve çıktığı sırada yatak odasının kapısını kapatırken tereddütlüydü. Koridoru geçerken de ayakları hafifçe titremişti. Ancak merdivenlere attığı ilk adımla birlikte ne tereddüt kalmıştı ne de şüphe... Ne yapacağını şaşırmış gibi bakan hizmetçi ordusunun arasından kendinden emin bir şekilde geçip dış kapıya ulaştığında ve kararlı yüzü yakıcı güneş ışıklarıyla yıkandığında hiç olmadığı kadar güçlü hissetmişti. Sonra da hiç durmamıştı zaten.

Doğuştan kalbi zayıf olan annesi hastalığına yenik düşmemiş, intihar etmişti. Ve buna yol açan adam güya kızını korumak amacıyla doktordan ufak bir ricada bulunmuştu. Üç gün sonra ağzı kulaklarında uçaktan inen başarılı işadamı kocası havaalanından polis eşliğinde ve elleri kelepçeli olarak ayrılırken görüntülendi. On yıl önce ölen anneannesinin vasiyetine göre şirketin tek sahibi olan Gülperi nikahlı kocasının zimmetine para geçirmesini affetmemişti. Ondan bir gün sonra da avukatı aracılığıyla o sırada beleşçi arkadaşlarıyla Maldivler'i turlayan babasına bir mesaj geçti. 'Sakın dönme, yoksa sonun onun gibi olur.'

Gazeteler uzun bir süre 'tacını geri alan kraliçe'den iştahla bahsedip durmuştu. Gülperi kendisi ve ailesi hakkında yazılanları umursamadan devam etmişti. Sözünü sakınmıyor, önüne çıkan tüm engelleri tek tek ortadan kaldırıyordu. Bir yıl sonra ise inatla tutunmaya çalışan kocasından boşandığı sırada şirketinin tamamen organik gıda üretimine geçeceğini ilan ediyordu. Haber kuşkuyla karşılandı ama ondan beş yıl sonra ürünlerini tüm dünyada tanınan bir marka haline getirmeyi başarmıştı.

Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin